Rus askeri uçağı SU-24 sınırı ihlal etti. 5 dakika boyunca uyarıldı. Türk jetleri F-16'lar tarafından düşürüldü. Pilotlar paraşütle atladı. Biri muhalif güçlerin elinde öldü.

Rusya'nın, Kore Savaşı'ndan bu yana düşen ilk savaş uçağıydı.

Rusya, dünya kamuoyunu etkilemek amacıyla, yaygara ve yaptırım kampanyası başlattı. Hedef belli: Suriye konusunda Türkiye'yi etkisiz kılmak!

***

Türkiye 'haklıyım' diyor. 'Ben angajman kurallarımı bildirmiştim.' diyor.

NATO, ABD, AB sözcüleri cılız bir sesle teyit ediyorlar Türkiye'yi. Haklılığımızın altını çiziyorlar. Sonunda da 'ama' diyorlar. Türkiye'nin 'kendi yükümlülüklerine ilişkin sorumluluk almadığını' ima ediyorlar.

'Tam da farklı düşünen bir çok ülkeyle, Paris katliamından sonra aynı çizgiye gelip 'ortak düşman' vurgusuyla ittifak olanağı yakalanmışken…!'

Öylesine bir diplomasi dili ki..!

Yuvarlak, yusyuvarlak, tostoparlak sözler..!

Sözlerin altını kazıyınca, altından kendi ülke çıkarlarının listeleri görünüyor.

Diplomasi dili..!

Son yıllarda bizim unuttuğumuz, çok da bilmediğimiz bir dil..!

***

Ortadoğu krizi, Irak-Suriye karmaşası, mülteciler sorunu, IŞİD tehdidi, PYD ile ilgili yaklaşım farkı, muhalif grupların dost mu, düşman mı anlaşmazlığı, PKK terörü, seçim spekülasyonları, devlet içinde FETÖ etkileri, dünya devletlerinin geniş ittifak çabaları, beklentileri…

Sürerken…

Yeni bir kriz kucağımızda:

Türkiye – Rusya krizi.

***

Bu olay isteniyor muydu?

Hayır!

Bu olay bekleniyor muydu?

Evet!

Dış işleri uzmanları, savaş ve strateji uzmanları, köşe yazarları tehlikenin varlığını duyurmuşlardı kamuoyuna.

***

Atatürk zamanından beri diplomasimizin temel ilkesi 'Yurtta barış, dünyada barış' doğrultusundaydı. Hedef barış olursa, kat edilecek diplomatik yollar düzleşir ve kısalır.

Bu ilkeden saptık ve Ortadoğu bataklığına saplandık. Ortadoğu'nun hakimi olma sevdası yerine; barış isteyen komşu olmayı tercih etseydik, taraf olmasaydık, diplomatik girişimde bulunmak isteyenleri hainlikle suçlamasaydık, bu günleri hasarsız atlatma şansımız olurdu.

Satranç tahtasının başında en büyük oyuncu olmak isterken, sadece tahtada bir taş olma konumuna geldik.

Tek çözüm diplomasi! 'Yurtta barış, dünyada barış' ilkesinden ayrılmadan.

Yoksa çok zarar göreceğimiz bir savaş bizi bekliyor.

***

Ülkenin çıkarları, onurlu duruş, diplomatik tavır… Tamam!

Olaydan destan çıkarmaya çalışanlar! Buradan kahramanlık çıkmaz!

Krizi anlayamadan alkışlayanlar! Savaş ve ölümler alkışlanmaz!

Savaş, bilgisayar başında oynadığın oyun değil. Dantelli kefenle savaşılmıyor cephede.

Ağzı laf yapan hamaset erbabıyla, klavye kahramanlarıyla savaş kazanılmaz!

***

Savaş, öldürmek ve ölmek demektir.

Savaş, parçalanmış aileler demektir.

Savaş, bitmiş umutlar demektir.

Savaş, yitirilmiş gençlik demektir.

Savaş çığırtkanları, sözüm size!

Önce barış, öncelikle barış!