Bu sorunun cevabı aslında çok basit ve hepimiz biliyoruz. Kendimizi siyasete fazla kaptırmanın cezasını ödüyoruz. Gelecek nerede ve kimler bunun için özveriyle çalışıyor? Bugünü tüketmenin haricinde yapılan hiçbir şey yok. İnanmak zor ama son 15 yılda 26.5 milyon hektar olan tarım alanları 23 milyon hektara geriledi. Verimli arazilere ya sanayi tesisi kuruldu, ya duble yol ya da konut yapıldı. Sap, saman ve gıda ithal eder duruma geldik. Çiftçi, yanlış politikalarla üretimden vazgeçirilince ithalat patladı. İthalat vergisini yüzde 130'dan yüzde 20'ye indirme planı, iç piyasada, sebze, meyve, hububat, et ve süt gibi gıda üretimine darbe vuracak. Hayvan ihracatı 2016'da 5.4 milyar dolara gerilerken, ithalat 8.4 milyar dolara yükseldi.

***

Gıda fiyatlarındaki artışları engellemek için, ithalat kolaylaştırılıyor. Gıdada ithalat vergisi oranlarının genel olarak düşürülmesi kararı alınırken; Et ve Süt Kurumu (ESK) ile Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) piyasayı düzenleme yetkisi de genişletiliyor. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, gıdada spekülasyonu engelleyecek şekilde ithalat vergilerindeki yüzde 70-130 arasındaki oranları, yüzde 20 ile 30'a indirmeyi planladıklarını söyledi. Böylece; iç piyasada, sebze, meyve, hububat, et ve süt gibi gıda üretimine darbe vurulacak. Türkiye; 2014-2016 yıllarında 17.1 milyar dolarlık tarım ve hayvancılık ürünü ihraç ederken, 22.4 milyar dolarlık da ürün ithal etti. Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre; 2014'te 6 milyar dolar olan tarım ve hayvancılık ihracatı 2015'te 5.7 milyara, 2016'da 5.4 milyar dolara geriledi. İthalat ise aynı yıllarda sırasıyla 8.4 milyar, 7 milyar ve 6.9 milyar dolar oldu. Ancak, ithalat rakamlarının; gümrük vergisinin düşürülmesi ve ESK ile TMO'nun gümrüksüz ithalat ile yetkilendirilmesi sonucunda yeniden artması bekleniyor.

***

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Genel Başkanı Özden Özgür, Türkiye'nin, her yıl dışarıdan ortalama 250 milyar dolarlık mal ithal ettiğini, buna karşılık 150 milyar dolarlık mal ihraç ettiğimizi belirterek, '100 milyar dolar bir açığımız var. Bunun büyük bir bölümü de gıda ithalatı. Biz Türkiye olarak nohut, mercimek, kuru fasülye, ayçiçeği, pamuk, buğday, arpa, kepek, saman, tüm gıda yan etki ürünlerini maalesef dışarıdan ithal eder bir ülke konumuna geldik. Bunun da nedeni şu; Türkiye'de son 15 yıl içerisinde, yani bu olan tarım alanımız şu anda 23 milyon hektara düştü. Yani 3.5 milyon hektar tarım alanımız kayboldu. Buralara sanayi tesisleri kuruldu, yollar yapıldı, TOKİ evleri yapıldı. Kalan üreticiler de üretim yapamaz hale geldi. Dolayısıyla biz tarım topraklarımızı koruyamadık' dedi. Özden Özgür, Toprak Koruma Kurulları kurulduğunu, bunların 9 üyesinden 7'sinin bakanlığın elemanı olduğuna dikkat çekerek, 'Kalan 2'si ise biri biz (ZMO), bir diğeri de TEMA. Olumsuz görüşlerimize rağmen bu tarım arazileri kayboldu. Son 13 yılda ZMO, Türk Toprak Koruma ile ilgili 144 dava açmış. Bakın biz, artık bir meslek kuruluşu halinden çıkıp, bir hukuk bürosu haline gelmişiz. Bu tarım topraklarımızı bizim korumamız lazım diye. Meraların durumu da aynı şekilde. Mera alanları 17.6 milyon hektar da 13.5 milyon hektara düştü. 10 yılda 4 milyon küsür mera alanı kayboldu' dedi. Özden Özgür, zeytincilik konusunda ise şunları söyledi: 'Zeytincilikle ilgili madde 7. kez Meclis'ten geri çekildi ama umarız 8. kez gelmez. Zeytinyağı, insan sağlığı açısından son derece önemli. Kanseri, kalp ve damar sertliğini önleyici özelliği var. Türkiye'de her yıl 165 bin kişi kalp ve damar sertliği hastalıklarından ölüyor. Bakın, 2016 yılında Türkiye'de 80 bin kişi kanserden öldü. Eğer biz çevremizi korumazsak, doğamızı korumazsak, her yana sanayi tesisi kurarsak, tarım ve mera alanlarınız daralmış oluyor.

***

Rakamlar tamamen doğru ve gelecek böyle bir zemine doğru koşuyor. Sivil toplum örgütleri, basın, üniversiteler artık gerçekleri görerek adım atmalı. Bize ait zaman bitmek üzere...