Cumartesi günü şehrin muhtelif semtlerinde pazarlar açıldı. Haftanın 7 günü ayrı ayrı semtlerde kurulan pazarlar, İç İşleri Bakanlığı'nın genelgesiyle haftanın bir gününe izin verilince yoğun bir kalabalık oluşturdu.

Cumartesi günü 4 mahallede kurulan pazarlara gidip dolaştım.

Daha önce çok sayıda pazarcı esnafının tezgah açtığı pazaryerlerindeki esnaf sayısı dörtte biri kadardı.

Çoğu vatandaş aradığı sebze meyveyi bulamadan döndü.

Bulanlar ise ürünlerin etiket fiyatlarını görünce dudakları uçukladı.

Ramazandan önce aldıkları ürünlerin fiyatları nerede ise ikiye katlanmış.

İlk defa gezdiğim pazarlarda vatandaşın yarım kilo sebze meyve aldıklarına tanık oldum.

Fiyatlar katlanınca vatandaş, daha önce aldığı 1 kilo sebze veya meyveyi bu kez yarım kilo almak zorunda kaldı.

TEZGAHLARIN ÖNÜ ANA BABA GÜNÜ GİBİYDİ

-Hani pazaryerlerindeki açılan tezgahların arası sözde üç metre olacaktı.

-Ambalajsız satılan yaş sebze ve meyveler tüketicilerce temas edilmeden, doğrudan pazarcı esnafı tarafından hijyen koşullarına dikkat edilerek poşetlenecek ve satışı yapılacaktı.

-Pazarın girişi ve çıkışı kontrol altında olacaktı.

-Vatandaşın pazara girişi ve çıkışında ellerini alkol bazlı dezenfektan ile temizlemesi zabıta tarafından sağlanacaktı.

-Pazarcı esnafı ağız ve burnunu kapatacak şekilde maske kullanacaktı.

-Seçme yasak olacaktı.

-Pazardaki uygun alanlara kurallar, sosyal mesafe, maske kullanımı ve el temizliğiyle ilgili afişler asılacaktı.

-Pazardaki kişi sayısı, satıcılar ve müşteriler dahil, her 4 metrekareye 1 kişi olacak şekilde sınırlandırılacaktı.

-Müşteriler sosyal mesafe kurallarına göre bekletilecekti.

-Pazara gelen insanların bazı tezgahların önünde uzun kuyrukların oluşturmasına izin verilmeyecekti.

VATANDAŞ VE PAZARCIDAN DAYAK YİYECEKTİM

Uygulanması elzem olan bu önlemleri daha da çoğaltabilirim.

Maalesef İçişleri Bakanlığının yayınladığı genelgeye uyulmadı. Kurulmasına izin verilen pazarlara gelen vatandaşlar tezgahlar önünde yoğunluk oluşturdu.

Seçme yasak olmasına rağmen vatandaşlar tezgahlardaki sebze-meyveyi yine seçerek poşetlerine dolurdu.

Pazarcıyı ve vatandaşları ikaz ettiğimde nerede ise dayak yiyecektim.

Bir pazarcıya, 'maskeniz niye yok?' diye ikaz ettiğimde; 'Sana hesap mı vereceğim' diyerek azarladı.

Seçerken birisini alıp diğerini bıraktığı mıncık mıncık olan sebze ve meyveyi bir sonraki müşterisine hiç umursamadan sattı.

TEZGAHTA HAZIR POŞETLİ SATIŞ OLACAKTI

İç İşleri Bakanlığı'nın genelgesinde, 'Ambalajsız satılan yaş sebze ve meyveler tüketicilerce temas edilmeden, doğrudan pazarcı esnafı tarafından hijyen koşullarına dikkat edilerek poşetlenecek ve satışı yapılacak' deniliyordu.

Gezdiğim dört pazarda da ambalajda satılan sebze meyve görmedim.

Pazarcılar elinde eldiven olmadan sebze-meyveyi naylon tarbolara doldurarak müşteriye verdiler.

* * *

Yoğunluğun biraz daha azalacağını düşünerek saat 14.30 sularında gittiğimde pazarların giriş ve çıkışlarında kalabalık oluşmasın diye konulacak ne bariyer ne de bir zabıta memuru ve kolluk görevlisi göremedim.

Marketleri eleştiriyorlar.

Marketlerde seçme var.

Ama tezgahların önünde aldığınız sebze ve meyveyi tartan görevliler, tek kullanımlık eldiven kullanılması için uyarı yapıyorlar.

* * *

Yazdıklarımı cep telefonumun kemerasıyla fotoğrafladım.

Fotoğraf olmasa kanıtlamayacaktım.

Alış veriş yaparken eski bir meslektaşım ile karşılaştım.

Elinde poşetler vardı.

'Sadi bu kalabalığın içine girilir mi? Bak 3-4 metre ileride büyük bir manav var. Gözünle seçtiklerini poşetlere koyuyorlar. Pazardaki rakamlardan 50 kuruş veya 1 TL fazla. Ama en azından çok kişinin elinin değmediği ürünler' diye ikaz etti.

Arkadaşım ikazı üzerine pazarda bulamadıklarımı o manavdan aldım.

Hem kalabalık yok hem de pazara göre daha hijyen.

AYNI GÖRÜNTÜLER BU CUMARTESİ GÜNÜ OLUŞMAMALI

Cumartesi günü pazarlar yine açılacak.

Aynı görüntüler yine oluşacak.

İç İşleri Bakanlığı ile İl Hıfzıssıhha Kurulu Kararlarına müşteriler ve pazarcılar yine uymayacaklar.

İnsanlar tezgahların önünde aksıracak tıksıracak ve bir birlerinin nefeslerini yine koklayacaklar.

* * *

Pazarlar normale dönünceye kadar gitmemeye karar verdim.

İhtiyaçlarımı 50 kuruş veya 1 TL fazla vererek manavlardan temin edeceğim.

Nedeni kendimi korumak.

Pazarcılar ve insanlar kurallara uymuyorsa, hiç olmazsa sağlığımı onlardan korumuş olurum.

Benim gibi düşünenlerin yanındaki eşine, çocuğuna veya arkadaşına yüksek sesle şöyle seslendiklerine şahit oldum:

'Keşke açılmasaydı. Bu ne kalabalık. Hadi çıkalım. Yoksa hastalık kapacağız.'

Maalesef ne denetim vardı, ne sosyal mesafe ne de kurallara uyum.

* * *

TUZAK KURANLAR ORTAYA ÇIKARILMALI

Çifteler Devlet Hastanesi'nde sağlık çalışanlarının mesai saati içerisinde hastanede 'kağıt oynadıkları' haberleri gazetelerde haber olunca çok şaşırmış ve, 'Yok artık' demiştim.

Hatta Memur-Sen'e bağlı Sağlık-Sen'in başkanı Hasan Hüseyin Köksal'ın olayı eleştiren açıklamalarını okuduğumda, 'haklı' yorumu yapmıştım.

Geçtiğimiz hafta sonunda Türkiye Kamu-Sen'e bağlı Türk Sağlık-Sen Başkanı Hüseyin Kararman'ın olayla ilgili göndermiş olduğu maili okuduğumda şaşırmadın desem yalan olur.

Birileri birlikte mesai yaptıkları arkadaşlarına bunu yapar mı?

TUZAK MI KURULDU?

Kararman, sağlık çalışanlarının dinlenme sırasında kağıt oynarken Güvenlik Görevlisi tarafından çekilen görüntülerin çalıştığı kurumun idarecilerine veya İl Sağlık Müdürüne değil de birilerine vererek basına sızdırılmasını kurulan tezgah olarak değerlendirmiş.

Hüseyin Kararman'ın açıklamasını okuyunca, bende de, 'planlanmış bir tezgah' kanaati hakim oldu.

Gelin Türk Sağlık-Sen Başkanı Kararmanın açıklamasını birlikte okuyalım:

'Bilindiği üzere; bir ilçe hastanemizde sağlık çalışanlarının gözden uzak dinlenme odalarında kağıt oynarken gizlice videoları çekilmiş, el altından basına sızdırılmış, günlerce sağlık çalışanları ülke gündeminde eleştirilmişti. Pandemi döneminde günde ortalamada 130 hastaya bakan ilçedeki sağlık çalışanları, pandemi hafiflediği dönemde sayı 10-15 hastaya düştüğünde, görevleri başında dinç kalmak, uyumamak adına, işlerini aksatmadan toplandıkları gözden uzak dinlenme odasında (bu dinlenme odalarında uyuyan, dinlenen, telefonla oynayan vs sağlık çalışanlarını görebilirsiniz) oyun oynayarak zaman geçirmek istemişler. Bu dinlenme odaları sağlık çalışanlarının evi gibidir. Hastaneleri evi bilen ve özellikle pandemi döneminde evlerine dahi sıkça gidemeyen sağlık çalışanlarımız evlerinde nasıl rahat iseler, bu odalarda da bu şekilde rahat vakit geçirirler. Maalesef ki sağlık çalışanlarımızın bu istirahat hali, birtakım şahıslarca saygıdeğer vatandaşlarımıza farklı aksettirilmiştir. İçinde bulunduğumuz zorlu dönemde sağlık çalışanlarımıza karşı takınılan bu tutum, düşmanlıktan başka bir şey de değildir. İlçe hastanesinde çalışanın teveccühüne layık olmayanlar emellerine kirli faaliyetlerle ulaşmayı denemişler, bu görüntüleri de bu amaçları için kullanmışlardır. Malum şahıslar, her nasılsa, halen bitmemiş bir soruşturmanın soruşturma dosyasında dahi olmayan görüntülerinin ellerinde olduğunu övünerek anlatmaktadırlar. Hukuken gizliliği esas olan bir soruşturma içeriğinin bu şahısların elinde olması, üzerine bununla övünmeleri de izaha muhtaçtır. Yürütülen soruşturmada, kirli taktikleri ortaya çıkacağından korkan bu şahıslar, tamamlanmamış soruşturmaya önceden baskı kurabilmek adına asılsız haberlerle şehrimizdeki birçok idareciyi ve sağlık çalışanını da hedef almaktan hiçbir çekince duymamıştır. Bu durum şahısların niyetlerinin kötülüğünü ortaya koymaktadır. Pandemi şartları altında hastaneleri evi bellemiş sağlık çalışanlarımıza; karalama kampanyası düzenleyenlerin sorularımıza cevap vermesini beklemekteyiz.

1) Güvenlikçi kağıt oynanmasından rahatsız olduğu için görüntüleri çekmiş olsa, bunu başhekime yahut sağlık müdürüne neden bildirmedi?

2) Bildirdim ilgilenmediler diyorlarsa neden Valiliğe şikayet etmedi?

3) Güvenlikçi bu görüntüleri neden yetkililer yerine birtakım şahıslar eline teslim etti? Yoksa bu görüntüler 'ısmarlama' mıydı? Görüntüler malum şahısların eline nasıl gitti? Yetkililerin bile elinde olmadığı söylenen görüntüler neden bu şahısların ellerinde?

4) Esasında bu güvenlikçi kendisi de kağıt oynadı mı? Oradaki sağlık çalışanlarını oynamaya teşvik ederek, sipariş videosunu çekebilmek için tuzak kurdu mu?

5) Görüntülerin servis edildiği kişiler, medyaya bu görüntüleri servis ederek yayımlatmak için para aldılar mı yahut verdiler mi?

6)Video görüntülerini yetkili kişilere ilettiğini hatta whatsapp yazışmalarının elinde olduğunu söyleyen sarı sendikanın başkanı bu delilleri yetkililere bildirmiş midir? Belgeleri değerlendirmeyen idariciler ile whatsapp yazışmalarını kamuoyuyla paylaşması gerekmektedir.

7) Sağlık çalışanlarına tuzak kuran güvenlikçi mükafatlandırılır gibi neden il merkezinde Yunus Emre Devlet Hastanesine görevlendirildi? Yoksa bu görevlendirme güvenlikçiye önceden vaat mi edildi? Bu güvenlikçiye herhangi bir ceza verildi mi yahut verilecek mi?

8) Bu videoların çekilmesi de çektirilmesi de açıkça kanunda suç olarak düzenlenmişken, malum şahıslar kanunu hiçe sayacak kuvveti nereden almaktadır?'.

* * *

Açıklamayı okudunuz.

Hüseyin Kararman haklı değil mi?

O görüntülerin basına sızdırılmasından sonra mademki soruşturma açıldı.

Soruşturmanın sonu beklenmeliydi.

Soruşturma devam ederken görüntüleri çeken güvenlik görevlisinin ilçeden Eskişehir'de Yunus Emre Devlet Hastanesinde görevledirilmesini kime sorsanız, 'ödüllendirilmiş' yorumu yapar.

* * *

Son günlerde neyi tartışıyoruz?

'Emniyet Genel Müdürlüğü'nün yayımladığı genelgede kolluk personelinden kamusal alanda görevlerini yaparken ses ve görüntü kaydı alanların engellenmesi.'

Bu genelge ülke gündeminden düşmüyor.

Karara gerekçe olarak, 'özel hayatın gizliliğinin ihlali' gösterilyor.

Emniyet Genel Müdürlüğü'nün böyle genelgesi olmasına rağmen kendisi de bir 'kolluk görevi' yapan (Kolluk birimlerinin temel görevi, sorumluluk alanlarında bireylerin hak ve özgürlüklerini koruyarak, güvenliği, asayiş ve kamu düzenini sağlamaktır) bir güvenlik görevlisinin çektiği görüntülerin basına servis edilmesi, 'özel hayatın gizliliğinin ihlali' olmuyor mu?

'Özel hayatın gizliliğinin ihlalini' yapan güvenlik görevlisi soruşturma bitmeden ilçeden alınıp Eskişehir'deki Yunus Emre Hastanesi'nde görevlendirilmesi, 'ödül mü?' yoksa 'ceza mı! ?'.

O görüntüleri çeken güvenlik görevlisi neden Eskişehir'de görevlendirildi?

Bu konuda birileri İl Sağlık Müdürüne birileri baskı mı yaptı?

* * *

Bu görevledirilmenin gerekçesi açıklanmalı.

Yoksa, hem Sağlık-Sen Başkanı Hasan Hüseyin Köksal hem de İl Sağlık Müdürü töhmet altında kalır.

* * *