Bugün 19 Mayıs.

'Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'

19 Mayıs 1919'da Samsun'da doğmuştu çocuk devlet.

'Türkiye Cumhuriyeti Devleti'

Laikti, sosyaldi, hukuk devletiydi…

Çağdaşlaşma ve uygarlık yolunda mücadele verdi; emekledi, tay tay durdu, yürüdü, büyüdü, delikanlılık çağını geçti.

Emperyalist dünyanın karşısında 'ayakta durabilmek için' verdiği mücadele aralıksız sürdü; şimdi de 'yaşamak için' devam ediyor.

***

Öyle bir ülke ki, % 42'si çocuk ve gençlerden oluşan 80 milyonluk nüfusu var.

Yaklaşık 20 milyonu genç.

İşsizliğin % 10'u geçtiği ülkede, genç işsiz oranı (tarım dışı) % 21'e ulaşmış.

Kısacası 'her beş gençten biri işsiz.'

***

Gençlerin eğitimine neler verdiğimize bakmak gerek!

Medreseye çevrilme yolundaki üniversiteler,

4+4+4 ile vidaları gevşetilen temel eğitim,

Değişim/çöküşten yararlanan, (parası olan için) ot gibi biten özel okullar,

'Paralel' kurusunun yanında, yaş olarak yanan dershane artığı temel liseler,

İdeal eğitim kurumu diye sunulan, sayıları her gün artan imam-hatip liseleri,

'Dini kıssalar'dan medet umulan, yeni nesli kurtaracak değerler eğitimi projesi…

***

Spor tesislerini kurban ederek ballı kaymağa çevirdiğimiz inşaatçılığı,

Umut yollarınızı kapayan; rantını yükseltmek için yabancı, lejyoner ve devşirmelerle parlattığımız sportif faaliyetleri,

Oyalama uğruna ve yanlış yönlendirmeyle, yaşamın içindeki arkadaş adaylarına bön bön bakarak, kansız cansız dost edinmeniz; anti sosyal kişilik geliştirmeniz için desteklenen sanal dünyayı,

Korumasız bir şekilde ağlarına düştüğünüz uyuşturucu çakallarının cirit attıkları ortamı,

Farkında bile olmadan,

Bizler yarattık sizin için!

***

Küçük yaşta, asgari ücret altı işlerde; sigortasız, sağlıksız ortamlarda çalışan gençler,

Tatminsizlik, eğitimsizlik, mutsuzluk ikliminde suç kapanına tutulan, voltaya alıştırdığımız gençler,

Sayamadığım daha niceleri niceleri…

Bizim gençlerimiz…

Büyüklerin size özür borcu var!

***

Genç olmayı,

Doğarken borçlu olmak, belirsiz bir hayata atılmak, çizecek bir yol bulamamak, bir baltaya sap olamamak, (okul, iş, askerlik gibi) hayati unsurları dağ gibi engel olarak görmek, birilerinin siyaset malzemesi olmak,

Olarak tanımlamanıza neden olanların, size özür borcu var!

***

Nasreddin Hoca ata binmek istemiş. Bir sağdan denemiş, bir soldan. Bir türlü binememiş. Bunun üzerine:

'Ah, siz beni gençliğimde görecektiniz!' demiş.

Etrafına bakmış, kimse yok! Bu kez kendi kendine:

'Hadi oradan Nasreddin, biz senin gençliğini de biliriz!' demiş.

***

Bu coğrafyanın kaderi!

Söylenenlere bakmayın, büyüklerinizin gençlikleri de sorunluydu. Kapitalizmin çarkları o zaman da işliyordu, ama bayramlarını kutlayabiliyorlardı.

'Enseyi karartmaya gerek yok.'

Bu kaderi değiştirecek yeni nesillerin yetişmesi gerek!

Bugün sizin bayramınız! Kutlu olsun!