Sağlık Bakanlığı'nın yapmış olduğu tespitler sonucu Eskişehir'de salgının ciddi bir düşüş eğilimine girmesinden sonra yayınlanan risk haritasında 'sarı' listede olması nedeniyle uzun süredir kapalı olan kafe, restoran, kıraathane, fast food gibi işyerleri yeniden açıldı.

Hepimiz bu tür işletmelere girip çay-kahve içmeyi, karnımızı doyurmaya, ayaküstü bir şeyler atıştırmayı çok özlemişiz!

* * *

Dün öğleden sonra iki arkadaşımla birlikte bir kafeye girdik.

Girerken ne HES Kodu soruldu ne de ateş ölçümü yapıldı.

Hani masalar arası sosyal mesafe olacaktı ya.

Ne sosyal mesafesi!

Dip dibe oturduk.

Daha doğrusu 10 dakika oturup kalktık.

Daha fazla oturmuş olsak belki de hasta olan birisi varsa ondan hastalık kapacaktık.

Başka bir mekana gittik.

Hem çay-kahve içiliyor hem de fast food hizmeti veriliyordu.

Orada da durum kafeden farklı değildi.

* * *

Akşam TV'lerde haberleri izledim.

Bazı illerde kolluk kuvvetleri ile zabıta memurları kafe, restoran, fast food gibi işyerlerini denetlediklerini gördüm.

Adalarda arkadaşlarla gezerken böyle bir uygulama ile karşılaşmadım.

Eskişehir'de de kontroller yapılıp yapılmadığını bilmiyorum.

Yapılıyorsa eğer daha sık denetlenmeli.

* * *

İşyerleri kapanmadan önce Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında kafe, kıraathane, restoran gibi işyerlerinde insanlar adeta salgın yokmuş gibi dip dibe, sırt sırta oturuyorlardı.

O günlerde 'bu işyerleri denetlenmiyor mu?' diye yazmıştım.

Dün gördüğüm manzara bana o günleri hatırlattı.

Değişen bir şey yok.

* * *

Sağlık Bakanlığı, masalar arası açıklığın ne kadar olacağını açıkladı.

Bu tür işyerlerine girerken HES Kodu sorgulanacağını, ateş ölçümleri yapılması uyarısı yaptı.

İçeriye girenlerin mutlaka maskeli olmaları, yemek yerken, çay-kahve içerken maskelerin çıkarılacağını ve daha sonra takılacağını da hatırlattı.

Kafelerde, lokantalarda oturanların yemek yedikten, çay-kahvelerini içtikten sonra içeride maskesiz oturmaya devam ettiklerini, işletme sahiplerinin bu konuda uyarı yapmadıkları dikkatimi çekti.

ÇARŞIDA DA LEBALEB DOLUYDU

Sadece kafeler değil çarşıda da aynı görüntüler vardı.

Hamamyolu Caddesinde de insanlar oturma gruplarına yan yana oturmuş, maskelerini çıkarmış sohbet ediyorlardı.

Kimileri ise aylardır çarşıya inememenin özlemini çıkartıyordu!

Hani derler ya 'iğne atsan yere düşmez' diye adeta öyle idi.

Bu gidişat böyle devam edecek olursa kimse birilerini suçlamasın, hatayı kendinde arasın.

Eğer kurallara uymazsak, işletme sahipleri kendilerinden istenilen şartları yerine getirmez ise çok değil 15-20 gün sonra Eskişehir'de 'kırmızı' listeye girer.

Açılan işyerleri yeniden kapanır.

O zamanda kimse birilerini suçlamasın.

Kurallara uymadıklarının faturasını kendileri öderler.

PROF. DR. ŞENER UYARDI

ÇOMÜ Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener, koronavirüs salgınında 1 Mart itibariyle Türkiye'de normalleşmeye geçilmesini değerlendirdi. Prof. Dr. Alper Şener, normalleşme döneminde koronavirüsle mücadelede sarı (28 il) ve turuncu (22 il) kodlu illere dikkat çekerken, bu bölgelerde yaşayan vatandaşların önlemlere ekstra uyması gerektiğini belirtti.

'Kırmızıya dönme riski var'

1 Mart itibariyle başlayan normalleşme dönemi sonrası özellikle sarı ve turuncu kodlu illere dikkat çekilmesi gerektiğini kaydeden Şener, sözlerine şöyle devam etti:

'Sarı ve turuncu ile kodlanmış illerde yaşayan vatandaşlarımızın önlemlere ekstra uyması gerekiyor. Lütfen kafeler, restoranlar açıldı diye herkes buraları doldurmak gibi kendini yükümlü hissetmesin. Orada çalışanları zor durumda bırakmasınlar. Devletin çizdiği yüzde 50 doluluk oranı, belli bir süre içeride kalabilmek, oturma mesafesine dikkat etmek, kafede bulunduğu sürede kişisel koruma önlemlerine uymak gibi bir sınır var. Ne çalışanları zor durumda bırakmak lazım ne de aynı zamanda kolluk güçlerini zor durumda bırakmamak gerekiyor. Bu zaten hepimizin mücadelesi. Kişisel olarak sağlık çalışanların değil tüm Türkiye'nin mücadelesi. Kısmi gevşeme yapılan illerde istediğimiz oranda ve bakanlığın belirlediği rakamlar çerçevesinde stabil kalma ya da geriye doğru düşme olmazsa bu illerde kırmızıya boyanacak. Bu en doğal sonuç. Bunu baştan bilmek lazım ve ona göre hareket etmek lazım.'

* * *

ÇOMÜ Sağlık, Uygulama ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Şener'in uyarısını hepimiz dikkatte almalıyız.

Yoksa fatura hem işletme sahiplerine hem de vatandaşlar olarak bize çıkar.

* * *

ETO BAŞKANI METİN GÜLER'İN ÖNERİSİ…

Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler, firmaların ayakta kalabilmesi ve istihdamın devam edebilmesi için çalışanların maaşlarının işveren, vergi ve SGK gibi yükümlülüklerin ise devlet tarafından karşılanmasını önerdi.

Parça parça da olsa yaklaşık 7-8 ay işletmeler kapalı kaldı.

Bu süre içerisinde kiralarını, vergilerini, yanında çalıştırdıkları işçilerin maaşlarını kısmen de ödediler.

Para kazanamadıkları halde işletmesinin kapısına kilit vurmamak için bankalardan düşük faizle de olsa kredi çektiler.

Bu kredilerin ödenme zamanı geldi.

Kimileri ise bir kenara ayırdığı birikimi yedi.

Daha fazla dayanacak güçleri kalmadı.

Devlet her ne kadar küçük de olsa destek verdiyse de bu yaralarını sarmaya yetmedi.

* * *

Ticaret Odası Başkanı Metin Güler, bir öneride bulundu.

Bu öneri de haklı.

Devleti yönetenlerin dikkate alması gerekli…

Yoksa her ne kadar işletmeler yeniden faaliyetlerine başlasa da geçmişten gelen borçlarını kapatabilmek için en az iki yıl zaman alır.

* * *

Gelelim ETO Başkanı Güler'in önerisine:

'Lokanta, restoran ve kafeler başta olmak üzere hizmet sektörünün yeniden faaliyete başlamasından memnuniyet duyduk. Ancak firmaların ayakta kalabilmesi ve istihdamın devam edebilmesi için çalışanların maaşlarının işveren, vergi ve SGK yükümlülüklerinin ise devlet tarafından karşılanmalı. Yeme içme sektörü devletimizden işgücü için destek bekliyor Sektördeki iş gücünün korunması önemli. Pandemi döneminde hiçbir personelini işten çıkarmayan ve iş gücünü koruyan firmalara SGK, muhtasar ve vergi konusunda yılsonuna kadar destek verilmeli. İşgücünün korunması için devlet katkısının şart. İstihdam kaybı oluşmaması için çalışanların SGK ve vergi yükümlülüklerinin devlet tarafından karşılanmalı.'

Bakalım Metin Güler'in bu önerisi devleti yönetenler tarafından dikkate alınacak mı?

VATANDAŞLARI DA UYARDI

Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler, salgının yeniden artmaması yasakların yeniden gelmemesi için vatandaşları da şöyle uyardı:

'Salgının artmaması için vatandaşlarımıza da görev düşüyor Hayatın normalleşmesi, kazanımların kaybedilmemesi, ticaretin aksamaması, şehir ekonomisinde açılan yaraların iyileşmesi için tüm vatandaşların Covid-19 tedbirlerine uymalı. Bu sayede salgının yayılmasının önüne geçilebilir.'
ÜYELERİNİ DE UYARMALI

Metin Güler, salgının yeniden artmaması için vatandaşları kurallara uymaları için uyarmış.

Yukarıda yazdım.

Uzun bir aradan sonra yeniden faaliyetlerine izin verilen işletmeler adata ana baba günü. Kurallara uymadıklarını gördüm.

Vatandaşlara yaptığı uyarıyı kendi üyelerine de yapmalı.

İşletmelere girenlerin HES Kodu sorgulamaları ile ateş ölçümlerini mutlaka yapmalarını hatırlatmalı.

* * *

FİDAN KAMPANYASI İLGİ GÖRECEK

Eskişehirspor Kulübü yönetimi, kulübün içerisinde bulunduğu mal sıkıntıyı açmak için çeşitli projeler üretiyor.

Bu projelerden birisi de 'Fidan Kampanyası'.

İlk bakışta pek ilgi görmeyeceği düşünülüyordu.

Doğrusu bende aynı gözle bakıyordum.

Yanılmışım.

Çevremdeki dostlarımdan duyuyorum.

50-100 hatta daha fazla sayıda fidan alacaklarını söylüyorlar.

Eskişehirspor Kulübünün yeni hocası Cengiz Seçsev'de söyledi.

Kendisine 100-200 hatta 400 fidan alarak kampanyaya destek olacaklarını söyleyenler varmış.

AÜ'DE BİN ADET FİDAN BAĞIŞI YAPTI

Kampanyaya ilk ciddi destek Anadolu Üniversitesinden geldi. Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fuat Erdal, Eskişehirspor'un başlatmış olduğu Eskişehirspor Hatıra Ormanı için 1.000 adet fidan bağışında bulundu.

Rektör Prof. Dr. Erdal ve Sağlık Spor Kültür Daire Başkanı Galip Özsarı ile Kulüp Başkanı Mustafa Akgören'i Vali Hanefi Demirkol tesislerinde ziyaret ederek, 'Orman Bölge Müdürlüğümüz ve Eskişehirspor'umuz arasında imzalanan bu anlamlı iş birliği hem Eskişehir'imize hem Eskişehirspor'umuza nefes olacak. Bir Eskişehirli olarak bu projeye destek olmak benim için gurur verici. Ben de Eskişehirspor taraftarı, Eskişehirspor sevdalısı Fuat Erdal olarak 1.000 adet fidan bağışı ile katkıda bulunarak tüm Eskişehir sevdalılarını, Eskişehir'e ve Eskişehirspor'umuza nefes olmaya davet ediyorum' demiş.

ESOGÜ'DE DESTEK VERECEK

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörlüğüne yakın bir arkadaşımla telefonla sohbet ederken Anadolu Üniversitesi'nin Eskişehirspor Kulübünün başlatmış oldukları 'fidan bağış kampanyasına' bin adet bağış yaptığını söyledim.

Arkadaşım, ESOGÜ Rektörünün ağzından duymadığını, ancak kulağına gelen bilgiye veren onların da ciddi bir sayı ile kampanyaya katılmayı düşündüklerini söyledi.

ESOGÜ Rektörlüğü de AÜ'nün bağışladığı sayıda fidan bağış kampanyasına destek verecektir.

ETO, ESO, EOSBB, BORSA VE ESOB'DA DESTEK VERMELİ

Eskişehir Ticaret Odası, Sanayi Odası, Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı, Ticaret Borsası başkan ve yöneticilerinin çevreye duyarlı olduklarından hiç şüphem yok.

Eskişehirspor'a bugüne kadar yaptıkları maddi ve manevi destekler de inkar edilemez.

Bir destek de fidan kampanyasına vermeliler.

Güçleri ölçüsünde ne kadar fidan bağışı yaparlarsa hem siyah-kırmızılı kulübün hem de Eskişehir'in 'nefes' almasına katkı sunmuş olacaklar.

Şahsen ben ETO, ESO, EOSBB, BORSA'dan en az 2 bin fidan bağışı yapmalarını bekliyorum. Onların buna güçleri yeter.

Esnaf Odaları Birliği Başkanlığı da kampanyaya destek olmalı.

Eskişehir'de irili ufaklı çok sayıda dernek var.

ESOB Başkanı Ekrem Birsen, esnaf odalarının güçlerine göre kampanyaya katılmalarında öncülük etmeli.

Ekrem Birsen'in Eskişehirspor sevdalısı olduğundan kimsenin şüphesi yok.

Yıllarca siyah-kırmızılı kulüpte yöneticilik yaptı.

Ciddi desteklerde verdi.

Odalar fidan Kampanyasına toplam bin fidan bağışı yapabilirler.

* * *

Eskişehir'de çok büyük ölçekli üretim yapan işletmeler var.

Örneğin ETİ Bisküvileri, Arçelik, Alp Havacılık, TEİ, Sarar gibi.

Bu işletmelerde biner fidan bağışı yapabilirler.

Organize Sanayi'de irili ufaklı fabrikalarda bağış yaparlarsa ilk hedef 10 bin adet olan fidan bağışının hedefin üzerine çıkabilir.

* * *

Mutluluğunuzdan çalınmış 60 saniye

Eski çiftlik evimi restore etmek için tuttuğum marangoz, işteki ilk gününü zorlukla tamamlamıştı. Arabasının patlayan lastiği onun ise bir saat geç gelmesine neden olmuş, elektrikli testeresi iflas etmiş ve şimdi de eski püskü pikabı çalışmayı reddetmişti.
Onu evine götürürken yanımda adeta bir taş gibi oturuyordu. Evine ulaştığımızda beni, ailesiyle tanışmam için davet etti.
Eve doğru yürürken küçük bir ağacın önünde kısa bir süre durdu, dalların uçlarına her iki eliyle dokundu. Kapı açıldığında; adam şaşırtıcı bir şekilde değişti. Yanık yüzü tebessümle kaplandı, iki küçük çocuğunu kucakladı ve eşine kocaman bir öpücük verdi. Daha sonra beni arabaya yolcu etmeye geldiğinde; ağacın yanından geçerken merakım daha da arttı ve ona eve giderken gördüğüm olayı sordum.
'O, benim dert ağacım' dedi.
'Elimde olmadan işimde bazı sorunlar çıkıyor, ama şundan eminim ki o sorunlar, evime, esime ve çocuklarıma ait değil. Bunun için bu sorunları her aksam eve girerken o ağaca asıyorum. Sabahları tekrar onları oradan alıyorum. Ama komik olan ne biliyor musunuz? 'Ertesi sabah onları almaya gittiğimde, astığım kadar çok olmadıklarını görüyorum...'
Öfkeyle geçen her dakikanız, mutluluğunuzdan çalınmış 60 saniyedir!

(alıntı)