14 Mayıs yaklaştıkça seçimin sohbetlerimizdeki yeri artıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığı açıklandığından beri direkt isim, partiler, söylemler ve karakter üzerinden analiz yapıyoruz. Bu sadece gazetecilerin değil, hepimizin ortak gündemi haline geldi.
Çünkü kabul etsek de, etmesek de hem siyaset yapmayı hem de siyaset konuşmayı seviyoruz!
*
Siyaseti odağınıza aldığınızda en çok duyduğunuz konuşmalar ne üzerine, hiç düşündünüz mü?
Benim en çok 'yönetmek' kelimesi dikkatimi çekiyor;-ebilmek, -abilmek…
Yönetebilmek… Kabiliyet yani; yetenek.
*
Yönetebilmek Türk halkının gözünde çok çok büyük bir beceri. Herkesin yapamadığı, herkeste bulunmayan bir yetenek; liderlik!
Haliyle Cumhurbaşkanlığı adaylarının da önce lider vasfının olup olmadığına, ülkeyi yönetme kabiliyetine sahip olup olmadıklarına bakıyoruz. En azından sürekli bunu tartışıyoruz!
Kılıçdaroğluiçin'Ülkeyi yönetebilir mi?' sorusunu çok duyuyorum. Tam aksine baktığımızda da muhalefet partisinde öne çıkan isimlerin söylemlerinde'Yönetemediler, 20 yıldır ülkeyi yönetemiyorlar' eleştirileri gözüme çarpıyor.
*
Yani biz aslında çok alengirli liderler, çarpıcı adaylar peşinde değiliz!Kısaca ülkeyi yönetebilecek bir aday istiyoruz.
İşte muhalefete burada büyük görev düşüyor. Hali hazırda 21 yıldır hükümette bulunan partiyi eleştirmek yetmez. Biz tanıdığımız kötüye bile sahip çıkan bir milletiz! O zaman ne gerek? Kampanya sürecinde cumhurbaşkanı adayının karakteri kadar bu ülkeyi nasıl yöneteceğini de anlatmak gerekiyor.
*
Türkiye'de 1950 Demokrat Parti ile başlayan muhafazakar siyasetin özellikle laiklik karşıtı olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz.
Toplumun istediği baskın karakterli liderlerin, 1950'de 'Yeter söz milletin' sloganıyla başlayarak günümüze güçlenerek geldiğini düşünüyorum. Kısaca milletimizin liderlik vasfını dominant karakterler karşılıyor.
Dominant karakterler de şimdiye kadar muhafazakar kesimden çıktı.
Şöyle düşünün; Karşımızdaki isim ne kadar netse o kadar güven duyuyoruz! Kılıçdaroğlu da ne zaman net konuşursa topluma o zaman güven veriyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan da!
Dilleri farklımı?
Bence farklı değil! Fark biraz üslupta…
Seçim 'özgürlükler' ile 'baskın iktidar' isteyenler arasında oluyormuş gibi bir izlenim ediniyoruz. Oysa, her iki kesimde muhafazakarlığı yükseltiyor…
*
Türkiye 14 Mayıs'ta muhafazakar liderler arasında mı bir seçim yapacak?
Bence evet!
Özgürlük isteyenler mi?
Unutmayın 'Devrim önce kendi çocuklarını yer.'