Biraz sonra, ikinci kez yazmayı deneyeceğim bu yazıyı.

Dün yazma girişiminde bulundum aynı yazıyı.

Elimde kahve…

Dilimde, kendi kendime mırıldandığım, 'Saman Sarısı' şiiri.

Aklımda ise…

Karmakarışık düşünceler.

Kimi zaman Nazım Hikmet.

Kimi zaman VeraTulyakova.

Kimi zaman Abidin Dino.

Kimi zaman da denizde boğulan mülteci çocuğun kıyıya vurmuş cesedi.

Kimi zaman ağlayan şehit anneleri…

Kimi zaman bindikleri ahşap teknenin devrilmesiyle ölü balıklar gibi denize dökülen Suriyeli göçmenler…

***

Saatlerce çalıştım.

Çalıştım.

Çalıştım.

Vakit gece yarısını çoktan geçmişti.

Hiçbir şey yazamadım.

Kalkıp yatağa gittim.

Üzgün.

Kederli.

Ve dilimde,

'Mutluluğun resmi mi olur hiç,' mırıltısı.

***

Şimdi…

Aynı yazıyı bir kez daha yazmayı deneyeceğim.

Mutluluğun resmini yapmayı deneyeceğim.

Aklıma kötü şeyler getirmeden ama.

***

'Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin'

1961 yılı.

VeraTulyakova'yla yeni evlenmiş Nazım Hikmet.

Fidel Castro'ya, 'Barış Komitesi' adına 'Barış Ödülü'nü vermek için Küba'ya gittiği sıralar.

'Kübalı bir balerinle karşılaştım ikinci katta karlı pencerelerde

taze esmer bir yalaza gibi geçti alnımın üzerinden'

***

Vera'ya yazmış 'Saman Sarısı' şiirini.

Küba'da devrimci coşku…

Nazım Hikmet'in içindeyse vatan hasreti.

'şair Nikolas Gilyen Havana'ya döndü çoktan

yıllarca Avrupa ve Asya otellerinin hollerinde oturup içtikti yudum

yudum şehirlerimizin hasretini

iki şey var ancak ölümle unutulur

anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü'

***

İşte o zaman sormuş Abidin Dino'ya,

'Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin' diye:

'sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin

işin kolayına kaçmadan ama

gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil

ne de ak örtüde elmaları

ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini

sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin

1961 yazı ortalarında Küba'nın resmini yapabilir misin

çok şükür çok şükür bugünü de gördüm ölsem de gam yemem gayrının

resmini yapabilir misin üstat'

***

Yapamaz!

Ne Abidin, ne de bir başkası.

Ne o zaman ne şimdi.

Mutluluğun resmi mi olur hiçher gün üçer beşer şehit haberi gelirken; kadın cinayetlerinin önüne geçilemezken; insanlar acımasızca savaşırken; mülteci kamplarında yaşlı, genç, erkek, kadın, çoluk çocuk açlıkla, yoklukla mücadele ederken…