Anı:
'Bahçekapı'da, Hacı Bekir'in şekerci dükkanı karşısındaki hanın üst katındayız. Burada üç oda var. Bunlardan birinde yazarlar çalışıyor. Gazetenin sahibi Agah Efendi, Şinasi, bir iki kişi daha... Bir başka odaya gazetenin basıldığı basit el tezgahı yerleştirilmiş. Üçüncü odada mürettipler yazı dizip sayfa bağlıyor:
Hepsi yaşlı, 'en genci altmışlık' zatlar... Asıl görevleri cami hatipliği, imamlık, medrese hocalığı. Kimisi devlet matbaası Matbaa-i Amire'den getirtilmiş, kimisi üç beş kuruş kazanabilmek için dizgiciliği öğreniyor. Dizgi harflerinin bulunduğu 'hurufat kasalarısın önündeki 'kürsü' denilen, minderli, çevresi yastıklarla donatılmış sedire oturmuşlar, harfleri birer birer önlerindeki kasalardan alıp ellerindeki 'kumpas'a yerleştiriyorlar. Aradıklarını bulamayınca da yanlarındaki, az ötelerindeki arkadaşlarından istiyorlar:
'- Hasan Efendi, bir mim başı ver!'
Dizilen satırlar sütunlara, sütunlar sayfalara dönüşüyor. Sayfalar bağlanıyor, düzeltisi yapıldıktan sonra yandaki odaya götürülüp el tezgahına yerleştiriliyor ve gazete basılıyor.

Gazetenin tek satıcısı, Tömbekici Hasan Ağa... Merdiven başından gazeteyi alıp bitişikteki ya da pek yakındaki tütüncü dükkanına götürüyor. Ve isteyenlere, tezgah altından çıkarıp vererek parasını alıyor. Henüz gazete satıcısı, gazete dağıtıcısı yok... Bir süre sonra 'müvezzi' denilen dağıtıcılar ortaya çıkacak, ama bunlar da koltuklarının altındaki gazeteyi sessiz sedasız satacaklar. Bu gizliliğin ya da sessizliğin nedeni, bağnaz suhte (softa, medrese öğrencisi) korkusu... Bir de lobutlu, usturalı, kamalı dolaşan bağnaz hocalardan korku... İşin uçunda kıyasıya dayak yemek, hatta kimvurduya gitmek var..

Nizama uymak

İlk sayısı 21 Ekim 1860'ta çıkan ve ilk özel gazete olarak nitelenen Tercüman-ı Ahval, bu koşullar altında yayımlanıyordu.

İlk özel gazeteydi ama, ilk gazete değildi. Türkiye'de ilk gazeteleri (Bulletin de Nouvelles, 1795; Gazette Française de Constantinople, 1796) Fransızlar yayımlamışlar; ilk Türkçe gazeteyi Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa 1828'de çıkarttırmış (Vakayi-i Mısriye, Türkçe-Arapça); İstanbul'da ilk Türkçe gazete II. Mahmud'un buyruğuyla ve resmî nitelikli olarak yayına girmiş (Takvim-i Vakayi, 1831; Fransızca, Ermenice, Rumca, Farsça, Arapça nüshaları da vardı); İngiliz asıllı William N. Churchill 31 Temmuz 1840'ta Ceride-i Havadis'i çıkarmaya başlamış ama 150'den fazla okur bulamadığı için gazetesinin yayınını durdurmak zorunda kalmış, bunun üzerine kendisine devlet yardımı yapılmış ve Ceride-i Havadis yarı resmî bir gazete kimliğine bürünmüştü.

Tercüman-ı Ahval'in yayıncısı Agah Efendi (1832-1885), ailesi dolayısıyla 'Çapanzade' diye anılıyordu. Daha önce birtakım devlet görevlerinde bulunmuştu. Gazeteyi çıkarmadan önceki görevi Hersek Meclisi geçici reisliğiydi. Mart 1860'ta Maarif-i Umümiye Nezareti'ne (Eğitim Bakanlığı) dilekçeyle başvurarak gazete çıkarma izni verilmesini istemiş; Meclis-i Maarif bu başvuruyu görüşmüş ve bir 'mazbata' (rapor) hazırlamıştı. Bunda, Agah Efendi'nin 'Ceride-i Havadis şeklinde bir şey çıkarmak' istediğinin anlaşıldığı, Osmanlı Devleti bendelerinden böyle bir zatın bunu bastırıp yayımlamaya heves göstermesinin övgüye değer bulunduğu, gelir ve giderleri kendisine ait olmak, nizama uygun hareket etmek üzere basılmasına hoşnutluk duyularak, ruhsat verilmesinin uygun bulunduğu belirtiliyordu.
Gazete, 25. sayısından (22 Ocak 1861) başlayarak yayın süresini haftada üçe çıkardı. Bu kez boyutları yarı yarıya küçüldü ve fiyatı üç kuruştan kırk paraya (bir kurusa) indi. Daha sonra haftada dört, beş ve altı gün çıkacaktır. Başlıca rakibi, Ceride-i Havadis'tir. Bu gazete 1864'te Ruzname-i Ceride-i Havadis adını alacak ve Tercüman-ı Ahval'le rekabet edebilmek için büyük boyda ve haftada beş gün yayımlanacaktır.

Özgürlük düşüncesi

Agah Efendi'nin başlıca yardımcısı, Şinasi idi. Şinasi, Tercüman-ı Ahval'in ilk sayısındaki ünlü giriş yazısında (mukaddeme), halkın görevleri olduğu kadar hakları da olduğunu ve ülke yararına konularda görüş bildirmenin bunlar arasında bulunduğunu yazmış; öteki yazılarında -satır aralarında da olsa- özgürlük düşüncesini savunmaya girişmişti. Gazetede kimi zaman da yöneticilerin hiç alışık olmadığı açık eleştiriler yer alıyordu.'