SES Eskişehir Şubesi Başkanı Birtürk Özkavak'ın basın açıklamasını okuyunca gerçekten ürperdim.

'Eskişehir'de durum vahim'.

Dün de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın açıklaması vardı.

Hatta bir de salgının en çok hangi bölgelerde olduğunu gösteren harita da yayınlamış.

Eskişehir Covid-19 vaka sayısında artış gösteren iller arasında.

O zaman Birtürk Özkavak'ın 'Eskişehir'de durum vahim' açıklaması gerçeği yansıtıyor.

Özkavak, 'Yöneticilerin vurdumduymazlığı devam etmekte gerekli tedbirlerin alınmayarak büyük ve kitlesel bir bulaşın önü açılmaktadır. Aldığımız duyumlar ilimizdeki bulaş durumunun olağanüstü arttığını her gün bir önceki sayıları aştığını göstermektedir. Durum vahimdir. Uyarıyoruz halkın sağlığını ve sağlık emekçilerinin sağlığını bu kadar tehlikeye atmayın' diyor.

Bu iddialar ne kadar doğru?

* * *

Geçtiğimiz günlerde ESOGÜ'nün üst düzey idarecilerinden birisiyle telefonda sohbet ettik.

O sohbet sorasında Eskişehir'deki Covid-19 vakalarının artış ve düşüşte olup olmadığını sormuştum.

'Eskişehir'de düşüş eğilimi göstermeye başladı. Hastanemize gelen hasta sayısı ve yatak doluluk oranında önemli bir düşüş var' demişti.

O konuşmamızın üzerinden iki hafta geçti.

Vaka sayıları yeniden yükselişe geçmiş.

Bunun nedeni de bazı insanların virüsün ne kadar tehlikeli olduğunun hala farkında olmamaları!

Gerek Sağlık Bakanı'nın gerekse uzmanların uyarılarına kulak asmıyorlar.

MASKE-MESAFE-HİJYEN kurallarına uymuyorlar.

Kafelerde (hepsini aynı kefeye koymuyorum) özellikle gençler ve orta yaşlıların mesafe kurallarına uymadıklarını görüyorum.

Yan yana, nerede ise diz dize oturuyorlar.

Aralarında olması gereken en az bir metrelik mesafe nerede ise 15-20 santim civarında.

Bir de caddelerde dolaşanlara bakıyorum.

İki kişiden birisinde maske ya kolunda, ya çenesinin altında…

Her 10 kişiden birisi ise hiç maske takmıyor.

Üç kurala uyulmama devam ettiği sürece virüsün yayılımının önüne geçmek mümkün değil.

* * *

Virüsle başladık, devam edelim.

Eğitim-Sen Eskişehir Şubesi Başkanı Faik Alkan'da, yüz yüze eğitimin başlamasıyla okullarda bir takım olumsuzlukların yaşandığını, okullarda vaka sayılarının artış gösterdiğini iddia etti.

2 Kasım Pazartesi günü Ortaokullarda 5'inci, liselerde 9'uncu sınıf öğrencileri yüz yüze eğitime başlayacak.

Milyonlarca öğrenci aylar sonra ilk defa okullarına gidecek.

Sağlık Bakanlığı Covid-19 ile ilgili vaka, ağır hasta, iyileşen hasta, vefat gibi verileri günlük olarak açıklıyor.

Son 10 gündür vaka sayısında ciddi bir artış söz konusu.

Covid-19 hastalığına yakalananların sayısı her gün artıyor.

Hastalığın artış gösterdiği bir dönemde okulların kapılarını öğrencilere açmak ne kadar doğru?

Bu çocukların kimi servislere, kimi otobüslere kimisi de tramvaylara binecek.

Toplu ulaşım araçlarında yoğunluk ister istemez artacak.

* * *

Uzmanlar kapalı ortamlarda bulunmayın diye uyarıyor.

Önümüz kış.

Sınıfların pencereleri kapalı olacak.

Sınıflarda azaltılmış sayıda öğrenci olsa da zaman içerisinde sınıflar havasız kalacak.

Bu durum bulaş riskini artırmaz mı?

* * *

İşte bu konuda Eğitim-Sen Eskişehir Şube Başkanı Faik Alkan'ın da uyarısı var.

Okullarda bulaş riskinin artış gösterdiğine dikkat çekerek öğrenci ve öğretmenlere yaygın test yapılmasını öneriyor.

Ve şu uyarıda bulunur:

'Okullarda yüz yüze eğitimin genişletilmesinin salgına etkisiyle ilgili tartışmanın, sağlıklı sürdürülmesi ve ne yapılacağına alanın tüm öznelerinin katılımıyla birlikte karar verilmesi gerekmektedir. Eskişehir Eğitim Sen Şubemize ulaşan bilgiler okullarda salgına karşı alınan önlemlerde eksikliklerin devam ettiği ve olumsuz durumların yaşandığı yönündedir.

Okul öncesi eğitim kurumları başta olmak üzere her gün neredeyse yeni Covid-19 tanısı haberleri gelmektedir. Salgınla mücadele ancak bilimsel çalışma, ortak akıl ve şeffaf bilgi ile mümkündür. MEB, alandaki tüm bilgileri alanın tüm özneleri ile paylaşmalı ve ortak akılla kararların alınabileceği mekanizmalar geliştirmelidir.'

* * *

Okullardaki salgına karşı alınan önlemler yeterli mi?

Her ne kadar ders saati 30 dakikayı geçmeyecek olsa da içerideki kirli hava nasıl temizlenecek?

Teneffüslerde sınıflar havalandırılacak dense de bunu kim yapacak?

Okullardaki ortak alanlara konulacak dezenfektan aletlerinin içinde dezenfektan solüsyonlarının kalıp kalmadığını kim kontrol edecek?

Ateşi yüksek bir öğrenci okula geldiğinde bunun kontrolü yapılacak mı?

Covid-19 hastalığı taşıyan bir öğrenci okula gelse bunu kim tespit edecek?

Maske ile okula gelen bir öğrencinin maskesi kirlense veya düşürmesi halinde okul idaresi tarafından yedek maske verilecek mi?

Okullarda hizmetli sorunu giderildi mi?

Teneffüslerden sonra tuvaletlerin temizliği ve dezenfektanını kimler yapacak?

Bunlar sayabildiğim belli başlı sorunlar.

* * *

Bu sorunlar yaşanırken okulların eğitim-öğretime açılması ne kadar doğru?

Anne-babaların kafası karışık…

Ben eğitimci değilim.

'Açılmalı veya açılmamalı' diye yorum yapsam doğru olmaz.

Ancak yıllarını eğitime vermiş öğretmenlere sorduğumda, 2020 yılının sonuna kadar uzaktan eğitimin devamından yana olduklarını söylediler.

* * *

Stada isim hakkı verme yetkisi bakanlığa ait

Hala adı konulmayan ve 'Eskişehir Yeni Stadyumu' diye adlandırılan stadyumun adını Eskişehirli önemli bir ismin konulması için son günlerde kamuoyu yaratılmaya çalışılıyor.

Eğer verilirse ben de tüm Eskişehirliler de mutlu olurlar.

Yakışır da.

Kimse itiraz etmez.

Çünkü yıllardır Eskişehirspor'un en büyük sponsoru.

* * *

ETİ Bisküvileri Fabrikasının kurucusu, ETİ Şirketler Grubunun ilk yönetim kurulu başkanı rahmetli Firuz Kanatlı'nın adının yeni stadyuma verilmesine Eskişehir'den bir tek bile karşı çıkan olmaz.

Stadyumu Eskişehirspor kiralamış olsaydı, yönetim kurulu karar alıp karar defterine işlediklerinde Firuz Kanatlı'nın ismini stadyuma yazdırırdı.

Ancak stadyum Gençlik ve Spor Bakanlığının, yani devletin…

Eskişehirspor maçlarını bu sahada oynasa da, kira ödemesi gerekiyor.

Bakanlık ve Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü stadyumun elektrik, ısıtma, bakım gibi masraflarını karşılıyor.

Eskişehirspor'dan da bir bedel istemiyor.

* * *

Stadyumu Eskişehirspor Kulübü kiralamış olsa bütün masraflarını üstlenmiş olacak.

Bunu da zaten ekonomik dar boğazda olan Siyah-Kırmızılı kulübün karşılaması mümkün değil.

Stat bakanlık ve genel müdürlüğün tapulu malı olması nedeniyle adını koyma yetkisi de onlarda.

Ancak bakanlık ve genel müdürlük stadyuma isim koymuyor.

Yıkılan stadyumun ismi Atatürk idi…

Birileri yeni stadyuma da 'Atatürk' ismi yakışır diyor, birileri ise Firuz Kanatlı'nın adının verilmesini istiyor.

Şehir bu konuda sanki ikiye bölündü.

* * *

Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü yeni stadyuma neden isim koymadığını bilmiyorum.

Ancak koymaması da Eskişehirspor'un lehine…

Bugün yaşanan sıkıntılar bir gün gelecek bitecek.

Bu ne zaman olur? Doğrusu tahmin bile edemiyorum.

İnşallah birkaç yıl içerisinde biter!

Eskişehirspor ligde iddialı bir duruma gelir…

İşte o zaman Siyah-Kırmızılı kulübün o günkü yöneticileri stadyuma adını verecek bir sponsor bulabilir.

Kulübe de ciddi kaynak sağlanmış olur.

* * *

Eğer bugünden stadyumun adına 'Atatürk' veya 'Firuz Kanatlı' gibi isimler konulursa bir daha değiştirmek mümkün olmaz.

Mademki ETİ Şirketler Grubu Eskişehirspor'un en büyük sponsoru.

O zaman tribünlerden birisine 'Firuz Kanatlı' adı konulabilir.

Amaç rahmetli Firuz Kanatlı'nın isminin ölümsüzleştirilmesi ise, o da böylelikle gerçekleştirilmiş olur.

* * *

Gündüz ve Gece


Bir bilge kişi, çölde öğrencileriyle otururken demiş ki; 'Gece ile gündüzü nasıl ayırt edersiniz?
Tam olarak ne zaman karanlık başlar, ne zaman ortalık aydınlanır?'
Öğrencilerden biri; 'Uzaktaki sürüye bakarım,' demiş, 'koyunu keçiden ayıramadığım zaman akşam olmuş demektir.'
Başka bir öğrenci söz almış ve 'Hocam' demiş, 'İncir ağacını, zeytin ağacından ayırdığım zaman, anlarım ki sabah başlamıştır.'
Bilge kişi, uzun süre susmuş. Öğrenciler meraklanmışlar ve 'Siz ne düşünüyorsunuz hocam?' diye sormuşlar.
Bilge kişi şöyle demiş;
'Yürürken karşıma bir kadın çıktığında, güzel mi çirkin mi, siyah mı beyaz mı diye ayırmadan ona 'bacım' diyebildiğimde ve yine yürürken önüme çıkan erkeği, zengin mi yoksul mu diye bakmadan, milletine, ırkına, dinine aldırmadan, kardeşim sayabildiğimde anlarım ki; sabah olmuştur, AYDINLIK başlamıştır...'

*-*****