Yaklaşık bir yıldan beri ülkemizde ve dünyada toplumsal yaşamın üstüne 'sağlık sorunu' çökünce, diğer sorunlar ancak onun arkasında yer bulabiliyor. İnsanlık, 'Sağlık her şeyin başıdır' gerçekliğini yeniden öğrenmeye çalışıyor.

Küreselleşen sağlık sorunu, yerel sorunları da gölgede bıraktı. Oysa tıpkı demokrasinin beşiği olduğu gibi, toplumsal yaşamımızın da beşiğidir yerel koşullar.

Bu arada, sağlık salgınından önce dünyaya ve Türkiye'ye bulaşmış olan 'diktatörlük salgını' da giderek azgınlaşıyor. Özellikle 'Türkiye bilimin ve demokrasinin gerçeklerinden kopuyor.' Ülkemizde güçlenen saray rejimi, salgın sorunlarını öne sürerek toplumsal muhalefeti etkisizleştiriyor. Derinliği olmayan 'sözde tartışmalar (!)', özde yapılması gereken tartışmaları engelliyor.

Öte yandan sağlık koşulları, demokrasi ve emek güçlerinin geniş katılımlı toplantılar ve eylemler yapmasını engelliyor. Ama umutlar engellenemiyor.

Genel durumun Eskişehir'e yansımalarına da bu açıdan bakmamız gerekiyor.

Kar, Eskişehir'de de Umut Yağdırdı

Tepemize çöken sağlık ve diktatörlük salgınları yetmezmiş gibi, bir de son altı aydır yaşanan 'kuraklık' yüzünden iyice içimiz kararmaya başlamıştı. Ancak son birkaç gündür yağan kar, Eskişehir'e de umut yağdırdı. Salgınların yasaklarından bunalmış olan insanlarımız, özgürce çocuklaştılar sokak aralarında…

Yaşanan kuraklık bize bir acı gerçeği tekrar anımsattı: İnsanlığın ciddi anlamda 'temiz su sorunu' var. Bu soruna karşı başta kamu yönetimleri olmak üzere tüm yurttaşları bekleyen sorumluluklar var.

Su konusunda çok duyarlı olan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin karınca gibi çalıştığını biliyoruz. Ancak son günlerde iyice azgınlaşan 'karıncayiyenlere karşı (!)' omuz omuza olmak durumundayız.

Aşı, Aşılanmalı…

Covid- 19'a karşı geliştirilen aşılar çok önemli bir sağlık yoludur. Bu nedenle öncelikle aşı konusunda yapılan kısır tartışmalara karşı kendimizi aşılamamız gerekiyor… Unutmayalım ki:

* Aşılamada gecikilen her gün daha çok vaka, daha çok kayıp demektir.

* Aşılama, 'pozitif ayrımcılık doğrultusunda eşitlik' ilkesine göre yapılmalıdır. Buna göre Covid- 19 aşısının pozitif öncelikli kişileri 'sağlık çalışanları, kronik hastalığı olanlar ve yaşlılardır.'

* Aşı harcamaları, tamamen devlet bütçesinden karşılanmalı ve tüm harcamalardan öncelikli olmalıdır.

* Tüm yurttaşlar aşı konusunda duyarlı olmalıdır. Hatta bu konuda 'Aşı hakkımız, söke söke alırız!' diye haykırmanın tam zamanıdır.

Eskişehir'de aşılanma konusunda kendisine öncelik sağlayan, 'iktidar yandaşı bir sözde avukatın' yaptığı ise utanılacak bir ayıptır. Bu tür virüslere karşı 'aşıyı aşılamak' gerekir…

Asgarî Ücrette Eskişehir Farkı

Ülkemizde son yıllarda adeta 'sadaka' anlayışıyla belirlenen 'asgarî ücret' ve 'memur zamları', bu yıl da beklenen umutların çok altında kaldı.

Bu konuda, 'ülkemizde emek örgütlerinin siyasal güdümlü ve parçalı olmaları', iktidarın öyle işine geliyor ki…

Eskişehir'de CHP'li belediyelerin en az 3 bin 350 lira asgarî ücret belirlemeleri, ayrıca kadın üreticilere ve esnafa destek sağlamaları; sosyal belediyecilik açısından önemli umut uygulamaları olmuştur.

Nazım 119 Yaşında

Geçtiğimiz 15 Ocak'ta, yaşama bilim, demokrasi ve sanat penceresinden bakan insanlarca dünya şairimiz Nazım Hikmet'in 119. doğum günü kutlandı.

Nazım Usta'yı, Behice Boran'ın 1977 yılında söylediği şu sözlerle tekrar saygıyla anıyorum: 'Nazım, sosyal gelişmenin şairdir. Kendi yazgısını, yaşamıyla ve sanatıyla, memleketin ve dünya halk kitlelerinin yazgısına, kurtuluşuna, kalkınmasına bağlamıştır. Şiirlerinde yalnız onların maceraları vardır…'

Eskişehir'de Nazım Hikmet, Doğançayır Belediyesi tarafından 1999 yılından itibaren her yıl Haziran ayında yapılan katılımlı ve kaliteli törenlerle anıldı. Ancak 2014 yerel seçimlerinde belde belediyesinin kaldırılmasından sonra bu kutlamalar aksadı. Dileğimiz, Eskişehir'de bu güzel geleneğin yeniden sürdürülmesi; Nazım'ın bilinçlerde ve gönüllerde yaşamasının sağlanmasıdır.

Halk TV'nin Eskişehir Maceraları…

Bilindiği gibi Halk TV, ülkemizde tek adam sisteminin 'Havuzlu yandaş medya' oluşturmasından sonra, demokrasi güçlerinin sesi olmaya çalışan birkaç TV kanalından biridir.

Halk TV geçtiğimiz Pazar günü, 10.00- 12.00 saatleri arasında, Serhan Asker tarafından sunulmakta olan 'Görkemli Hatırlar' programını canlı olarak Eskişehir'den yayımladı. Şair ve yazar Ataol Behramoğlu ve Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'un konuk olarak katıldığı program, işlediği kültür ve sanat konuları açısından başarılıydı.

Ancak 'günümüzde siyasal ilişkiler açısından herkesin yoğurdu üfleyerek yediği bir ortamda'; Eskişehir deyince ilk akla gelen siyasal kişi olan Yılmaz Büyükerşen'e ve Eskişehir'in öte yakasının simgesi Ahmet Ataç'a 'programda yer verilmemesi…' izleyenlerin dikkatini çekti.

Bilim ve demokrasiye dayalı sosyal belediyecilik konusunda Türkiye'ye ve hatta dünyaya örnek olan bu kentte, başarının altın anahtarı olan 'Eskişehir birliğinin korunması ve geliştirilmesi için' tüm kurumlar ve kişiler daha titiz davranmalıdır…

Eskişehirlilerin Özlemleri

Kahrolası küresel salgınlar yüzünden, yaklaşık on aydan beri içimize dönük olarak yaşamak zorunda kaldığımız günlerde özlemlerimiz arttı. Örneğin biz Eskişehirliler:

* Yaz kış demeden kentimize akın eden turistleri,

* Belediyelerimizin düzenlediği kaliteli ve katılımlı kültür- sanat etkinliklerini,

* Doğaya, Anıtkabir'e, Çanakkale'ye yapılan kültür gezilerini,

* Porsuk Bulvarı'ndan başlayarak Vilayet Meydanı'na uzanan kitlesel yürüyüşleri,

* Ve en çok da diktatörlük salgınına karşı 'Demokratik seçimlerde Türkiye'ye örnek olacak sonuçlar almayı' çok özledik…

'Ey Her Şey Bitti Diyenler!..'

Evet, şu güzel ülkemde son zamanlarda iyice artan çirkinlikler birilerini öfke sarhoşu yaparken, duyarlı insanlarımızın yüreğine de korku ve yılgınlık salıyor. Ama yok öyle enseyi karartmak… Bakın bu konuda şairimiz Adnan Yücel diyor ki:

'Ey her şey bitti diyenler!/ Korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler…/ Bitmedi daha sürüyor o kavga/ Ve sürecek/ Yeryüzü aşkın yüzü olana dek!..'

Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…