Salı günü Eskişehir'de oynanan Eskişehirspor-Samsunspor maçına Samsun'dan da spor muhabiri ve yazarları geldiler.

Eskişehirspor'un 4 sezon önce Samsunspor deplasmanına bir minibüs dolusu spor muhabiri ile birlikte gitmiştik.

Eskişehir'e gelen konuk spor muhabirlerinden ikisiyle Samsunspor-Eskişehirspor maçının devre arasında tanışmıştık.

Salı günü oynanan maçın devre arasında onlarla buluşup yine sohbet ettik.

Misafirperverliğimizi gösterdik.

* * *

Sohbet esnasında, 'Sizin bugün çektiğiniz sıkıntıların daha kötüsünü yaşıyorduk. O yıl takım ikinci lige düştü. Kimse kulübe sahip çıkmıyordu. Bu kulüp 3'üncü lige düşer. Daha sonra da amatöre derken bir babayiğit kulübe sahip çıktı. Yüksel Yıldırım adındaki ünlü bir iş adamı başkan oldu. Kulübün bütün borçlarını sıfırladı. Yeniden bir yapılanma ile kulübü önce A.Ş. yaptı, tesisleri baştan aşağı yeniledi. Yeni tesisler ve antrenman sahaları yaptırdı. Bugün Türkiye'nin borcu olmayan kulüplerin başında geliyor. Yüksel Yıldırım başkanımız Samsunspor'un hedefini büyüttü. Ertuğrul Sağlam hoca ile 5 yıllık sözleşme yaptı. Kendisinin de Ertuğrul hocanın da 5 yıl Samsunspor kulübün de kalacaklarının sözünü verdi. Ertuğrul Hoca ile üç hedef belirlendi. Birincisi kulübü TFF 1. Lige çıkarmaktı. Bu hedef gerçekleşti. İkinci hedef de bu sezon kulübü süper lige taşımak. Hedefi gerçekleştirmek adına transferler yapıldı. Geçen hafta kendi sahamızda İstanbulspor'a 3-0 yenildik. Bir tokat yedik, sarsıldık. Ama toparlanıp hedefe doğru ilerlemeye devam edeceğiz. Başkanımızın Samsunspor'u bu yıl süper lige çıkarma ve ardından da Avrupa kupalarına katılmayı aklına koydu. Bunları gerçekleştirmeden de kulübü kimseye bırakmaz' dediler.

* * *

Sohbetin sonunda bir soru sordular.

'Eskişehirspor ve Samsunspor gibi iki güzide Anadolu takımın asıl yeri süper lig. İki kulüpte bulundukları lige yakışmıyor. Nebi Hatipoğlu diye zengin bir iş adamı varmış. Eskişehirspor Kulüp başkanlığına soyunmaya hazırlanıyormuş. Kulüp başkanı olup bütün borçları silip transfer tahtasını açmayı planlıyormuş. Biz öyle duyduk. Doğru mu? İnşallah doğrudur.'

* * *

Doğrusu şaşırmadım desem yalan olur.

Zaman zaman Nebi Hatipoğlu'nun adı Eskişehirspor Kulüp başkanlığı için geçse de, kendisine sorduğumuzda kesinlikle düşünmediğini söylüyordu.

Samsunlu spor muhabiri arkadaşlara, 'size kim söyledi. Bildiğim kadarıyla Nebi Beyin Samsun'da bir yakını veya birinci dereceden akrabası yok' dediğimde;

'Samsun'un büyük bir ilçesinde gazetecilik yapan ve Eskişehir ile de bağlantısı olan bir arkadaşımızla bir ay kadar önce sohbet ederken o söyledi' cevabını verdiler.

* * *

Acaba Sinan Özeçoğlu ile mi karıştırdı?

Veya Nebi Hatipoğlu'nu Sinan Özeçoğlu mu zannetti?

Onu bilemem.

Eskişehirli gazeteciler olarak biz Nebi Hatipoğlu'nun Siyah-Kırmızlı kulübe tekrar başkan adayı olmak istediğini duymadık.

Kendisinin de öyle bir niyetinin olmadığını da biliyoruz.

Zaten olsa idi çoktan çıkıp 'bıraktığım yerden devam edeceğim' derdi.

Samsunlu bir gazeteci arkadaş Nebi Beyin başkan adaylığını düşündüğünü nereden duymuş?

* * *

'Süper Lig'e çıkardığı Eskişehirspor Kulübünün bugün içinde bulunduğu duruma üzülerek başkan adayı mı olmak istiyor acaba?' diye de kafamda bir soru işareti oluştu.

Çok çok uzak bir ihtimal…

Ama yine de peşin hükümlü olmayalım.

Belki bir sürpriz yaparak;

'Ben varım' diyebilir.

* * *

İyiye doğru bir hamle var

Bandırmaspor ile oynanan maç öncesi Eskişehirspor Kulübü yönetimi 17 hafta başarısız olan Mustafa Özer ile yolları ayırıp, İlhan Var'ı takımın başına getirdi.

İlhan Hoca'nın Bandırmaspor maçı ilk sınavı olacaktı.

Alınan beraberlik ile sözlüyü geçti.

Sıra Samsunspor maçındaki yazılı sınavdı.

Bu sınavı geçerse gelecek için bir ümit kapısı aralanacaktı.

Eskişehirspor'u sevenler olarak İlhan Hoca'nın bu sınavı da geçmesi için hep birlikte dua ettik!

Duamız kabul olmadı.

TFF 1. Ligin yeni takımı ve şampiyonluk adaylarından birisi olan kırmızı-beyazlı takıma 1-0 yenilerek ikmale kaldı!

Önümüzdeki bir veya iki hafta sonra ikmali de geçeceğini ümit ediyorum.

* * *

Siyah-Kırmızılı futbolcuların Samsunspor karşısında oynadıkları futbol gelecek için bence olumluydu.

Mustafa Özer döneminde gol pozisyona girmekte zorlanıyor, savunma da ise çok büyük açıklar veriyordu bu takım.

Gerçi Samsunspor karşısında da verdiler.

Ama rakip saha ceza sahası içine girip golde aradılar.

Bana göre üç net gol fırsatı kaçtı.

Bunlardan birisi gol olsaydı belki sahadan boynumuz bükük değil, bir puanla ayrılabilirdik.

* * *

Diyeceksiniz ki Samsunspor'un kaçırdığı veya kaleci Ekrem'in kalesinde devleşerek gole izin vermediği pozisyonlar gol olsaydı farklı yenilebilirdik.

Haklısınız.

Ben ne Eskişehirsporlu ne Samsunsporlu futbolcuların kaçırdıklarına ne de Ekrem'in gole izin vermediği pozisyonlara bakmıyorum.

Siyah-Kırmızılı takımda İlhan Var'ın gelmesiyle nelerin değişip değişmediğine bakıyorum.

Bandırma ve Samsunspor karşılaşmalarında futbolcuların ortaya koydukları futbol oynama azmi beni gelecek haftalar için ümitlendirdi.

Bir takım olma ruhu yerleşmiş futbolcularda.

Kazanma azmi gelmiş.

Orta saha ateşlenmeye başlamış.

2 veya 3 hafta sonra İlhan Hoca'nın işlediği bu takımın geçmişten daha başarılı olacağı inancındayım.

Kıvılcım ateşi tutuşturmaya başlamış.

* * *

Samsunspor karşısında ezilmediler.

Ancak son vuruşları hala beceremiyorlar.

İlhan Hoca bu eksikleri salı günü bir defa daha görmüştür.

Hafta içi önemli bir gelişme yaşandı.

İlhan Hoca ile yardımcılarının alt yapıdan yetişen birkaç ismi izlediler.

Bunlardan birisi dikkatlerini çekti.

2001 doğumlu Onur Arı, A takıma davet edilerek profesyonel yapıldı ve apar topar lisansı çıkarıldı.

Salı günü de ikinci yarının 60'ncı dakikasında Halil İbrahim Öner'in yerine oyuna girdi.

Her kafa topuna vurdu, rakibine kaptırmadı.

İlk defa A takım formasıyla 35 bin kişilik stadyuma ayak basmasına rağmen 'ben bu takımın as futbolcusu olacağım' mesajını verdi.

Ortaya koyduğu futbol ile gelecek için hem hocasına, hem localarda hem de televizyon başında maçı izleyenlere çok büyük ümit verdi.

19 yaşındaki genç oyuncu Onur, birkaç hafta sonra gol yollarında Eskişehirspor'un umudu olacağı inancındayım.

Alt yapıda Onur gibi başka isimlerin olduğunu da biliyoruz.

Nasıl Mustafa Özer'in fark edip A takıma çağıramadığı Onur gibi birkaç isim daha var.

İlhan Var ve ekibi zaman içerisinde onları da izleyerek A takıma çağıracaktır.

* * *

Maçtan sonra Eskişehirsporlu bazı futbolcular soyunma odasına giderken üzüntüden ağlıyordu.

Onları gören İlhan Var, 'Yüreğinize sağlık beyler. Devam edeceğiz, dik durun. Ağlamak yok' diyerek moral vermeye çalıştı.

* * *

Aylar sonra stadyumun ve futbolcuların yokluklarını hissettikleri taraftarlar localarda maçı izlediler.

Az sayıda da olsa localardaki taraftarların 'Es Es Es. Ki ki ki' diye slogan atan sesleri kulağıma sanki 35 bin kişi slogan atıyormuş gibi geldi.

Samsun maçında Şimşeklere localardan yaklaşık 150 taraftar kırmızı-şimşeklere destek verdi.

Türkiye Futbol Federasyonunun kararı ile localarda yüzde 50 kapasite ile taraftar alınmaya başlanmasıyla localardan maçı izlemeye gelen kısıtlı sayıdaki taraftarlar karşılaşma öncesinde futbolcuları tribünlere çağırarak alkışladılar ve maç boyunca da hiç susmadan takıma destek verdiler.

Taraftarsız stadyum yavan ekmek gibi…

Bunu Salı günkü Samsunspor maçında daha iyi anladık.

Az sayıdaki taraftar bile stadyuma renk kattı.

Futbol Federasyonu Cumhurbaşkanlığı Sağlık Bilim Kurulu'ndan 'stadyumlara yüzde 30 kapasiteyle seyirci alınmasının bir sorun teşkil edip etmeyeceği' konusunda görüş talep etti.

Sağlık Kurulu 'olabilir' diye görüş beyan ederse stadyumlara yine sınırlı sayıda taraftar alınacak.

Cumhurbaşkanlığı Sağlık Bilim Kurulu, TFF'nin talebine nasıl bakacak?

Olumlu görürler ise gelecek haftalarda stadyumlar özlemiş oldukları taraftarlar ile yeniden buluşacak.

* * *

Cesaret Biterse!

Bir Hint masalına göre, kedi korkusundan devamlı endişe içinde yaşayan bir fare vardır. Büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür.
Fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde bu kez de köpekten korkmaya başlar.
Büyücü bu kez onu bir kaplana dönüştürür. Kaplan olan fare, sevineceği yerde avcıdan korkmaya başlar.
Büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkan yok. Onu eski haline döndürür. Ve der ki, 'Sen cesaretsiz ve korkak birisin. Sende sadece bir farenin yüreği var. O yüzden ben sana yardım edemem.'

Shakespeare, bu konuda söyle diyor:

'İnsanların çoğu Sevmekten korkuyor, kaybetmekten korktuğu için...
Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.

Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.

Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için.

Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için.

Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için.'
--------

Hayati bilmeden, zamanın farkında olmadan yasamak gibi…

* * *