4 ay önce göreve gelen Sinan Özeçoğlu ve yönetimi şehirden bekledikleri desteği göremeyince olağanüstü kongre kararı aldı…
Bu kararı eleştirenlerde var destekleyenlerde…
Ben her ikisine de saygı duyuyorum…
İnsanlara istemedikleri bir işi zorla yaptıramazsınız…
Haklı oldukları yön de yok değil…
Eskişehirspor Kulübü Sinan Özeçoğlu'nun şahsi şirketi olsa o zaman, 'zarar ediyorsa beni ilgilendirmez' diyebiliriz…
Ama Siyah-Kırmızılı kulüp Eskişehirlilerin…
Bu şehirde yaşayan, hatta bu şehirde doğmuş büyümüş ekmeğini başka şehirlerde kazananlarında ortak sevdası…
İçinde bulunduğu mali sıkıntı nedeniyle, 'Bana ne. Borcu kim yapmışsa onlar yardım etsinler' demek doğru olmaz…
Başkan ve yönetim kurulu üyeleri kim olursa olsun, ortak sevdamız Eskişehirspor'a hepimiz sahip çıkmak zorundayız…
Eğer Sinan Özeçoğlu ve yönetim kurulu üyeleri gerekli desteği görmüş olsalardı olağanüstü kongre kararı almazlardı…
***
Gelelim önceki gün yapılamayan kongreye…
Bende Eskişehirspor delegesiyim…
Kongreye bir saat önce gittim…
Sadece önceki günkü kongreye değil, bugüne kadar yapılan tüm kongrelerde de bir saat öncesinde kongrenin yapılacağı mekanda bulunurum…
Kongreye giderken az da olsa ümitliydim…
Her ne kadar başkan adayı ya da adayları çıkmamış olsa da, Eskişehirspor'un içerisinde bulunduğu özel durumdan dolayı delegelerin salona gelerek çoğunluğun sağlanacağını düşünüyordum…
Kongrenin yapılacağı salonda belki bir başkan ve yönetim kurulu oluşturularak kulübe sahip çıkanlar olabilir diye umutlandım…
Kongre saat 17.30'da yapılacaktı…
Saat: 18.30 oldu gelen giden yok…
'Kimler gelmiş?' diye baktığımda benim gibi her kongreye erkenden gelen isimleri gördüm…
Eski başkanlardan ise bir tek Aydın Beğiter vardı…
Hazirun Listesine 74 kişi imza atmıştı…
Yani 763 delegeden sadece 74'ü geldi…
Hal böyle olunca Genel Kurul 29 Kasım'a ertelendi…
***
Eskişehirspor söz konusu olduğunda mangalda kül bırakmayanlar, sağda solda konuşanlar asıl konuşmaları gereken yer olan genel kurula bile gelmediler…
Oturdukları yerden ahkam keserek birilerine 'kurtuluş reçetesi' yazıyorlar…
Birde gerek sosyal medyadan gerekse çeşitli mekanlarda üzerlerine ES-ES Forması giyerek veya Siyah-Kırmızılı mont, kaşkol ve bere giyerek birilerine sözde 'yol gösterenler' genel kurul salonuna bile gelme zahmetinde bulunmadılar…
Genel Kurul öncesi 'kongreye gelecek misin?' Diye sorduğum delegeler, 'Nasıl olsa birinci kongrede çoğunluk sağlanamaz. O nedenle gelmeyeceğim. İkincisine gelirim' dediklerinde kendilerine şu cevabı vermiştim:

'Sizin gibi düşünenler kongreye gelse birinci kongrede çoğunluk sağlanır. Neden ikinci kongre?' Diye sorduğumda, 'bu gelenek olmuş' diye cevap veriyorlar…
Kongre üyesiysen, 'ben Eskişehirsporluyum' diyorsan kulübüne ve takımına sahip çıkacaksın…
Atalarımız, 'bugünün işini yarına bırakma' demiş…
Herkes birinci kongreye gelmiş olsa, özellikle de bu kongreye yönetim ve başkan bir an önce belirlenip geminin başına geçmeleri açısından zaman kaybı önlenmiş olur…
***
Futbolcular dün öğleden sonra yapacakları antrenmana çıkmadılar…
'Sen profesyonel bir futbolcusun. Başkan kim yönetim kim olmuş ne fark eder. Çıkıp işini yapacaksın' şeklinde futbolcuları bu davranışlarından dolayı bazıları eleştirdiler…
Ben eleştirmiyorum…
Eskişehir kamuoyuna bir mesaj vermek istediklerini düşünüyorum…
'Bu kulübe, dolayısıyla bu takıma sahip çıkın. Bizim göstermiş olduğumuz özveriyi bu şehirde yaşayanlarda göstermeli' diyerek…
***
Son olarak şunu söylemek istiyorum…
Eskişehirspor Kulübünün kapısında 12-16-20 veya 24 puan silme cezası bekliyor…
Sinan Özeçoğlu, kulüpten alacakları olan bazı futbolcularla veya menajerleriyle görüşerek yeniden yapılandırmaya gitti…
Sanıyorum 3-4 futbolcu ile anlaşma sağlanamadı…
Bu futbolcular da ikna edilip, onlarla yeniden yapılandırma gerçekleştirilebilir ise puan silme cezası ertelenebilir…
İşte bunun için 29 Kasım Çarşamba günü yapılacak kongre çok büyük önem taşıyor…
Bu kongreye kadar şehirde herkes elini taşın altına koyacak tedbirler düşünmeli…
Belediyeler, ESO, ETO, Ticaret Borsası, Organize Sanayi'deki fabrikaların sahipleri, Arçelik, ALP Havacılık, TUSAŞ, TÜLOMSAŞ, Anadolu Üniversitesi gibi kurumlarda Siyah-Kırmızılı kulübe destek için formül üretmeliler…
Eğer bunu gerçekleştiremez, puan silmeyi de durduramazsak, futbolcuların ve teknik direktörün gösterdikleri fedakarlığa rağmen Eskişehirspor bu ligden düşer…
Gelecek sezonda sahip çıkacak kimse bulunamaz ve hepimizin ortak sevdası Eskişehirspor Kulübünün kapısına kilit vurulur…
Hangisi daha kolay?
Yeniden Eskişehirspor yaratmak mı?
Yoksa mevcut Siyah-Kırmızılı kulübü ayakta tutup yaşatmak mı?

* * *

Not: Bu yazım 24 Kasım 2017 tarihinde Anadolu Gazetesi'nde yayınlandı.

Aradan 4 yıl gibi çok uzun süre geçmiş.

Eskişehirspor o günde sahipsizmiş tıpkı bugünkü gibi.

O yıllarda da Eskişehirspor için yukarıda adlarını yazdığım kurum ve kuruluşlar sahip çıkmamış.

Bugün de sahip çıkmıyorlar.

2 gün sonra 57'inci yaşına basacak olan Siyah-Kırmızılı Kulüp göz göre göre 3'üncü lige doğru yola çıkmış bu yoldan döndürmek için başkan ve yönetim kurulu üyeleri, Odunpazarı, Tepebaşı, Beylikova ve Çifteler belediye başkanları ile üç-beş kişi haricinde kimsenin kılı kıpırdamıyor.

Koskoca 900 bin nüfusa sahip yeri geldi mi 'Türkiye'nin en önemli sanayi kuruluşlarına sahibiz' diye övünenler bu şehrin en önemli markaları içerisinde yer alan ve şehrin simgesi olmuş Eskişehirspor Kulübü'nün ölmesini 'üzerimize daha fazla yük olmasın' diye düşünerek herhalde dört gözle bekliyorlar herhalde.

Eğer bu düşüşün bugün önüne geçerek durduramazsak Siyah-Kırmızılı Kulüp üçüncü ligde de transfer tahtasını açamaz.

Çünkü 3. Ligde şartlar daha zorlaşacak.

O zaman yüzde 90 açılamaz.

Bir sonraki sezon için BAL ligi biletini de alabilir.

* * *

Yazım uzadı.

Birkaç konu daha var.

Dönemin Başbakanı Binali Yıldırım 'Eskişehir'e geldiğinde ne söz verdiği' gibi.

Sizleri daha fazla sıkmamak adına onu da yarın yazacağım.

* * *

Yenikent'i Vadişehir VE IHLAMURKENT hattından ayırmalı

Sabah ve akşam saatlerinde şehir trafiği İstanbul'dakinden daha beter hale geliyor…
Özellikle tramvayın geçtiği kavşaklarda iki, üç hatta dört kırmızı ışığa takılıyoruz…
2021'de yeni tramvay hatları da devreye girdi…
İşte o zaman sıkışıklık daha da arttı.
Zaman zaman Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, 'Zorunlu araçlar dışında şehir merkezine araç sokulmamalı' dediğinde kendisine kızıyorduk.

'Ben arabamla çarşıya gidip gitmeyeceğime sen mi karar vereceksin?' diye homurdananlarda vardı.

Bugün çevreme baktığımda pek kişi artık çarşıya inecekse kendi otomobili yerine belediye otobüsü, tramvay veya minibüsleri kullanıyorlar.

Yılmaz Büyükerşen'in yıllar önce söylediğine geldiler.

ÇANKAYA-ESOGÜ TRAMVAYI DA ÇARŞIYA İNMELİ
Yenikent-ESOGÜ arasında hizmet veren tramvaylar, Otogar veya SSK hattına gitmemesi nedeniyle Yenikent Mahallesinden de şehir merkezine çok fazla otomobil iniyor…
Çankaya-Yenikent-ESOGÜ arasında hizmet veren tramvaylar saat başlarında SSK ve Otogar hattına da sefer yapmış olsalar, bu hattaki tramvaylar daha verimli olarak kullanılmış olunacak…
ESOGÜ, Yıldıztepe, Gültepe, Yenikent, Çankaya hattında sefer yapan tramvayların hizmete girdiği günden beri taşıdığı yolcu sayısına bakıldığında verimli olmadıkları açık seçik belli…
Bu hattın verimli olması için tramvayların aktarma yapmadan mutlaka ama mutlaka çarşıya direk inmesi gerekir…
Eğer bir saat arayla bir tramvay SSK ve Otogar'dan ESOGÜ'ye uğramadan Yenikent-Çankaya hattına gelmiş olsa tam kapasite hizmet vermiş olacaklar…

ESOGÜ'ye kadar giden tramvay sayısı arttı.

Böylelikle bu hatta da az da olsa bir rahatlama olur.

Özellikle sabah saat 09.00'a kadar akşamda 17.00'den sonra Yenikent-Ihlamurkent ve Vadişehir hattında hizmet veren otobüslere binmek çok zor.

Ihlamurkent veya Vadişehir'den dolu olarak gelen 32 ve 63 hat numaralı otobüslere Yenikent Mahallesinde ikamet edenler binemiyor.

Üç mahallede de nüfus oldukça kalabalıklaştı.

2 VE 8 HAT NUMARALI HATLAR ŞÖFÖR EVLERİNE KADAR UZATILMALI
Diş Hastanesi, Şehit Anıl Gül Spor Salonu, Yüzme Havuzu, Kılıçoğlu Anadolu ve Hoca Ahmet Yesevi ve Fatih Fen Lisesi gibi üç büyük okul var.

Diş Hastanesi, spor salonu ile yüzme havuzuna, üç liseye gelen öğrenciler 32 ve 63 hat nolu otobüsleri dolduruyor.

Çoğu zaman çarşıdan insanlar bu otobüslere binemediği için bir sonraki otobüsleri beklemek zorunda kalıyorlar.

Çözümü var.

2 ve 8 hat numaraları otobüsler Yenikent Mahallesindeki Diş Hastanesi'ne kadar geliyorlar.

Bu otobüsler 32 hat numaralı otobüslerin eski son durakları olan Şoför Evleri'ne kadar gelseler en azından Yenikent Mahallesinde inecek olanlar bu otobüsleri kullanır.

Ihlamur Kent ve Vadişehir hattındaki otobüslere binenlerde rahat bir nefes alır.

Pek çok kişi 32 ve 63 hat numaralı otobüslere binmek yerine 5 dakika yürümeyi göz önüne alarak Diş Hastanesi'ne kadar giden 2 ve 8 numaralı otobüslere biniyor.

Bu sıkışıklığı önlemek, Yenikent Mahallesinde ikamet edenlerin mağduriyetlerinin giderilmesi için Yenikent, Ihlamurkent ve Vadişehir hattından mutlaka ayrılmalı…
* * *

KİŞİLİK

Sınıf, öğrencilerin gürültü patırtısıyla sallanırken sert görünümlü hoca kapıda beliriyor. Sınıfa bir bakış atıp kürsüye geçiyor.

Tebeşirle tahtaya kocaman bir (1) rakamı çiziyor.

'Bakın' diyor. 'Bu, kişiliktir. Hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şey...' Sonra (1)'in yanına bir (0) koyuyor:

-'Bu, başarıdır. Başarılı bir kişilik (1)'i (10) yapar.'

Bir (0) daha...

'Bu, tecrübedir. (10) iken (100) olursunuz'.

Sıfırlar böyle uzayıp gidiyor:

Yetenek... Disiplin... Sevgi...

Eklenen her yeni (0)'ın kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini anlatıyor hoca... Sonra eline silgiyi alıp en baştaki (1)'i siliyor. Geriye bir sürü sıfır kalıyor. Ve Hoca yorumu patlatıyor:

'Kişiliğiniz yoksa öbürleri hiçtir'.

Sınıf, mesajı alıp sessizliğe gömülür...* * *