Eskişehir, Her daim, yeniliklerin ve değişimlerin şehri oldu...

Bazen talihsizliklerin,

Bazen yapılan yanlış hesapların bedelini ödedi...

Ancak,

Eninde sonunda hedeflediği amaca ulaşmak içir bir yol buldu...

Gece,

Gardan geçen ve mola veren trenlerin, buğulu camlarının aralanarak alınan bir simit ve ayran anılarından bugünlere geldi...

***

Az uz bur şey değil bu...

Bunun için harcanmış 25 yıl var...

O kadar da değil, bir ömür var...

Şimdi şehir,

Başka bir iradeyle,

Başka bir hedefle yüz yüze...

Elbette bu iradeyi ve hedefi, öncekinden çok farklı ve ayrı bir yere koymuyoruz...

Onu anlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyoruz...

Bu, zaman alacak...

Somut verilere bakılacak, neden-sonuç ilişkileri irdelenecek ve Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in bu şehre kazandırdıklarıyla kıyaslanacak...

***

Başka bir konu,

Geceyi sabaha bağlamak...

Aklıma gelen ilk şey,

Gece saat 02’den, 03’ten sonra toplu taşıma araçlarına bineceklerin, en azından alkol açısından sorunlu olacaklarıydı...

Elbette hiç kimse,

“Ya ne güzel, sabaha kadar otobüs var” diyerek, o geceki hayatını dizayn etmeyecektir, ancak bu ihtimal onların davranış biçimlerine bir direnç ve inat katacaktır...

Ancak konuyu şöyle bir noktadan görmek daha mantıklı...

Böyle bir uygulama olsun ya da olmasın,

Bu şehirde, böyle bir yaşam biçimini seçin insanlar var...

Öyleyse, ki öyle,

Onlara bu olanağı sunmak hiç de boşuna bir karar değil...