Cenaze evinde bir telaş… Bir kaygı, bir çaresizlik…
Neden?
İmamsız cenaze olur mu?
Olmaz.

***

Mahallenin imamı yok ortalıkta.
Başka bir imama haber salmışlar.
Ha geldi ha gelecek derken…
Cemaatte fısıldaşmalar… Sabırsızlanmalar…
Birer ikişer dağılmaya başlamış cenazeye gelenler.

***

Cenaze sahiplerini de cenazelerinin ortada kalacağı kaygısı almış.
Sağa sola bakınırlarken…
O sırada oradan geçen Bekri Mustafa'yı görmüşler.
Bekri Mustafa'nın aksakalına…
Başındaki kallavi sarığa…
Sırtındaki cübbeye bakıp…
'Aman!' demişler. 'Seni bize Allah gönderdi. Biz seni gökte ararken yerde bulduk! Sen; ehli İslam, ehli namaz olan mübarek bir imam olsan gerek!' demişler.
'Hayırdır?' demiş Bekri Mustafa, şaşkınlık içinde.
'Cenazemiz ortada kaldı. İmam efendiyi bulamadık. Senden, bize önderlik edip cenaze namazını kıldırmanı, kabirde cenazemizi defnetmeni istiyoruz. Hepsi bu.'

***

Bekri Mustafa'nın hoşuna gitmemiş değil gösterilen bu itibar.
Ama içinde de bir kaygı… Daha önce hiç namaz kıldırmamış, cenaze defnetmemiş.

***

'Yapmayın Müslümanlar! Ben daha şimdi çıktım meyhaneden!' demiş.
Şaşkınlık içinde birbirine bakmış cemaat ama!
Ama içlerinden az biraz mürekkep yalamış…
Lisedeki edebiyat öğretmeninin mistik bir havada anlattığı tasavvuf edebiyatını az buçuk hatırlayan biri fısıldamış cemaate,
'Meyhane dediği dergahtır, şarap dediği ilahi aşk şerbetidir!'
'Öyle mi?'
'Öyle!'
İtmişler Bekri Mustafa'yı cemaatin önüne.
'Hadi imam efendi hadi! Düş önümüze!'

***

Bekri Mustafa biraz kulak dolgunluğuyla iyi kötü kıldırmış namazı.
Cenaze alayının önüne düşüp mezara varmış.
Tam mevta mezara indirileceği sırada,
'Durun!' demiş Bekri Mustafa.
Durmuşlar.
Açın kefenin baş tarafını.
Açmışlar.
Bekri Mustafa eğilip rahmetlinin kulağına mır mır mır bir şeyler fısıldamış.
Cemaat şaşırmış, ilk kez şahit oldukları, Bekri Mustafa'nın bu defin usulü karşısında.
Bir merak almış kendilerini.
Kimileri,
'Gördünüz mü bak, ne kadar ilmi kuvvetli; mevtaya öbür dünyada rehberlik edecek dualar da biliyor,' demiş.
Merakını yenemeyenler de az sabredip defin işlemi bitince, yaklaşıp sormuş Bekri Mustafa'ya,
'Hangi duaları okudun bizim rahmetlinin kulağına?'
Bekri Mustafa,
'Ne dua okuması yahu! Sen şimdi oraya varınca, başına toplanıp sorarlar, memleketin hali ne, diye. Bekri Mustafa imam oldu dersin. Onlar anlar durumu, dedim ona,' demiş.

***

Niye anlattık şimdi bunu?
Televizyon ekranlarındaki tartışma programlarında yeni yeni yüzler görüyorum.
İsimlerinin altında köşe yazarı yazıyor.
Ne zaman köşe yazarı oldu bu insanlar?
Hem de ülkenin en köklü gazetelerinde. Bir zamanlar, yazıya ömrünü veren Çetin Altan'ın, Hasan Pulur'un yazı yazdığı gazetelerde.
Merak edip yazdıkları yazıları okuyorum.
Yazdıkları her yazı, güncel siyasetin arenasında, güçlü olanın davulunu çalmaktan başka bir şey değil.
E tabi, Bekri Mustafa'nın imam olduğu yerde başka ne olacak ki?