Genel ve yerel seçim dinamiklerinin birbirlerinden ne kadar farklı olduğunu hep yineleyip duruyoruz.

Üstelik bu durum Eskişehir'de 2002 yılından bu tarafa aynı şekilde tezahür ediyor…

2002, 2007, 2011 genel seçimlerinde AKP sürekli birinci parti olurken, 2004, 2009, 2014 yerel seçimlerinde, AKP İl Genel Meclisi sonuçlarına göre birinci gibi görünse de, Büyükşehir Belediye Başkanlığı, sonrasında sırasıyla Tepebaşı ve son seçimde Odunpazarı Belediye Başkanlıklarında AKP hep geride kaldı…

2004 ve 2009'da DSP, 2014 yerel seçimlerinde ise CHP stratejik kazanımlar elde etti…

Hepimizin bildiği gibi,

Özellikle Büyükşehir Belediye Meclisi'ndeki durum tamamen, son 'Büyükşehir Yasası'nın sayesinde gerçekleşti…

***

Türkiye 7 Haziran 2015 tarihinde genel seçime gidecek…

Her genel seçimde olduğu gibi, bu genel seçim de ülkenin kaderini belirleyecek…

2002 yılından bu tarafa ülkeyi aralıksız ve tek başına yöneten AKP, bu dördüncü genel seçimden de 'tek başına iktidar' olarak çıkarsa, bugüne kadar hiçbir siyasi partinin gösteremediği bir başarının sahibi olacak…

AKP açısından çok önemli bir başarı sayılabilecek bu durum, Türkiye açısından nasıl değerlendirilebilir?

Ekonomik gelişmesini tamamlamış, rejimiyle hiçbir sorunu kalmamış çağdaş batı demokrasilerinin önemli bir kesiminde 2'şer dönemlik tek başına iktidar dönemleri yaşansa da, üçüncü dönem genelde bir değişim seçimi halinde yaşanıyor…

Elbette bu genel bir kural değil…

Ancak 8 ya da 10 yıllık dönemler, yorulan, yıpranan, bazı noktalarda artık yeni açılımlar üretemeyen iktidarlar için neredeyse bir 'geriye çekilme ve dinlenme' dönemi olarak gerçekleşiyor…

Bu durum,

Hem toplumun diğer kesimlerinin de temsilini, hem de toplumsal uzlaşı noktasında dengenin sağlıklı bir şekilde sürmesine temel oluyor…

Biz de ise, bu 'tek başınalık' neredeyse bir nimet, bir istikrar sembolü olarak görülüyor ve de gösteriliyor…

***

Çağdaş batı demokrasilerinde sanayileşmiş ve ekonomik açıdan doymuş toplumun doğal refleksiyle gerçekleşen bu durum, ne yazık ki Türkiye gibi, gerek ekonomisini tam olarak rayına oturtamamış, gerek siyasal geleneği ve refleksi tam olarak biçimlenememiş ülkelerde tam olarak gerçekleşemiyor…

İki uç noktada gelip gidiyor siyaset…

Ya bir türlü kurulamayan, kurulsa da düzgün işlemeyen koalisyon dönemleri, ya da bir süre sonra despotluk aşamasına gelen tek parti dönemleri…

AKP iktidarına yönelik bütün endişelerimizden ve olumsuzluklardan kendimizi sıyırıp alsak bile, işte bu bıkkınlık, yorgunluk ve kendini temsil edemeyen kesimlerin giderek artan memnuniyetsizlikleri, Türkiye açısından olduğu kadar Eskişehir açısından da belli tıkanmaları beraberinde getirecek belki de…

Üstelik AKP iktidarının hedefinin, kökten bir rejim değişikliği demek olan 'Başkanlık Sistemine' geçmek ve bunun için de en az 400 milletvekili kazanmak olduğunu görüyoruz…

'Eskişehir'de seçimin kaderi…' derken, elbette bu kaderin Eskişehir seçmeninin elinde olduğunu kastediyoruz…

Aynı,

Ülkenin kaderinin de ülkedeki seçmenin elinde olduğu gerçeğini kastettiğimiz gibi…

***

Ben Eskişehir'in Haziran 2015 genel seçiminde Türkiye'nin ezberini bozacak bir sonuç çıkaracağına inanıyorum…

Belki de,

AKP iktidarının geleceğine etki edecek en önemli uyarılardan biri Eskişehir'den gelecek…