Önceki gün akşam Büyükşehir Belediyesi'nin meclis toplantısı yapıldı. Yine tartışmalara sahne oldu. Daha önceki toplantılarda olduğu gibi AK Parti Büyükşehir Belediye Meclisi Grup Sözcüsü Mustafa Birsen ile Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen arasında.
Kim ne dedi:
Yılmaz Büyükerşen: 'Zamanında Kalabak suyu ile ilgili yazılar yer alan araçlar kentte dolaştırıldı. Bir il başkanı kalktı o araçları giydirdi, başka firmaların lehine olsun diye, şimdi anlattırmayın bana.'
Mustafa Birsen: 'O konu dediğiniz gibi değil. O konuya başlarsanız burada sabaha kadar konuşuruz'.
Yılmaz Büyükerşen: 'Mustafa bu şehirde gezemezsin o zaman'.
Mustafa Birsen: 'İşkembeden atmakla olmuyor o işler'.
Yılmaz Büyükerşen:'Ben işkembeden atmıyorum ama senin dükkanda işkembeden atılıyordur'.
Bu konuda yorum yapmıyorum. Yorumu siz değerli okurlarıma bırakıyorum.
Toplantıda belediye personeline yapılan zamlarla ilgili de bilgi istendi.
'Her zaman beni davul
zurnayla karşılamıyorlar'
Büyükerşen, 'Bu konuda müzakereler devam ediyor. En son ben komisyona görüşlerimiz bildirdim. Diğer illere de baktığımızda, gördüğüm kadarıyla, Ankara dahil, güneydeki illerimiz, yani zengin iller dahil, bizim arkadaşlar verilenlerin en üst seviyesinde zam öneriyorlar. Benim gördüğüm kadarıyla altından kalkılacak gibi değil. Diğer yandan işçiler arasında provokatörler olduğunu da açıkça söylüyorum sizlere. Onlar için de gereken yapılacaktır. Kışkırtanlar var. Davul zurnayla karşılanmam. Büyük zam, keşke olabilse de versek. Ama onu istemek,isteklerini hoşça göstermek için yaptıkları bir şovdan ibaret. Her zaman beni davul zurnayla karşılamıyorlar. Zaman zaman da aleyhte karşılıyorlar' diye yanıt verdi.
'Ödeyemeyeceğimiz bir bedel
verebilmemiz mümkün değil'
Büyükerşen, 'Bakınız. Eskişehir Espark A.Ş. en düşük işçi maaşı 8 bin 200 lira tespit etmiş arkadaşlar. Tepebaşı 7 bin 674 lira, Odunpazarı 6 bin 942 lira, Ankara Büyükşehir Belediyesi 6 bin 395 lira, Mersin Büyükşehir Belediyesi 7 bin 268 lira, bizim işçilerin talebi ise 14 bin 395 lira. Görüyorsunuz maalesef provokasyon var. Olabilir seçime giden Türkiye'de bunlar normal. Kışkırtanların kimler olduğu da sabit, özellikle yapıyorlar. Ödeyemeyeceğimiz bir bedel verebilmemiz mümkün değil. Bir taraftan binlerce işsiz her gün kapımıza gelip de iş isterken, bir yandan belediyede hasbelkader iş sahibi olmuşların yaptığı ortada. Arkadaşlarıma da talimat verdim. Ben böyle bir şeye imza atmam dedim. Buraya kadar da anlaşmışlar bizim arkadaşlarla. İmza atmam dedim. Bunu hepiniz bilin. Dışarıda açlıktan nefesi kokan vatandaşlar durmadan zamlarla mücadele ederken bunun istenmesi. Memur ve işçilere verebileceğimiz maaş için bize gönderilen paralar aylardan beri 10 milyondan tutun 7 milyon, 6 milyon, 4 milyon eksik geliyor. Biliyor musunuz sırf aybaşında o işçilere, o memurlara eksik maaş vermeyelim veya taksit taksit ödemeyelim diye Eskişehir'deki ticari bankalara giderek yatırım gerekçesiyle kredi alıyorum. Tamamlıyorum ve ödüyorum. Sırf akşam evine giden işçi çocuğuna, karısına karşı eksik verdiler maaşı ne yapayım demesin diye. Ondan sonra da aldığımız kredinin de ödenmesi lazım. Zaten mevcut gelirlerimiz sosyal ödemeler nedeniyle bütçemizi vaktinden önce tüketmiş diye ek bütçe getireceğiz yine karşınıza.Böyle bir durumdayız' diyerek belediyenin bütçesini aşan zammı veremeyeceğini söyledi.
BELEDİYELER DARPHANE DEĞİL
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen haklı mı? Evet, sonuna kadar haklı…
Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyeleri ile diğer illerin belediyelerinin vermiş oldukları rakamları yukarıda yazdım.
Sendikalarla yapılan görüşmelerde en yüksek zammı Eskişehir Tepebaşı Belediyesi vermiş. Tepebaşı Belediyesi'nde çalışan işçilerin maaşı 7 bin 674 liraya yükseldi. Büyükşehir BelediyesiEsparkA.Ş'de çalışan işçilerin en düşük maaşı 8 bin 200 lira tespit edilmiş.
Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyelerinde çalışan işçilere ödenecek maaşın üzerinde.
Yanlış anlaşılmasın işçiler bu parayı hak etmiyor mu?
Sonuna kadar hak ediyorlar.
Belediyeler darphane değil. Para basmıyor. Para basan devleti yönetenler bile kamuda çalışanlara açlık sınırı civarında maaş veriyor. Belediyelerin gelirleri belli. Halktan topladığı vergiler ve vermiş oldukları hizmetlerin karşılığında harçlar ve İller Bankası'ndan gelen ödenek.
Keşke imkanları olsa da bırakın açlık sınırını 22 bin 278 TL olarak belirlenen yoksulluk sınırı oranında maaş verebilseler.
* * *
Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar!
Haziran, Temmuz ve Ağustos ayında kamuoyu araştırma şirketlerinin yapmış oldukları anketleri inceliyorum.
AK Parti ve MHP ciddi bir oy kaybı yaşıyor.
Anketlere baktığımda AK Parti ve MHP'nin kaybettiği oylar CHP'ye gitmiyor. Hala yüzde 25'ler civarında.
Yaşanan ekonomik kriz, hayat pahalığına rağmen 'bu krizleri sadece Türkiye yaşamıyor. Dünya da ekonomik kriz var' diyerek AK Parti'den vazgeçmeyenler de var.
Seçim takvimi 2023'ün Haziran ayı…
AK Parti ve MHP'liler seçimin Mayıs ayında yapılması gündeme getirdiler.
Mayıs ayının 2,3 ve 4'üncü günü Ramazan Bayramı.
Bayramdan sonra yapılma ihtimali yüksek diyenler var.
Seçim takvimi erkene de seçilse zamanında da yapılsa halkın çok umurunda değil. Halk yaşadığı geçim sıkıntısının derdinde. Elektrik ve doğalgaza Eylül ayının başında gelen yüzde 20 zamlarla kışı nasıl çıkaracağını kara kara düşünüyor.Bu yıl elektrikte mesken abonelerine 3 kez zam gelirken, doğalgazda ise 4 kez zam geldi.
Pazartesi günü okullar açılıyor. Çocuklarının okul ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağının hesabını yapmaya başladı.
MUHALEFETİN CUMHURBAŞKANI ADAYI KİM OLACAK?
2023 de hem cumhurbaşkanlığı hem de milletvekili seçimleri birlikte olacak.
Seçimlere daha 9-10 ay kaldı.
Bugünden muhalefetin adayının kim olacağını belirlemek erken diye düşünülebilir.
'Erken yola çıkan yol alır' derler büyüklerimiz.
Millet İttifakında yer alan siyasi partiler bunun tartışmasını bugünden yapmalılar.
İlk turda her parti kendi adayını mı çıkaracak?
Yoksa ittifakın adayına mı destek verilecek?
Bence ilk turda muhalefetteki partiler kendi adaylarını çıkarmalı.
İkinci turda ise en çok oy alan partinin adayına destek verilmeli.
* * *
Gelelim milletvekili seçimlerine.
Yukarıda yazdım.
AK Parti ve MHP'nin oyları düşüyor.
Ama AK Parti ve MHP'den giden oylar CHP, İYİ Parti, DEVA, Gelecek, Demokrat veya Saadet Partisi'ne gitmiyor.
Kararsız seçmen sayısı yüzde 25-30'lara yükseldi.
Sokak da kiminle konuşsam, 'Şu anda benim oy vereceğim parti yok. Tayyip Erdoğan gitsin de kim gelirse gelsin diye düşünmüyorum. Millet İttifakını oluşturan partilerin ortaya koydukları politikalar beni tatmin etmiyor. Baktığımda sadece cumhurbaşkanı ve AK Parti'yi ve MHP Lideri Devlet Bahçeli'yi eleştirmekle günü geçiriyorlar. Bırakın onları kendi haline. Siz iktidara geldiğiniz de bozulan ekonomiyi, her geçen gün gelen zamları nasıl durduracaksınız? Fakirliği nasıl önleyeceksiniz? Aldığım maaşla ay sonunu rahat getirebilecek miyim? Bu konuda açık ve net görüşleri yok' diyorlar.
* * *
Bu konularda seçmeni ikna edecek fikir üretemezler ise belki bana birileri bozulacak veya 'sendemi AK Parti'ye destek veriyorsun?' diyenler olacak.
Ne demişler;
'Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlar'.
Ben ne AK Parti'nin ne de muhalefet partilerin borazanlığını yapmıyorum.
Sadece doğruları yazarak insanları bilinçlendirmeye çalışıyorum.
Kimseye yaranmak gibi bir gayretim de yok.
* * *
FIKRA:
Heykel
Yıllarca, iki kahraman heykeli, biri erkek, biri dişi, birbirlerine bakar durumda parkta dururlarmış, ta ki bir gün bir melek cennetten gelene kadar.
'Sizler iyi ve örnek heykel oldunuz, bu yüzden ben de size özel bir hediye vereceğim. Yarim saat için sizi canlandıracağım, siz de bu sure içinde ne isterseniz yapabileceksiniz'demiş.
Ve melek ellerini çırpar çırpmaz heykeller canlanmış. Birbirlerine biraz utanarak yaklaşmışlar, ama sonra hızla parktaki çalılıkların arkasına koşmuşlar. Kısa bir sure sonra çalılıkların arkasından kıkırdamalar, kahkahalar duyulmuş, çalılar sallanmış.
On beş dakika sonra, çalılıklardan çıkmışlar, ikisinin de yüzünde geniş bir tebessüm varmış. 'On beş dakikanız daha var' demiş melek, gözlerini anlamlı anlamlı kırparak. Dişi heykelin yüzündeki tebessüm biraz daha yayılmış ve erkek heykele dönüp,'Harika! Ama bu sefer güvercini sen tut, ben de kafasına yapayım'demiş…
* * *