Geçen gün öğrencilerimle her zamankinden biraz farklı bir sohbet ettik. Toplumsal bellek, eğitimin önemi ve kültür sanat derken ben bir anda bu seviyede sohbeti dışarıdan biriyle etmenin zor olduğu bir dönemde öğrencilerin edebilmesinin güzelliğini fark ettim. Demek ki öğretmenlerin şikayet ettiği öğrenciler bu öğrenci tipi değil ya da öğretmenler kendilerine uyan öğrenci arzuladığından öğrencilerin bazılarıyla kopukluk yaşıyorlar.
Edebiyat sevgisinin öğrencilerde aslında ne kadar çok olduğunu gördüm tekrar ve onların hayata nasıl baktığını başka bir açıdan görmeye çalıştım. Mesela yeni çıkan kitaplardan bahsederken yeni kitapların gençleri olumsuz etkilediğinden bahsettiler. Gençlik romanlarının neler içerdiğini ve edebi değerinin olmadığını anlatırken onların gözlerinde geleceği gördüm. Yobazlığın hortladığı şu zamanda bu gençlerle bu sohbet gerçekten çok güzel bir zamanlama oldu. Şikayetçi oldukları edebiyat konusunda haklı olduklarını söyleyebilirim.
Gençlik edebiyatı kavramının batı edebiyatlarında genel anlamda 'salt gençler için yazılan edebiyat
'türü olarak ele alındığını görüyoruz. Özel anlamda ise 'gençlik çağında okunan kitapların tümü' ya da 'gençler için yazılan, gençler, aynı zamanda yetişkinler tarafından da okunan ve hatta gençler tarafından yazılan edebiyat 'olarak da tanımlayabiliyoruz. Batıda Gençlik edebiyatı, gençlik için yazılan, çocuk ve yetişkin edebiyatından açık ve net çizgilerle ayrılan, üniversitelerde bilimsel düzeyde araştırılan, master ve doktora tez konusu olan, radyo ve televizyon programları ile gençlerin sanat ve estetik yönünün gelişmesini hedefleyen, basılan yüzlerce adet kitap çeşidi ile gittikçe güçlenen bir edebiyattır.
Özellikle günümüzde, örneğin Almanya'da uluslararası nitelik kazanmış olup toplumun kültürel
yaşamının ve geleceğe yönelik insan eğitiminin de önemli bir parçası olarak üzerinde büyük bir ciddiyet ile durulan, eleştiri kurumu ile de edebiyat biliminin önemli bir alanı olmuştur.
Ülkemize gelince:
Son yıllarda bu alanda İlk Gençlik Edebiyatı (13-18 yaşları arası) diye bir kavram kullanılmaya ve
sayıları az da olsa kitaplar yazılmaya başlansa da gençlik edebiyatının gerek tanımı gerekse varlığı
konusunda ne yazık ki 1987 yılında yazdıklarımdan çok farklı şeyler söyleyememenin üzüntüsünü
taşıyorum. Son yıllara kadar görmezlikten gelinen bu alanda ayrı bir tür olarak kendini kanıtlamış olan Genç Kız Edebiyatı ile ilgili sevgili meslektaşım Necdet Neydim'in kaleme aldığı ve bu alanda ciddi bir başvuru kaynağı olan Genç Kız Edebiyatı başlıklı kitabında da belirttiği gibi ülkemizde 'son yıllara kadar Gençlik Edebiyatı olarak tanımlanan kitapların çoğunlukla yetişkinler tarafından seçilmiş veya derlenmiş kitaplar olduğunu söylemek yanlış olmaz.