Her yıl okullara kayıt dönemi başladığında aynı konu gündeme geliyor. 'Kayıt parası adı altında bağış' toplanması.
Yıllarca Milli Eğitim Bakanları 'kayıt parası adı altında para toplamak yasak' diyor. Buna rağmen okul müdürlerinin isteği üzerine Okul Aile Birlikleri zorunlu olarak velilerden bağış alıyor.
'Zorunlu olarak' diyorum. Almak zorunda bırakılıyorlar. Nedeni ise okullara ihtiyaçların karşılanması için yeterli ödenek verilmemesi.
Bende 2 yıl başkan yardımcısı 3 yılda Okul Aile Birliği Başkanlığı yaptım. Okulların içerisinde bulunduğu durumu o dönemlerde daha net olarak gördüm.
Okulun telefon, fotokopi kağıdı, temizlik malzemesi, fotokopi makinası tamiri ve bakımı, güvenlik görevlisi, hizmetli personel giderlerini Milli Eğitim Müdürlüğü karşılamıyordu.
Bu hizmetler için ister istemez velilerden 'bağış' adı altında para toplamak zorunda kalıyorduk.
Gelişmiş ülkelerde bu zorunlu giderler devlet tarafından karşılanır. Velilerden 'bağış' adı altında para toplanmaz.
* * *
Okul kayıt dönemi başladı.
Yine aynı sorun gündeme geldi.
Şimdi de Milli Eğitim Bakanlığı Müfettişleri okullara giderek 'kayıt parası' adı altında bağış toplanıp toplanmadığını denetliyorlarmış.
Okulların yukarıda saydığım ihtiyaçlarını karşılamayan Milli Eğitim Bakanlığı, bu ihtiyaçların karşılanması için velilerden para toplayan okul idarecilerine soruşturma mı açacak?
Suçlu okul idarecileri mi?
YETERLİ ÖDENEK GELSE OKUL İDARECİLERİ NİÇİN PARA TOPLASIN?
Türk Eğitim Sen Eskişehir 1 Nolu Şube Başkanı Kamuran Arıkan'da aynı konuyu gündeme getirmiş.
'Okul müdürleri kayıt parası ile anılmaktan dolayı çok muzdaripler. Şunu herkesin iyi bilmesini özellikle belirtmeliyim ki. Yeterli ödenek gelse hiçbir okul yöneticisi ve okul aile birliği yöneticisi arkadaşımız bağış istemez. Her yıl Yönetici arkadaşlarımızla konuştuğumuzda söyledikleri tek şey milli eğitim müdürlüğü diyor ki 'müdür olan kişi bu tür sorunları çözer'.'
Bir taraftan 'velilerden bağış adı altında para istenmeyecek' diyorlar. Diğer taraftan da 'müdür olan kişi bu tür sorunları çözer'.
Okul idarecileri kendi cebinden mi ödeyecek? Yoksa öğretmenlerden para mı toplayarakokulun ihtiyaçlarını karşılayacak?
Kamuran Arıkan'ın açıklamasına tekrar dönelim ve sorularının cevabını bekliyorum.
'Şimdi soralım bu yönetici bu sorunu nasıl çözecek?
Açlık sınırında aldığı kendi maaşıyla mı? Yoksa yine açlık sınırında maaş alan öğretmenleriyle mi?
Eskişehir'deki ve bakanlıktaki sayın üst yöneticilere sesleniyorum.
-Okullarda kullanılan A4 kağıdını gönderdiniz de okul müdürü almadı mı?
-Okullara gönderilen fotokopi makinelerinin ve elektronik malzemelerin bakımı ve onarımı için para gönderdiniz de okul müdürü almadı mı?
-Okulların kırılan kapısı, kırılan camı için para gönderdiniz de okul müdürü almadı mı?
-Okulların tıkanan gider borularının yapımı için para gönderdiniz de okul müdürü almadı mı?
-Okulların kombi, kazan ve baca bakımı için para gönderdiniz de okul müdürü almadı mı?
-Okulların spor faaliyetleri için malzeme ihtiyacının giderilmesi için para gönderdiniz de okul müdürü almadı mı?
-Okullara iller arası müsabakalara giderken yol ve konaklama için yeterli para gönderdiniz de okul müdürü almadı mı?
-Okulların güvenliği için güvenlik görevlisi gönderdiniz de okul müdürü almadı mı?
Pandemi döneminde okullar kapalıyken çalışan hizmetli sayısı(iş kur görevlendirme), okullar açılınca yaklaşık olarak yarısına düştü hatta daha azına düştü. Bu tezatlığı koskoca Eskişehir'i yöneten üst yöneticiler görmedi mi de okul müdürü halletsin mantığıyla düşündüler. Şuan itibariyle bir çalışanın maliyeti on bin TL'dir. Okul temizlenecek ise bu parayı kim verecek?
Zaten okul müdürleri bu sorunlarla ilgilenmekten, eğitim ve öğretim ile ilgilenmeye zamanları ve enerjileri kalmamaktadır.
Tüm bu sorunları çözmesi için okul yöneticilerine güvendiğini söyleyen şehrimizin sayın üst yöneticileri bu iş farklı bir boyut kazanınca okul yöneticilerini yalnız bırakmakta hatta çok kolay harcamaktadır. Şimdi duyuyoruz ki bakanlık müfettişleri şehrimizde okul müdürlerini soruşturuyorlar. Sayın il milli eğitim müdürünü okul yöneticilerini koruma ve savunmaya davet ediyorum. Bu olaylarda okul yöneticilerinin hiç bir suçu yoktur. Ama sürekli olarak suçlu gösterilmekte ve deyim yerinde ise ortaya yem olarak atılmaktadırlar.
Üst yöneticilere sorum şudur.
-Okul yöneticileri görevden alınınca siz suçsuz olup, onlar suçlu mu olacak, böylece sorunu çözdüğünüzü mü sanacaksınız?
Bakanlık müfettişleri sadece şu sorularımın cevabını bulursa bütün mesele çözülür.
İlimizde kaç okul var? En az kaç hizmetli ihtiyacı var? 2020/2021 ve 2021/2022 eğitim döneminde İş Kur tarafından kaç tane hizmetli görevlendirilmiş?
Bu görevlendirilen hizmetlilerin göreve başlama ve bitiş tarihleri nedir? (Çünkü okullar 10 ay açık olmasına karşın bu hizmet alımı 8 aylık yapılmaktadır.Hizmetliler okul açıldıktan 2 ay sonra göreve başlıyor)
İlimizde öğrenci sayısı fazlalığından ve konumundan dolayı kaç tane okula güvenlik görevlisi görevlendirilmiş?
Türk Eğitim-Sen olarak biz Anayasada ifade edilen sosyal devlet ilkesince ve yine anayasada ifade edilen devlet okullarında eğitimin parasız olması ifadesinden binaen Devlet okullarında eğitimin parasız olması gerektiğini vurguluyoruz. Okulların sadece yakıt, su giderlerinin olmadığı,farklı giderlerinin de olduğunun bilincine varılarak bunlara ait yeterli ödeneğin gönderilmesi gerekir.
Bu noktada Türk Eğitim Sen olarak Genel başkanımız Sayın Talip Geylan'ın da belirttiği gibi devletimizin her okula öğrenci başına aylık 100 TL gönderirse bu sorunun ortadan kalkacağını belirtiyoruz.'
Sayın velilerimize ve kamuoyuna açık yüreklilikle diyoruz ki; Bu olaylarda okul yöneticilerinin ve okul aile birliklerinin hiçbir suçu yoktur. Bu olaylardan dolayı mağdur olan yöneticiler ister bizim sendikamız üyesi olsun isterse sendikamız üyesi olmasın her daim destek vereceğimizi de belirtmek istiyorum.'
'okul kayıt döneminde bağış ve yardım toplayamaz'
Okullarda 'kayıt parası' adı altında bağış toplanması tekrar gündeme gelince İl Milli Eğitim Müdürlüğü açıklama yapmış. Açıklama şöyle:
'MEB Okul Aile Birliği Yönetmeliği'nin Birlik Gelirleri başlıklı 15'inci maddesinin 2'nci fıkrasında, 'Birlikler, velileri hiçbir surette bağış yapmaya zorlayamaz, okul kayıt döneminde bağış ve yardım toplayamaz. Ayrıca bakanlık tarafından yürütülen proje ve yapılan protokoller kapsamında okul ve kurumlarda yapılacak faaliyetlerden ücret talep edilemez' hükmü yer almaktadır.
Bu nedenle kayıt esnasında velilerimizden hiçbir şekilde ücret talep edilmeyecektir. Bu konuda yukarıda belirtilen kanun ve yönetmelik hükümlerine aykırı şekilde hareket eden ilgililer hakkında müdürlüğümüzce ivedilikle gerekli işlemler yapılacaktır.'
* * *
O zaman Sayın Töre'ye şunu sormak isterim:
-Okullardaki bozulan fotokopi veya diğer elektronik aletlerin tamirini, yıl içerisinde kullanılan fotokopi kağıdının ve temizlik malzemelerinin bedellerini Milli Eğitim Müdürlüğü olarak siz mi üstleneceksiniz?
-Okullara yeterli yardımcı hizmet ve Özel Güvenlik görevlisini ihtiyaçları kadar karşılayabilecek misiniz?
-Öğrenim yılı içerisinde okulların elde ettikleri sportif başarı sonrası il dışında yapılacak müsabakalara gidecek öğrenci sporcuların konaklama, yemek ve yol masraflarını günün koşulları ölçüsünde tam olarak karşılayacak mısınız?
Açıklama da şu satır dikkatimi çekti:
'Birlikler, velileri hiçbir surette bağış yapmaya zorlayamaz, okul kayıt döneminde bağış ve yardım toplayamaz'.
'Kayıt parası adı altında bağış yapmaya zorlanamaz. Veliler isterse gönüllü bağış yapabilirler. Öğrenim yılı içerisinde bağış istenebilir' demek mi? Ben öyle anladım.
Hiçbir veli özellikle yaşadığımız şu ekonomik kriz döneminde ne 'kayıt' ne de 'bağış' adı altında okullara para vermek istemez. Bir de birden fazla çocuğu okula gidiyorsa istenen paralarını karşılaması çok ama çok zor. Çünkü maaşıyla ancak zorunlu ihtiyaçlarını karşılayabiliyor?
* * *
'Kayıt parası almak yasak' diyen yöneticiler okulların yıl içerisindeki zorunlu masraflarını karşılayacak mı?
Bu konun takipçisi olacağım.
* * *

İlk sırada ne AK Parti ne de CHP var
ORC Araştırma'nın ilk kez oy kullanacak vatandaşlarla yaptığı seçim anketinin sonuçları dikkat çekti. Son anket sonucuna göre gençlerin tercihi ne AK Parti, ne CHP ne de İYİ Parti'den yana oldu. İlk defa oy kullanacak seçmenlerin büyük çoğunluğu, siyasi partilerin hiçbirinden yana tercihte bulunmayıp kararsız olduklarını dile getirdi.
ORC Araştırma 24-29 Temmuz tarihleri arasında ilk kez oy kullanacak kişilerle bir seçim anketi gerçekleştirdi. Çalışmanın sonuçları araştırma şirketinin sosyal medya hesabından paylaşıldı.
YÜZDE 27'Sİ KARARSIZ
51 ilde 2185 kişi ile yüz yüze görüşme yoluyla gerçekleştirilen seçim anketinin sonucuna göre, ilk kez oy kullanacak seçmenlerin büyük çoğunluğunun siyasi partilerin hiçbirinden yana tercihte bulunmadığı ortaya çıktı. Ankete katılanların yüzde 27'si, bu pazar seçim olması durumunda kararsız olduğunu ifade etti.
KATILIMCILARIN YÜZDE 22,5'İ, OYUNU CHP'DEN YANA KULLANDI
Ankette ikinci sırada ise CHP yer aldı. Ana muhalefet lideri CHP katılımcıların yüzde 22,5'inin oyunu aldı. CHP'yi üçüncü sırada İYİ Parti izledi. İlk kez oy kullanacak genç seçmenlerden ankete katılanların yüzde 18,6'sı 6'lı masanın ortaklarından İYİ Parti'yi tercih etti.
AK PARTİ DÖRDÜNCÜ SIRADA YER ALDI
AK Parti anket sonucuna göre dördüncü sırada yer buldu. Katılımcıların yüzde 11,9'u bu pazar seçim olması durumunda AK Parti'ye oy vereceğini ifade etti. Listenin beşinci sırasında yüzde 4,2 ile HDP, altıncı sırasında ise yüzde 3,4 ile MHP yer aldı.
Anket sonucuna göre diğer partilerin oy oranları ise şu şekilde:
  • DEVA Partisi: Yüzde 2,8
  • TDP: Yüzde 2,2
  • Gelecek Partisi: Yüzde 1,7
  • Yeniden Refah Partisi: Yüzde 1,3
  • BTP: Yüzde 1,2
  • Saadet Partisi: Yüzde 1,0
  • Diğer: Yüzde 2,2
* * *

DERS VEREN HİKÂYE:

ACI BİR ÖYKÜ
Askerliğini bitirmiş olan genç askerliğini yaptığı şehirden ailesini aradı: -Anne baba, eve dönüyorum, ama sizden bir şey rica ediyorum. Yanımda bir arkadaşımı da getirmek istiyorum.
-'Memnuniyetle, onunla tanışmak isteriz' diye cevapladılar. Oğulları;
-'Bilmeniz gereken bir şey var' diye devam etti.
-'Arkadaşım savaşta ağır yaralandı. Bir mayına bastı ve bir koluyla ayağını kaybetti. Gidecek hiçbir yeri yok ve onun gelip bizimle kalmasını istiyorum.'
-Bunu duyduğuma üzüldüm oğlum. Belki onun başka bir yer bulmasına yardımcı olabiliriz.
-'Hayır. Anne, baba, onun bizimle yaşamasını istiyorum.'
-'Oğlum' dedi babası. Bizden ne istediğini bilmiyorsun. Onun gibi özürlü biri bize korkunç bir yük olur. Bizim kendi hayatımız var, bunun gibi bir şeyin hayatımıza engel olmasına izin veremeyiz. Bence bu arkadaşını unutup eve dönmelisin. O kendi başının çaresine bakacaktır.
Oğlu o anda telefonu kapattı. Ailesi ondan bir süre haber alamadı. Ama birkaç gün sonra, polisten bir telefon geldi. Oğullarının yüksek bir binadan düşüp öldüğünü öğrendiler.
Polis bunun intihar olduğuna inanıyordu. Üzüntü dolu anne-baba oğullarının cesedini tespit etmek için şehir morguna götürüldüler. Onu tanıdılar ve bilmedikleri bir şey daha öğrenince dehşete düştüler: Oğullarının sadece bir kolu ve bir bacağı vardı.
- - -
Birçoğumuz bu hikayedeki aile gibiyiz. Güzel olan ya da birlikte olmaktan zevk aldığımız insanları sevmek bizim için çok kolay, ama bize rahatsızlık veren ya da yanlarında kendimizi rahatsız hissettiğimiz insanları sevemiyoruz. Bizim kadar sağlıklı, güzel ya da akıllı olmayan insanların yanından uzak durmayı tercih ediyor.
* * *

FIKRA:

Garantili Paraşüt
Bir firma paraşüt satıyormuş. Bir müşterisi gelmiş.
-Yüksek bir yerden atladın diyelim.
-Evet.
-Paraşüt açılmazsa ne olur?
-1. düğmesine bas açılır.
-1. düğmesinden açılmadı. O zaman ne yapacaksın?
-2. düğmesine bas açılır.
-2. düğmesinden de açılmadı. Ne yaparsın?
-3. düğmesine bas kesin açılır.
-üçüncü düğmesinden de açılmadı. O zaman ne yapacağın?
-Paraşütün 2 yıllık garantisi var getir değiştiririz.
* * *