2021 yılı sonunda 84 milyon 680 bin 273 kişi olarak belirlenen Türkiye nüfusunun 22 milyon 738 bin 300'ünü (%26,9) çocuklar; çocuk nüfusun %48,7'sini ise kız çocukları oluşturuyor.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun Nisan ayında yayımladığı 'TÜİK 2021 Yılı İstatistiklerle Çocuk' çalışmasında 'çocuk evlilikleri' ile ilgili bazı veriler yer almıştı. Geçtiğimiz hafta CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi'nin açıkladığı 'Çocuk Anneler'ile ilgili rapor verileri ise gerçekten bir utanç tablosu ile karşı karşıya olduğumuzu ortaya koydu.
'GELİN DEĞİL,ÇOCUK!..'
Çocuk gelin sorunsalı, çocukluk döneminde, toplumsal cinsiyet üzerine kurulan kadın rolünün çocuğa benimsetilmesi ve yasal evlilik yaş sınırının altındaki kız çocuklarının evliliğini ifade etmektedir.
TÜİK çalışmasında, 16-17 yaş grubundaki kız çocuklarının evlenmelerinin 'resmi' evlenmeler içindeki oranının 2021 yılında %2,3'e düştüğü vurgulanıyor. Ancak, 16-17 yaşından daha küçük yaşta 'anne' olmak zorunda kalan kız çocukları ile ilgili somut veriler bulunmuyor.
Sayın İlgezdi'nin geçen hafta yayımladığı rapordaki veriler ise, bir 'utanç tablosu' olmasının yanında üzüntü de yaratıyor. Bu rapora göre;
-2021 yılında 7 bin 190 bebek 17 yaşından küçük kız çocukları tarafından dünyaya getirildi ve bunlardan 117 bebeğin annesi ise 15 yaşından da küçük.
-19 yaş altı doğum yapan çocuk annelerin illere göre dağılımında ilk sırayı 3 bin 809 doğumla Şanlıurfa alırken, sırasıyla İstanbul 3 bin 271, Diyarbakır 1618, Hatay 1436 ve Adana 1374 doğum ile en üstlerde yer alıyor.
-18 yaş altında hiç doğumun olmadığı tek il Tunceli. Tunceli'de 19 yaş altı doğum sayısı ise15 oldu.
-19 yaş altı doğum sayılarının en düşük olduğu iller sırasıyla, ikisi 17 yaş altı olmak üzere toplam 11 ile Bayburt, üçü 17 yaş altı olmak üzere toplam 21 ile Gümüşhane ve üçü 17 yaş altı toplam 22 ile Artvin oldu.
İLK GÖZDEN ÇIKARILANLAR!..
Türkiye'de 'çocuk gelinlerin ve çocuk annelerin' gerçek sayısının bu sayıların çok üzerinde olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Çünkü, dini nikahla yapılan evliliklerin kayıt altına alınmamış olması ve 18 yaşının altında hakim kararı dışındaki evliliklerin saptanmasıyla taraflara ve nikahı kıyanlara ceza verilmesi, gerçek bulgulara ulaşmayı neredeyse olanaksız kılmaktadır.
Kız çocuklarının erken yaşta evlendirilerek gelin edilmelerinin arka planında sosyokültürel ve ekonomik nedenler, toplumun gelenek ve görenekleri ile dini inanışların çarpıtılarak yaşatılmaya çalışılması gibi birçok faktör bulunmaktadır.
2012-2013 eğitim öğretim yılında hayata geçirilen 4+4+4 eğitim sistemi ile kız çocuklarının açıktan eğitime devam etmelerine yönelik düzenlemeler yapılması kız çocuklarını örgün eğitimin dışına yöneltti.
Son yıllarda,salgın sürecinde yaşanan iş ve gelir kayıpları ile eğitime erişim açıklarının günahını(!) kadınlara ve çocuklara yükleyen; cinsiyet ayrımcılığını körükleyen, kız çocuklarını 'gözden çıkarılacakların' en başına yerleştiren düşünceler giderek yaygınlaştı.
Anadolu'nun ortasında 'çağdaş bir vaha' olarak övündüğümüz Eskişehir'de bile geçen yıl 74 çocuk gelinin 'resmi' evliliği belirlendi.
Daha çocuk yaşta eğitimden koparılan ve evlendirilmek zorunda bırakılan kız çocuklarının, 'çocuk gelin/çocuk anne' olması çocuk sömürüsü ve cinsel istismarından başka bir şey değildir.
Son yıllarda iyice şımartılan bu 'kafalara' baktığımızda; kadınların ve çocukların toplumsal yaşamda hak ettiği yerde konumlandırılmalarını sağlayan, laik cumhuriyetimizin, aydınlanma devrimlerinin önemini ve başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kurucu kadroların değerini 'umarım' çok daha iyi anlıyoruz!..