Ülkemizde ve kentimizde siyaset arenasının fokurdadığı; bazılarının devlet ve siyaset adamlığını yerlerde süründürdüğü şu günler elbette geçecek… Yaratılan seller çekilecek ve ortada gerçek kumlar kalacak…

Bu nedenle ben sizleri hem insanda stres yapan söz dalaşlarından birazcık da olsa uzaklaştırmak, hem de eğitim dünyasının kalıcı ve önemli iki konusuna dikkatlerinizi çekmek istiyorum.

YÜZ YILI AŞAN DEMOKRATİK ÖRGÜTLENME SÜRECİ

1908'de 'Encümen-i Muallim' ile başlayarak TÖDMF, TÖS, TÖB- DER, EĞİT- DER, EĞİTİM-İŞ, EĞİT- SEN ve EĞİTİM SEN ile bugünlere ulaşan 'demokratik öğretmen hareketi süreci' yüz yılı aştı.

Bu yüz yıllık sürecin tüm aşamalarında 'Eskişehir'deki öğretmen örgütlenmesi' hep güçlü ve önemli oldu. Eskişehir'deki öğretmen örgütleri, genel merkezleri ve Türkiye genelinde hep etkili oldular.

Asırlık demokratik öğretmen hareketinin son üççeyrek asırlık sürecinde ise 'Köy Enstitüleri' konusu hep önemli bir gündem maddesi oldu.

BİRLİKTE GELİŞEN İKİ SÜREÇ

TÖS, TÖB-DER ve özellikle EĞİT-DER sürecinde örgütsel yaşamın içinde önemli sorumluluklar yüklenen önderlerin çoğu Köy Enstitüsü kaynaklıdır. Bu durum Köy Enstitülerinde verilen 'duyarlı yurttaşlık ve topluma adanmışlık' eğitiminin doğal bir sonucuydu.

Örneğin, TÖS döneminin unutulmaz genel başkanı Fakir BAYKURT ve birçok TÖS yöneticisi Köy Enstitüsü mezunudur. TÖS yayınlarında Köy Enstitüleriyle ilgili çok önemli değerlendirmeler vardır.

1971- 1980 yıllarını kapsayan TÖB-DER sürecinde de Köy Enstitüleri konusunda basılmış çok sayıda kitap ve makale vardır. Ayrıca TÖB-DER süreci, 'Köy Enstitülerinin salt nostaljik anlamda değil, bilimsel eğitim ve özellikle sol düşünce açısından irdelendiği' önemli bir süreçtir.

Bence, 1988'den günümüze gelen EĞİT- DER süreci Köy Enstitüleri açısından çok daha önemlidir. Özellikle 1990'lı yıllardan itibaren EĞİT- DER'in genel merkez ve şubeleri düzeyinde enstitüler çok ağırlıklı gündem maddeleri olmuştur. Örneğin:

* abece Dergisi ve diğer EĞİT- DER yayınlarında en çok irdelenen konu enstitülerdir.

* Ülkemizde 'ilk Köy Enstitüleri Müzesi' 1995 yılında Ankara'da EĞİT- DER tarafından açılmıştır. (Bu müze şimdi EĞİTİM SEN genel merkezindedir.)

* Kuruluşundan beri EĞİT- DER'in tüm şubelerinde her 17 Nisan'da çok kaliteli ve katılımlı etkinlikler yapılmaktadır.

Sözün özü, son yıllarda Köy Enstitüleri konusunun akademik çevrelerde ve kamuoyunda çokça tartışılıyor olmasının önemli etkenlerinden birisi EĞİT-DER çalışmalarıdır.

Bugün Köy Enstitülerine ilgi duyan herkesin bu gerçekleri çok iyi bilmesi gerekiyor.

ÖRGÜTSEL SÜRECİN YENİ KUŞAKLARI…

Bugün herkesin görmek zorunda olduğu bir gerçek de şudur: 'Asırlık demokratik öğretmen hareketi zincirinin bugünkü halkaları; birbirinin ardılı olan EĞİT- DER, EĞİTİM İŞ ve EĞİTİM Sen'dir.'

Bu arada, 1996 yılında bir grup Köy Enstitülü ve eski öğretmen örgütçüsü tarafından Ankara'da kurulan 'Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı' da konuyla ilgili çok zengin bir arşiv ve kaynakça oluşturmuştur.

Bu bağlamda örgütsel sürecin 'yeni kuşakları' da bu örgütlerin üyeleridir. Bugün söz konusu bu örgütlerde üye olan yeni kuşakların ortak iki özellikleri vardır:

1. Demokratik öğretmen hareketi geleneğinden gelmektedirler. Dün ve bugün Köy Enstitülerini karalayan gerici kişi ve kuruluşlara karşıdırlar.

2. Demokratik örgütlenme geleneğinden gelen bu yeni kuşak, Köy Enstitüleri konusuna salt 'okul şovenizmi' ya da 'popülist ve nostaljik duygularla' değil, bilimsel ve demokratik açıdan yaklaşmaktadır…

Örgütsel sürecin bu yeni kuşaklarını görmezden gelerek, Köy Enstitüleri konusunda 'popülist bir yeni kuşak' oluşturmanın sakıncaları görülmelidir…

KÖY ENSTİTÜLERİ VE ESKİŞEHİR

Köy Enstitülerinin kuruluşu ve gelişimi açısından çok önemli bir merkez olan Eskişehir'de, 1990 yılından beri EĞİT- DER koordinatörlüğünde yapılan etkinliklerde birçok ilk yaşandı. Çok katılımlı ve kaliteli etkinlikler gerçekleştirildi. Geçtiğimiz yıllarda KESİT köşesinde tüm ayrıntılarını sizlerle paylaştığımız bu etkinliklerin önemli ilkelerini ve özelliklerini anımsatmak istiyorum:

*Bir Cumhuriyet projesi olan Köy Enstitülerine; 'bilimsel, laik, demokratik ve kamusal eğitim' ilkeleri doğrultusunda sahip çıkılmalıdır.

* Eğitim alanının tüm konuları gibi, Köy Enstitüleri konusunda da 'öğretmen örgütleri, üniversiteler ve yerel/kamu yönetimleri işbirliği' mutlaka sağlanmalıdır.

* Özünde Köy Enstitülerinin düşünce sistemine karşı olan kişi ve kuruluşların, popülist ve dar siyasal çıkarlar uğruna konuyu saptırmalarına fırsat verilmemelidir…

Eskişehir'de son günlerde Köy Enstitüleri konusunda yapılan çalışmalar bu ilkeler doğrultusunda değerlendirilmeli ve son 25 yıldır bu yolda emek veren EĞİT- DER'e saygıda kusur edilmemelidir. Çünkü tıpkı insanlar gibi örgütlerin de duyguları vardır…

Sevgiyle dostlukla.