Pazartesi günü Kumlubel Mahallesi başta olmak üzere Fatih, Zafer, Tunalı, Ömerağa Mahallelerini, kent merkezi ve Şehir Hastanesi'ne bağlayacak olan Kumlubel tramvay hattı hizmete girdi.

İlk tramvay hattının yapımı için kazı işlemlerinin başladığı yılı çok iyi hatırlıyorum.

Doktorlar, 2 Eylül Caddesindeki ve Esnaf Sarayı'nda faaliyet gösteren esnaflar ayaklanmışlardı.

'Caddeyi kazdınız dükkanlarımıza vatandaşlar giremiyor. Siftah etmeden işyerimizi kapatıyoruz' sözleri hala kulaklarımda çınlıyor.

Çalışmalar tamamlanıp tramvayın 2004 yılının Aralık ayında hizmete girmesi, lastik tekerlekli araçlara caddenin kapatılmasından sonra caddeler adeta karınca yuvası gibi insan kaynamaya başladı.

Rayların döşenmesi için kazılan caddelerde çalışmaların tamamlanıp tramvayın hizmete girmesinden sonra Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'e hakarete varan sözler söyleyen esnaflar işyerlerinin insan kaynadığını görünce bu kez plaket yaptırıp ziyaret ederek 'teşekkür' ettiler.

Atalarımız ne demiş?

'Her nimetin bir külfeti vardır'.

Yani: 'Sıkıntı çekmeden, bazı özverilerde bulunmadan, yorulmadan hiçbir şey elde edilemez.'

Tramvay hattı yapılmadan önce 2 Eylül ve Doktorlar Caddelerindeki dükkan kiraları çok cüzi miktarlardaydı.

Bugün ise bu caddelerdeki dükkan kiraları tramvay sayesinde uçtu.

Mülk sahipleri bırakın Türk parasını Euro ve dolar ile işyerlerini kiraya veriyor.

Sözünü Faruk Nafiz Çamlıbel ve Behçet Kemal Çağlar'ın yazdığı 10'uncu yıl marşında, 'Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan, Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan' satırlarını hatırlatarak Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen de Eskişehir'in dört bir köşesini demir ağlarla ördü.

1. ETAP 2004 DE AÇILDI

2004 yılı Uluslararası Taşımacılıkta yılın Hafif Raylı Sistem Ödülünü kazanan ESTRAM'ın birinci etabı 24 Aralık 2004 tarihinde işletime açıldı.

1'nci etap projesi şehirdeki Otogar, Hastaneler, Gar, Üniversiteler, Alışveriş Merkezleri, Spor Salonları, Resmi kurumlar (Vergi Daireleri, Bankalar, Ticaret Odası vb.) Valilik ve Belediye gibi önemli merkezleri birleştirdi.

2. Etap ise Emek-71 Evler hattında 11 Nisan 2014 tarihinde, Batıkent-SSK ve Çamlıca-SSK ring hatları 08 Ağustos 2014, Çankaya-OGÜ ring hattı ise 17 Ağustos 2014'de işletime açılarak toplam 33 tramvay ile 7 hatta hizmet verilmeye başladı.

3. Etap uzatma hattı projesi ile 10-Mart-2019 tarihinde Açelya-Şehir Hastanesi kolu tamamlandı ve Şehir Hastanesi-Opera hattı da hizmete girdi. Şehir Hastanesine oradan da 5 km'lik uzatma ile 75. Yıl mahallesi hattı da hizmete girdi.

4. Etap olan Fatih, Zafer, Tunalı, Ömerağa Mahallelerini kent merkezi ve Şehir Hastanesi'ne bağlayan Kumlubel hattı hizmete açıldı.

Kumlubel hattının da hizmete girmesiyle birlikte 8 ayrı tramvay hattının uzunluğu 55 kilometreye ulaştı.

SIRADA MUTTALİP HATTI VAR

Kumlubel Mahallesi başta olmak üzere bölgedeki birçok mahallenin ulaşım sorununu kalıcı olarak çözecek olan Kumlubel tramvay hattı, Eskişehir'in kuzeyinde bulunan mahallelere yapılması planlanan tramvay hatları için de kilit rol oynuyor. Tramvay hattının kentin kuzeyine uzamasını bekleyen mahalleler var.

Özellikle de Muttalip Mahallesi ve Teknik Üniversite öğrencileri.

Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, 'Karayolları ile protokol yaptık. Çevre yolu denilen şehrin ortasında kalan bu caddeye köprü yaparak şehrin kuzeyine de tramvay hizmetini sokmak istiyoruz. Programımızda vardı ama pandemi nedeniyle harcamaları oraya yaptık. Yoksa şimdi karşı tarafa da atlamış olacaktık. Oradan da Eskişehir Teknik Üniversitesi'ne ulaşacaktık' dedi.

Şehrin Kuzeyindeki mahalleler ile Teknik Üniversite ve Muttalip Mahallesine kadar hattın uzamasıyla birlikte şehrin tümü ve üç üniversite de tramvay hattı ile bir birlerine bağlanmış olacak.

İşte o zaman şehrin dört bir tarafı da demir ağlarla örülmüş olacak.

İnsanlar otobüs beklemekten kurtulmuş olacaklar.

* * *

Yılmaz Büyükerşen'in bu şehre yaptığı diğer hizmetleri bir kenara bırakın yalnızca tramvay ulaşımı bile onun adını ölümsüzleştirmeye yeter.

İnşallah 4'ncü etap da kısa süre içerisinde tamamlanarak hizmete girer.

* * *

YILMAZ HOCA HEPSİNİ TOPLADI!

Kumlubel-Şehir Hastanesi tramvay hattının açılışına davetliydim.

Davete icabet ettim.

Pandemi nedeniyle çok kişi de davet edilmemiş.

'Kimler var?' diye baktığımda Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir Milletvekilleri Utku Çakırözer, Jale Nur Süllü, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, CHP il ve Odunpazarı, Tepebaşı ilçe başkanları ile belediye bürokratları ve basın mensupları vardı.

* * *

Özellikle de Cumhuriyet Halk Partisi'nin A takımı ile milletvekilleri ve üç belediye başkanlarını bir arada görmek zor.

Ama davet eden kişi Büyükşehir Belediye Başkanı ve hepsinin de ağabeyi Yılmaz Büyükerşen olunca hepsi de icabet ettiler.

Bu mütevazı törende 'Toparlayıcı ve birleştirici' isim olan Yılmaz Hoca'nın parti içinde ne kadar önemli bir işlevi olduğunu bir kez daha gördüm.

CHP'nin il, ilçe teşkilatları, milletvekilleri ve belediye başkanlarının 'uyum' içerisinde olduklarını da herkes gördü.

AHMET ATAÇ'IN ELİNİ TUTTU

Törene katılan milletvekilleri, belediye başkanları, CHP il, ilçe başkanları ile gazeteciler Kumlubel-Şehir Hastanesi arasında hizmet verecek tramvaya binerek Büyükşehir Belediyesine kadar yolculuk yaptık.

Tramvayda Yılmaz Büyükerşen, Kazım Kurt ve Ahmet Ataç yan yana koltuklara oturdular.

Bir ara Ahmet Ataç ayağa kalkarak bir şeyler anlatırken Yılmaz Hoca onun elinden tutarak sıcak bir jestte bulundu.

Yalnızca bu sahne bile şehirde birileri tarafından yapay olarak çıkartılan, 'Yılmaz Büyükerşen ile Ahmet Ataç'ın arası limoni' dedikodularını bir anda çöpe attı…

* * *

'ESKİŞEHİRLİLER OLARAK HESAP SORUN'

Kumlubel-Şehir Hastanesi tramvay hattının açılışında 'Hızlı Trenin Eskişehir'den geçmesi' ve 'Uçak Seferleri'nin' yapılamaması konusu gündeme geldi.

Yılmaz Hoca, 'Dönemin başbakanı bugünün cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim döneminde Eskişehir'e Yüksek Hızlı Treni getirdik' dediğini hatırlattı.

'Eskişehir için özel bir hat yapılmadı ki. Ankara'dan İstanbul'a, İstanbul'dan Ankara'ya giden trenler mecburen Eskişehir'den geçecekler. Eskişehir kavşak noktası, zaten YHT hizmete girmeden önce de bu hat mevcuttu' dedi.

Konuyu Eskişehir'e yapılamayan uçak seferlerine getirdi.

'Geçmişte Eskişehir'den Türkiye'nin birçok iline sefer yapan küçük uçaklar vardı. Bunların sahipleri de maden işletmecileri idi. Onlar iflas edince uçak seferleri de kalktı. Anadolu Üniversitesi'nin pisti üniversitenin parasıyla uzatılıp genişledi. Geçmişte sadece küçük gövdeli uçaklar inebiliyordu. Artık büyük gövdeli uçaklarda inebiliyor. Pist genişleyip uzatılınca Eskişehir'e uçak seferleri konuldu. Konuldu ama özellikle İstanbul'a gidiş ve geliş saatleri uygun değildi. Akşam Eskişehir'den kalkıyor sabah geliyordu. Bir gece konaklamak zorunda kalınıyordu. Bu nedenle tercih edilmedi. Uçuşlar Eskişehirlilerin istediği saatlerde olsaydı seferler iptal olmazdı. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Hasan Polatkan Havaalanı dururken Kütahya Altıntaş'a Havaalanı yaptılar. Şimdi o havaalanından uçacak müşteri bulamıyorlar. Bunun için AK Partililerden hesap sorun' diyerek haklı bir eleştiride bulundu.

Yılmaz Büyükerşen bu eleştirisinde sonuna kadar haklı.

Kütahya, Afyon ve Uşak illerine hizmet edecek diye yolcu garantisi verilerek 'yap, işlet, devret' modeli ile Kütahya'nın Altıntaş ilçesine yaptırılan uluslararası Zafer havalimanına beklenen ilgi yok. 2020 yılı için 1 milyon yolcu garantisine karşılık havaalanı yalnızca 7 bin yolcu kullandı. Devlet bu havaalanını yapan şirkete müşteri garantisi verdiği için kamyon kasası dolusu para ödeniyor.

Para nereden çıkıyor?

Tabi ki hazineden, dolaylı olarak hepimizin cebinden…

Oysaki Eskişehir de hazır havalimanı var.

Altıntaş Havaalanına inen uçaklar Eskişehir Hasan Polatkan Havaalanına indirilmiş olsaydı tercih edilmeyen havaalanı için kamyon kasası dolusu para ödenmeyecek hem de müşteri garantisi verilmesinden dolayı zarar eden işletmeciye hazinenin kasasından ödenen para devletin kasasında kalacaktı.

Daha fazla zarar etmeden işletmeciye maliyeti ödenerek Altıntaş Havaalanı farklı bir amaçla kullanılmak üzere kapatılmalı.

Onun yerine o havaalanına inen uçaklar Eskişehir Hasan Polatkan Havaalanına yönlendirilmeli.

İnanın daha rasyonel ve daha rantabl olur.

* * *

DEMEK Kİ SORUN YÖNETİMDEYMİŞ (!)

Mustafa Akgören'in başkanlığı döneminde 'imza vermiyorlar' denilen isimler bugün imza vermek için adeta bir birleriyle yarışıyorlar.

Neden?

Çünkü kulübün başında Mustafa Akgören yok.

Kongreyi yönetmek için seçilen eski başkanlardan Ali Çelikoğlu ile divan kurulu var.

Divan Kurulu geçmişte Eskişehirspor Kulübünde teknik direktörlük, antrenörlük yapmış, bu kulübün formasını giyerek hizmet etmiş hak ettikleri paralarını alamamış futbolcuları tek tek arayarak kapalı olan transfer tahtasının açılabilmesi için fedakarlık yapmalarını tatlı dille rica ediyorlar.

Siyah-Kırmızılı kulübü 28 Haziran'a kadar yönetmekle yetkilendirilen Divan Kurulu, 3-4 gün içerisinde 16 kişiyi ikna ederek imzalarını almayı başardı.

Peki, bu isimler daha önce neden imza vermediler?

Ya aranmadılar ya da onlara karşı kullanılan üslup yanlıştı.

Ya da birçok şeyde olduğu gibi beceremediler!

Büyük olasılıkla transfer tahtasının açılmasını sağlayacak imzalar 28 Haziran'a kadar toplanacak gibi görünüyor.

İnşallah başarırlar.

Başarırlar da kulübün kapısına kilit vurulmasının da önüne geçilir.

ALİ ÇELİKOĞLU BAŞKAN OLSUN

Dün şehirde kiminle konuşsam yaşanan son gelişmelerden dolayı yüzleri gülmeye başlamış.

'Olacak abi olacak. Divan kurulu Mustafa Akgören ve yönetimin başaramadığını başaracak' diyorlar.

'Abi sorun Mustafa Akgören de idi. Kulübü yönetmeyi beceremedi. Birde alacaklarını giderayak tahsil etmiş. Ali Çelikoğlu ile birlikte divan kurulunda görev yapan isimler yanlarına Eskişehirspor'u seven 10-15 kişi daha bulsunlar. Ki son kongrede yönetime girecek bazı isimler gördük. Ali Çelikoğlu başkanlığında yönetim oluşturulur ise transfer tahtası açılır. Belki yeniden kulübü birinci lige çıkaracak kadro da oluşturulabilir' diyenler var.

Bende bu görüşlere katılıyorum.

Sorunun başkan ve yönetimde olduğu artık herkes tarafından görülüyor.

* * *

Başarının Sırrı

Bir gazeteci, kariyerinin zirvesine çıkmış bir yöneticiyle görüşüyordu. Söyleşinin bir yerinde, gazeteci:

'Başarının sırrı nedir sizce?' diye sordu.

Cevap çok kısaydı:

'İki kelimedir.'

'Peki, o iki kelime nedir efendim?'

'Doğru kararlar.'

'Peki, doğru kararlar nasıl alınır?'

'Bir kelimeyle.'

'O nedir peki?'

'Tecrübe.'

'Peki, bu tecrübe nasıl elde edilebilir?'

'İki kelime ile.'

'O iki kelime nedir?'

'Yanlış kararlar.'

(alıntı)

* * *