Yerel seçimlere yaklaşık 16 ay var.
Bugünlerde birileri CHP'li belediye başkanlarının 2024'te seçim kazanmalarının zor olduğunu söylüyor.
CHP'nin hatalar yaptığını bu hataların da kendilerine çok pahalıya mal olacağını yorumluyorlar.
Yılmaz Hoca'nın 2024 seçimlerinde CHP'den aday olmayacağı varsayımı yapılarak 'Millet İttifakı'nın işinin zor olduğu' iddia ediliyor.
Eskişehir'in sosyal demokrat değil 'merkez sağ seçmen' ağırlıklı bir il olduğu söyleniyor.
Çok doğru…
Yıllarca Eskişehir'i sağ partilerden seçilen belediye başkanları yönetti.
Ancak Eskişehir'de CHP'den Selami Vardar'ın iki dönem belediye başkanı seçildiği de unutulmamalı.
Eskişehir seçmeni seçici!
'Benim partilim olsun da kim olursa olsun' demiyor.
Adaya bakıyor, vizyonuna bakıyor, birikimine bakıyor o'na göre sandıkta tercih yapıyor.
* * *
Eskişehir seçmeni sağ partilere daha yakın.
Yıllardır Demokrat ve Adalet ve Doğru Yol ve Anavatan Partisinin kalesi idi.
1999 seçimlerinde Yılmaz Büyükerşen'den DSP'den Büyükşehir Belediye Başkan adayı olunca sağ seçmenin de tercihi değişti.
Keza Ahmet Ataç için de aynı şeyisöyleyebiliriz.
Sağ sol, kuzey güney, doğu batı ayırımı yapmadan hizmet odaklı anlayışın temsilcisi oldular ve yıllardır bu özelliklerinden de taviz vermediler…
* * *
Bu güne kadar AK Parti'nin Eskişehir de aldığı oyları küçümsemiyorum.
Milletvekili ile belediye başkan adaylarını da.
O benim haddime düşmez.
Ben sandıktan çıkan sonuçlar üzerine değerlendirme yapıyorum.
2024 de yapılacak yerel seçimlerde merkezdeki üç belediyeyi de kazanırsa elbette saygı duyarım.
Milletin tercihine nasıl 'yanlış' diyebilirim.
Seçmene hakaret anlamı taşır.
* * *
Diyorlar ki; 'Yılmaz Büyükerşen faktörü CHP'ye seçim kazandırıyor'.
O zaman AK Parti'de bir Yılmaz Büyükerşen gibi isim bulmak zorunda. Bulamıyorlarsa onların sorunu…
Aslında ellerine fırsatta geçmedi değil.
Yanlış isimleri aday göstermelerinin bedelini sandıkta ödediler.
* * *
'CHP de Yılmaz Büyükerşen faktörü var'derken şunu mu söylemeye çalışıyorlar pek anlamış değilim!
'Yılmaz Hoca olmasaydı CHP kent merkezindeki üç belediye başkanlığını da kazanamazdı.'
Üst üste seçim 5'inci kez kazanarak kendi rekorunu egale eden Yılmaz Büyükerşen'in, Odunpazarı ve Tepebaşı seçimlerinde şüphesiz etkisi olmuştur.
Kazım Kurt üst üste 2, Ahmet Ataç üst üste 3 kez toplamda 4 seçim kazanmışlarsa, seçmen onlara 'kaşı, gözü, yüzü güzel' diye oy vermedi.
Seçmen adayları kendi gözünde değerlendirdi, bir de mevcut belediye başkanlarının yaptıkları icraatlarına baktı sandıkta ona göre oy kullandı.
CHP'li belediye başkanlarının başarılı olduklarına inandıkları için tekrar koltuklarında kalmalarını istedi.
2024'te Yılmaz Büyükerşen'in aday olmayacağını söyleyenler var. Bunu kendi ağızından duymadık. CHP'nin ya da Millet İttifakı'nın Yılmaz Hoca'sız seçim almasını zor görenler var.
Yılmaz Hoca'nın 'ben yokum bakın kendi başınızın çaresine, benden size destek yok'diyeceğini asla düşünmüyorum.
Yılmaz Hoca özellikle de 25 yıl oturduğu koltuğunu AK Parti'nin adayına bırakmak istemez.
Büyükşehir'e, Odunpazarı ve Tepebaşı'na kim belediye başkan adayı olursa arkalarında dimdik durur.
* * *
AK Parti aday konusunda bu kez hata yapmaz, tabanın sesine kulak verir de teşkilat ve partililerin istedikleri isimleri aday yaparsa CHP'yi zorlar.
Hatta merkez de ve ilçelerde belediye başkanlığı koltuğuna geçmişteki gibi sahip olabilirler.
* * *
Yine tepeden inme isimleri aday gösterir teşkilatı ve tabanı yok sayarlarsa yine hüsrana uğrayabilirler.
* * *

GEÇEN ZAMAN BİR DAHA GERİ GELMİYOR
Bankada bir hesap sahibi olduğunu düşün, hesabına her sabah 86.400 dolar para yatırılıyor, fakat bu paranın hepsini akşama kadar harcamak zorundasın, ertesi güne transfer edilemez. Paranı kullansan da kullanmasan da hesap her akşam sıfırlanıyor.
Ne yaparsın? Tabii ki hepsini harcamaya çalışırsın. Hepimiz, 'Zaman'adlı bu bankanın müşterileriyiz.
Her sabah 86.400 saniyeye sahip oluyoruz; yarına transfer edilemez. Her sabah hesabımız dolar, her akşam boşalır. Geri dönüş yok, saniyelerini şu anı yaşayarak harca, en iyisi bunlarla yatırım yap.
Mutluluk, sağlık ve başarı için. Zaman kaçıyor. Her gün için en iyisini yap.
Bir senenin değerini anlamak için sınıfta kalmış bir öğrenciye sor.
Bir ayın değerini anlamak için, 8 aylık bir bebek doğuran anneye sor.
Bir haftanın değerini anlamak için, haftalık dergi çıkaran bir çilekeşe,
Bir saatin değerini anlamak için, kavuşmayı bekleyen sevgililere sor.
Bir dakikanın değerini anlamak için, trenin kaçıran yolcuya sor.
Bir saniyenin değerini anlamak için, bir kazayı önleyemeyen sürücüye sor.
Bir saniyenin yüzde birinin değerini anlamak için olimpiyatlarda gümüş
madalya kazanan koşucuya sor.
Her anını değerlendir, her dakikanı çok özel biriyle paylaş.
Zamanına ortak edebileceğin kadar özel biriyle…
* * *
Unutma! Zaman hiç kimse için durmaz. Geçmiş zaman tarihtir. Gelecek
zaman sırlar, meçhullerle dolu.
Sadece şu an sana verilen gerçek bir armağandır.
* * *

DERS VEREN HİKÂYE:

Hayatı Iskalamak
Üniversiteden yeni mezun olmuş bir arkadaş grubu eski üniversitelerindeki profesörlerini ziyarete giderler. Sohbet ilerler. Bir ara konu hayatta karşılaşılan sıkıntılara ve bunların neden olduğu strese gelir. O esnada, misafirlerine kahve ikram etmek isteyen profesör mutfağa gider ve büyük bir termos içinde kahve ile beraberinde porselen, plastik, cam, kristal olmak üzere değişik tarzda ve ucuz görünenden pahalı görünene kadar değişik kahve bardakları ile gelir. Elindekileri masaya koyar. Herkes bir bardak seçince, profesör şöyle söyler:
'Eminim fark etmişsinizdir; pahalı görünen bardakların tümü alındı ve geriye ucuz görünümlü, sade bardaklar kaldı. Kendiniz için en iyi olanı istemeniz elbette normal bir durum. Ne var ki aslında sizin stresinizin ve problemlerinizin kaynağı tam da bu durumdan kaynaklanıyor. Gerçekte bardağın kendisi kahvenin kalitesine hiç bir şey katmaz. Çoğu zaman, sadece daha pahalıdır ve hatta bazı durumlarda da içtiğimizi saklar. Hepiniz aslında kahve istiyordunuz, bardak değil. Oysa bilinçli olarak en iyi bardaklara yöneldiniz ve sonra birbirinizin bardağına bakmaya başladınız. Bir an için hayatınızın 'kahve'; iş, para ve toplumdaki konumunuzun ise 'bardaklar' olduğunu düşünün. Bardaklar nasıl kahveyi tutmak için varlarsa, onlar da hayatı tutmak için varlar. Seçtiğimiz bardak yaşadığımız hayatın kalitesini belirlemediği gibi değiştirmez de. Bazen sadece bardağa odaklanarak bize sunulan kahvenin tadını çıkarmayı unuturuz. Kahvenizin tadına varın!'.
* * *
En mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip değildirler. Sadece her şeyin en iyi şekilde tadını çıkartırlar. Basit yaşayın. Birbirinize derinden özen gösterin. Saygılı ve nazik olun. Cö​mertçe sevin.
* * *

fıkra:

Golf Oynayan Körler
Bir imam, bir doktor ve bir matematikçi golf oynamak için golf sahasına gittiklerinde görürler ki saha doludur.
Fakat işin enteresan yanı o sırada oyun oynamakta olan yaşlı dört adam oldukça kötü golf oynamaktadır.
Sonunda dayanamayıp yetkiliye şikayet ederler:
-'Evet kabul ediyoruz, sıra onların fakat siz çok iyi bir spor kulübüsünüz. Bu kadar kötü bir oyunun oynanmasına nasıl seyirci kalabiliyorsunuz?'.
Bunun üzerine yetkili o kişilerin kulübün ortaklarından olduklarını ve hepsinin kör olduğunu, bu yüzden o kadar kötü oynadıklarını söyleyince imam pişmanlık ve mahcubiyet içerisinde:
-'Ben imamım, lütfen herhangi bir ihtiyaçlarında beni şu camide bulsunlar' der ve apar topar gider.
Doktor aynı şekilde:
-'Ben dünyanın en ünlü göz doktorlarından biriyim. Herhangi bir şikayetlerinde onlara yardım etmeyi çok isterim' deyip hemen evine doğru yola koyulur.
Matematikçi ise gayet soğukkanlı bir şekilde sorar:
-'İyi de niye gece oynamıyorlar?'.
* * *