Pazartesi akşamı 18,35 TL ile zirve yapan Dolar 12, Euro 14 TL'nin altına gerileyerek sakinleşti. Bunun üzerine her alanda indirim beklentisi oluştu. Gözler etiketlere çevrildi. Ancak marketlerde hala hissedilir bir düşüş görülmedi. Hatta sahte indirim ihbarları patladı.

Dün dört ayrı marketi dolaştım.

Yüksek fiyattan satışlarını sürdürüyorlar.

Hatta döviz yükselirken bazı gıda ürünlerine zam geleceği beklentisi içerisinde olduklarından kısıtlı satış yapan zincir marketler vitrinlerine ürünleri doldurmuşlar.

'İstediğiniz kadar alabilirsiniz' diyorlar.

'Dövizdeki düşüş fiyatlarda da kendi gösterecek'

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, döviz kurundaki düşüşlerin fiyatlarda da kendini göstereceğini söylemişti.

Kurdaki gerilemenin fiyatlara yansıması konusunda ağırdan alındığı sözleri üzerine 'yakında kendisini gösterecektir' demişti.

'Döviz düştü ama aynı telaşı göremiyoruz'

Tüketici Dernekleri Konfederasyonu Başkanı Aydın Ağaoğlu, 'Fırsatçılar, dolar kurunun görmediği seviyesine göre fiyat belirlerken aceleci davranıyordu. Vurguncular fiyatı artırdı ve karına kar kattı. Döviz düştü ama aynı telaşı göremiyoruz. Mesela 32'li tuvalet kağıdını 50 liradan 120 liraya çıkaran bir market 'indirim' yalanıyla fiyat düşürdüğünü iddia ediyor ve suç işliyor. İndirim diyen, bu ürünü daha yüksek bedelle sattığını ispatla yükümlü. Aksi halde yanıltıcı reklam hükümlerine göre cezalandırılır. Cezalandırılmalı' dedi.

* * *

Eskişehir Müteşebbis İşadamları Derneği (ESMİAD) Başkanı Şamil Seyhan ise dövizin düşmesiyle birlikte hammadde fiyatlarının da azalacağını belirterek, 'Dövize bağlı farklı girdilerin, ürün maliyetine yansımaları hemen olmayabilir, ama tedarikçiler rekabetçi piyasa ortamında fiyatlarını geri çekmek durumunda kalacaktır' demiş.

* * *

Dövizin artışını saat saat takip ederek ürünlerin etiketlerini anında değiştiren zincir marketler düşüşü bırakın saati gün gün bile değiştirmiyorlar.

Diyorlar ki: 'Dövize bağlı farklı girdilerin, ürün maliyetine yansımaları hemen olmayabilir ama tedarikçiler rekabetçi piyasa ortamında fiyatlarını geri çekmek durumunda kalacaktır. Tabi ki bu durum fırsatçı simsarların işine gelmeyecektir'.

Maliye, Tarım Orman ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile belediyelerin zabıta memurları zincir marketlerde denetim yaparsa denetimlerden rahatsız olanlar fiyatları olması gereken rakamlara çekeceklerdir.

Yaklaşık bir aydan beri nerede ise yüzde yüze varan fiyat artışlarından dolayı özellikle dar gelirliler markete gitmeye çekinir oldu.

* * *

Zincir marketlerin fiyatları geri çekmemelerine insanlar tepkili.

Marketleri dolaşırken insanlar aralarında şöyle konuşuyordu:

'Gelecek hafta başına kadar bekleyelim. Eğer fiyatlar düşmezse bir süre ürün almayı boykot edelim. Çok zorunlu olmadıkça marketler yerine mahalle bakkallarımızdan ihtiyaçlarımızı giderelim. Bak o zaman fiyatları nasıl düşürmek zorunda kalacaklar.'

* * *

Haklılar.

Hafta başında zincir marketler ürün fiyatlarını olması gereken rakamlara çekmezlerse bir hafta veya 10 gün zincir marketlerden alış veriş yapmayın.

İşte o zaman etiketlerdeki rakamları geri çekmekte nazlananlar fiyatları düşürmek zorunda kalacaklar.

* * *

ALLAH KİMSEYE EVLAT ACISI VERMESİN

Eskişehir Sanayi Odası'nın en uzun süreli başkanlığını yapan Savaş Özaydemir'in iki oğlundan 43 yaşındaki Barış Özaydemir'in ani ölümü başta Özaydemir ailesi olmak üzere Eskişehir'de büyük üzüntü yarattı.

Burak Özaydemir yükseköğrenimi ABD'de yaptı.

Barış Özaydemir ise Koç Üniversitesi İşletme Bölümü'nden mezun oldu.

Babaları Savaş Özaydemir iki evladının üniversitelerden mezun olduktan sonra Kılıçoğlu Kiremit Fabrikası ile bünyesindeki diğer fabrikaların başına geçecek ve bayrağı daha ileriye taşımalarını adeta dört gözle bekliyordu.

Burak ABD'de okuduğundan hasreti Savaş Özaydemir'in burnunda tutuyordu.

Zaman zaman yazıhanesine uğrar sohbet ederdik.

Bir seferinde oğlu Burak ile telefonda konuşurken tanık olmuştum.

İki oğlunun da üzerlerine titriyordu.

Sayılı günler geldi geçti.

Burak ve Barış üniversite eğitimlerini tamamladıktan sonra babalarının yanında geçirdikleri ustalık, ustabaşılığı dönemlerinden sonra artık fabrikaları tek başına yönetecek kadar kendilerini geliştirmişlerdi.

Savaş Özaydemir, rahmetli Barış'a Endel Şirketler Grubu Yapı Malzemeleri Grubu Başkanı ve Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevini vermişti.

Barış'ta babasından edindiği deneyime kendi bilgi, yeteneğini de ekleyerek Kılıçoğlu bünyesinde yarattığı Megeran Çatı Teknolojileri tesisi kurdu.

Bu tesisi daha geliştirmek için gecesini gündüzüne katarken ani bir rahatsızlık sonucu hayata gözlerini yumdu.

Oysa ağabeyi Burak, babası Savaş Özaydemir ile el ele vererek yapacağı daha çok şeyler vardı.

Hayatta sınandığımız anlar vardır; gün gelir sevgisizlik, an gelir parasızlık ile sınanırız. Sağlık ile sınandığımız da çoktur ama acısı bitince unutur gideriz.

En sevdiğimiz anamızı-babamızı kaybederiz; içte bir yangındır. Bir söylediği söz, son bakış, son dokunuş.

'Evlat acısı gibi çöktü içimize' veya 'Evlat acısı gibi sarsıldık' deriz.
Ama hiç kimse, o acıyı yaşamadan -Allah da yaşatmasın-bu deyimin anlamını anlayamaz.

Cemal Süreya 'Üstü kalsın' şiirinde 'Her ölüm erken ölümdür' der. Hele ölen evladınızsa, sırayı bozup, babasının önüne geçmişse.

Anne-baba olmuş bir insanın hayattayken, nefes aldığı surece başına gelebilecek en kötü şey olarak tanımlıyorum ben bunu. Ötesi yok gibi sanki.

Hemen herkes annesinin babasının acısını bir gün yaşarken, işte herkesin aşina olmadığı, tesellinin yanına bile yaklaşılmadan paylaşılmaya çalışılacak bir acıdır evlat acısı.

Bir anne babanın yaşayabileceği en tarifsiz acıdır evlat acısı.

* * *

Sevgili Savaş abim, Kılıçoğlu Kiremit Fabrikası'nda oğlu Barış Özaydemir için yapılan törende, 'Allah kimsenin başına böyle bir acı vermesin. Evlat acısı çok zormuş. Sizleri görünce seveni ne kadar çokmuş' diyerek, gözyaşlarını tutamamış.

Ve şunları söylemiş:

'Barış inatçı, bildiğini yapan, espritüel ve çok saygılıydı. Ailesine, eşine, dostlarına sevgisi sonsuzdu. Çok erken gitti. Kılıçoğlu'nu, Kılıçoğlu yaptı, Megaron'u sıfırdan yarattı. Mutlaka yarım kalan çok işi vardı, sizden ricam, bunları bizimle paylaşın, yarım kalan işlerini birlikte tamamlayalım, hatıralarını yaşatalım. İzninizle, Megaron tesisinin adını Barış Özaydemir tesisi koyuyorum.'

* * *

Savaş Özaydemir, acılı günde genç yaşta toprağa verdiği oğlu Barış'ın adını yaşatmak, sonsuzlaştırmak için 'Megaron tesisinin adını Barış Özaydemir tesisi koyuyorum' diyerek herkesten izin istemiş.

Doğrusunu yapmış.

Megaron tesisi babası Savaş Özaydemir, abisi Burak ve tüm Endel Şirketler Grubu, Kılıçoğlu ve Megaron çalışanlarının rahmetli Barış'ın var ise yarım kalan işini daha çok çalışıp el birliği ile tamamlayacaklardır.

* * *

Ölümler acıdır fakat genç ölümleri dayanılmazdır.

Bu vesile ile başta Savaş Özaydemir olmak üzere evladını kaybetmiş bütün ıstıraplı yüreklere sabır diliyorum.

Yazıya noktayı koyarken aklıma Büyük Halk Ozanı Yunus Emre'nin 'GELDİ GEÇTİ ÖMRÜM BENİM' şiiri aklıma geldi.

4. Mısrası şöyle:

'Bu dünyada bir nesneye,

Yanar içim, göynür özüm,

Yiğit iken ölenlere,

Gök ekini biçmiş gibi' .

* * *

'Gök ekini biçmiş gibi' toprağa düşen bütün gençlere ve şehitlerimize Allah'tan sonsuz rahmetler niyaz ediyorum.

* * *

ÇETİN ÜÇ BAŞKANI BULUŞTURDU

20. Dönem TBMM Başkanı, Eski Dışişleri Bakanı, Eski Başbakan Yardımcısı ve Önceki Dönem CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin, Odunpazarı Kent Konseyi'nin düzenlemiş olduğu 'Güncel Dış Politika' söyleşisi için Eskişehir'deydi.

Eskişehir'e gelmişken kısa bir şehir turu yapmış.

Hikmet Çetin, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'i de ziyaret etmiş.

Çetin'in Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi ziyaretinin fotoğrafında bir ayrıntı gözüme çarptı.

Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi ziyareti fotoğrafında Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ve Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç da var.

Yani Hikmet Çetin, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu büyük önder ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin ilk genel başkanı olan Mustafa Kemal Atatürk'ün bal mumu heykeli yanında üç başkanı da yan yana getirmiş.

* * *

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ile Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç'ın arasında 'kara kediler dolaşıyor' diyenler var.

Zaman zaman yazılı basında da birileri yazdı.

2022'ye sayılı günler kaldı.

Erken seçim gündemde…

CHP Eskişehir'de başarılı olmak istiyorsa 'birlik beraberliğin' göstergesi olarak belediye başkanları, il ve ilçe başkan ile yönetim kurulu üyeleri sık sık bir araya gelmeliler.

* * *

ESOGÜ'den gururlandıran başarı!

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nin (ESOGÜ) 185 akademisyeni, Türkiye'de en çok atıf yapılan 10 bin bilim insanı arasına girmeyi başarmış.

Uluslararası sıralama kuruluşu AD Bilimsel İndeksi (AD Scientific Index), 211 ülkeyi kapsayan 14 bin 113 üniversitede görevli 1 milyona yakın akademisyenden oluşan bir liste yayınladı.

Listede Türk üniversiteleri ve kurumlarında son 5 yılda en çok atıf alan ilk 10 bin akademisyen sıralanmış.

ESOGÜ 185 akademisyeniyle dünyada bin 491'inci, Türkiye'de de 125 devlet üniversitesi arasında 26'ncı sıraya yerleşmiş.

'Bu tabloda 185 akademisyenimizle

yer almak oldukça memnuniyet verici'

ESOGÜ Rektörü Prof. Dr. Kemal Şenocak, listeye giren ESOGÜ'lü bilim insanlarına özverili çalışmaları dolayısıyla teşekkürlerini ileterek, 'Dünya çapında önemli bir yeri bulunan, akademik performansı gösteren bu tabloda 185 akademisyenimizle yer almak oldukça memnuniyet verici. Önümüzdeki yıllarda bu başarımızın çok daha fazla bilim insanımızın atıf almasıyla artacağına inanıyorum. ESOGÜ bilim üreterek bilim dünyasına fayda sağlamaya, Türkiye'yi ve Eskişehir'i gururlandırmaya devam edecektir. Bu vesileyle listede başarı gösteren her bir öğretim üyemizi ayrı ayrı tebrik ediyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyorum' demiş.

* * *

Son yıllarda Anadolu Üniversitesi, Osmangazi Üniversitesi ve Teknik Üniversite'nin gerek bilimsel çalışmalarıyla gerekse akademisyenlerinin elde ettikleri başarılarıyla Eskişehirliler olarak gururlanıyoruz.

Türkiye genelinde kuruluşları çok eskiye dayanan üniversitelerin aralarına girmeleri göğsümüzü kabartıyor.

Anadolu Üniversitesi'nin bünyesindeki Açık Öğretim Fakültesi'nden gelen maddi kaynağı söz konusu…

Osmangazi Üniversitesi'nin de hastanenin döner sermayesinden kasasına para giriyor.

Üç yıllık Teknik Üniversite'nin AÜ ve ESOGÜ gibi gelir kaynaklara sahip olmamasına rağmen kıt kanat bütçesiyle gerek üniversite gerekse akademisyenlerinin ülke genelinde elde ettiği başarılara baktığımızda ileri yıllarda maddi olarak güçlenmesi halinde daha farklı başarılara imza atacağına inanıyorum.

* * *