Bugün 20. gününü yaşayan 'Adalet Yürüyüşü'nün ilginçliği, içtenliği, doğruluğu ve kararlılığı kitlelerce daha çok benimsenirken; kitleselliği de giderek yoğunlaşıyor.
Bu eylem artık duygulardan bilinçlere doğru akmaya başladı.
Son günlerde daha çok 'Bundan sonra ne olacak, ne olmalı?..' gibi sorular tartışılır oldu.
Onun için Adalet Yürüyüşü'nün bugünkü durumu ve geleceğe etkileri konusunda akla gelen soruların sağlıklı bir biçimde irdelenmesi gerekiyor.
Ben olayı başından beri dikkatle izlemeye ve değerlendirmeye çalışıyorum. Bu arada eşimle birlikte yürüyüşün bazı etaplarına katılarak 'eylemin sıcaklığını' iliklerimize kadar yaşadık…
Adalete doğru akan ırmağın damlaları olabilmemiz için, bu kutlu yürüyüşün geleceğine sizlerle birlikte bakmak istiyorum…
YÜRÜYÜŞÜN ÖNE ÇIKAN ÖZELLİKLERİ
Adalet Yürüyüşü'nün öne çıkan temel özellikleri şöyle özetlenebilir:
· 15 Haziran 2017 günü CHP Genel Merkezi (özellikle Kemal KILIÇDAROĞLU) tarafından başlatılan bu yürüyüş, bugün artık bir 'Halk Hareketi'ne dönüşmüş durumdadır.
· Bu yürüyüş (halk hareketi), RTE/AKP ve yandaşlarının 'Cumhuriyetimizi temelden sarsan yanlışlarına tepki' niteliği taşımaktadır.
· Bu yürüyüş, 'Toplumsal sorunların halkla açıkça paylaşılması' ve 'Demokratik kitlesel eylemlerle hak aramanın önemi' konularında ülkemiz ve dünyamız için çok önemli bir deneyim örneğidir.
· Adalet Yürüyüşü'nün lokomotif gücünü 'CHP örgütleri ve üyeleri oluşturmaktadır'.
Açıkçası CHP, 'kitlesel demokratik sokak eylemleri konusunda ezber bozmuştur…' Adalet Yürüyüşü'nde sağlanan 'kitlesellik, yürüyüşün düzeni, disiplini ve kalitesi' takdir edilecek düzeydedir.
Ancak yürüyüş katılımcıları arasında 'CHP üyesi olmayanlar' da yüksek orandadır.
· Yapılan kamuoyu açıklamalarından ve sembolik katılımlardan anlaşıldığı gibi, 'Türkiye'de eşitlik, özgürlük, adalet, demokrasi ve barıştan yana olan STK'ların ve siyasal örgütlerin büyük çoğunluğu Adalet Yürüyüşü'ne destek vermektedirler'. (En azından açıkça karşı çıkamamaktadırlar…)
· 'GEZİ' ve 'HAYIR' süreçlerinden süzülüp gelen 'ADALET YÜRÜYÜŞÜ'; duyarlı yurttaşlarımız için çok güçlü bir 'UMUT' olmuştur.
· Bu yürüyüşün 'sürdürülebilirliği' çok sınırlıdır. Bu nedenle 'gelecek programı' en kısa sürede oluşturulmalı ve halkımızla paylaşılmalıdır.
YÜRÜYÜŞÜ ENGELLEMEYE YA DA SAVSAKLAMAYA ÇALIŞANLAR
Nazım'ın dediğince:
'Yürümek; /yolunda pusuya yattıklarını, /arkadan çelme attıklarını/ bilerek/yürümek...'
Adalet Yürüyüşü, Türkiye'de ve dünyada 'demokrasiden yanayım diyen herkes ve her siyaset tarafından' destek görüyor.
Ancak RTE/AKP iktidarı ile destekçileri MHP ve BBP, bu Yürüyüş'ü şiddetle ve hiddetle suçlamaktadırlar.
Yandaş medyada da Yürüyüş'le ilgili çok çirkin ve kışkırtıcı haberler/ yorumlar yapılmaktadır.
Bu kışkırtmalarda kullanılan sözcükler, ibareler ve tutumlar Türkiye için yüzkarasıdır.
Demokrasi ve insanlık ayıbı olan bu kirli kışkırtmalara karşı, yine demokrasi ve insanlık değerlerine sığınmaktan ve demokrasi güçleriyle kardeşçe dayanışmaya girmekten başka yapılacak bir şey yoktur.
Dileğimiz, ülkemizin bu ayıplı süreçten bir an önce aydınlığa çıkmasıdır.
RTE/AKP iktidarı ve yandaşları, Adalet Yürüyüşü konusunda CHP'ye yapıştırmaya çalıştıkları 'FETÖ ve PKK ile işbirliği' yaftalamasına aslında kendileri de inanmıyorlar. Çünkü o terör örgütlerinin içyapısını ve kimlerle işbirliği yaptıklarını(!) en iyi kendileri biliyorlar…
CHP'nin düzenlediği Adalet Yürüyüşü'ne açıkça karşı çıkamadıkları için 'savsaklayan' ve sıfatlarında 'demokrat, sol, ulusalcı…' gibi sözcükler taşıyan kişileri ve örgütleri ise anlamak mümkün değil…
Kendi tekkelerine kapandıkları için bir türlü 'toplumsallaşamayan' bu tür kişi ve örgütler, CHP ile ilgili laklak üreteceklerine öncelikle kendi özeleştirilerini yapmalı;' parçalanmışlık, kitleselleşememe, nitelik düşüklüğü…' gibi sorunlarına çözüm bulmalıdırlar.
Ya da 'daha fazla gölge etmemelidirler…'
Elbette bu sözlerimiz bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesine iyi, güzel ve doğru katkılar veren kişilerimize ve örgütlerimize değildir.
Bu bölümü, geçmişte TİP ve TBKP'de önemli görevler yüklenmiş Peyami ARIIRK dostumuzun, sosyal medyada paylaştığı görüşlerden alıntıladığım cümlelerle bitirmek istiyorum:
' Son gelişmeler, bu yürüyüşün ve mitingin ne pahasına olursa olsun desteklenmesinin hayati öneminin giderek arttığını gösteriyor. Çünkü bu yürüyüş birleşmesi gerekenleri birbirine yaklaştırıyor… Ve bu eylem ilerde birlikte yapacaklarımıza da örnek olsun, dersler de çıkaracağımız…'
'YERYÜZÜ AŞKIN YÜZÜ OLANA DEK…'
Evet, Adalet Yürüyüşü'nden geleceğe yönelik çıkaracağımız dersler var. Akla gelen birkaç tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum.
· 'HAYIR Birlikteliği' geliştirilmeli; bu birlikteliğin danışma, iletişim, eşgüdüm birimleri oluşturulmalıdır.
· HAYIR Birlikteliği'nin çekirdeğinde sosyal demokratlar ve sosyalistler daha etkin sorumluluk yüklenmelidir.
· Türkiye'de sosyal demokratlarla sosyalistler arasındaki işbirliğini geliştirmeye yönelik olarak, CHP ve sosyalist partiler arasında somut çalışmalar yapılmalıdır.
· Sosyal demokrat ve sosyalist partilerle 'Kürt Siyasal Hareketi' arasındaki ilişkilerde yaşanmakta olan sorunlara; etnik ve şiddet unsurlarından arınmış evrensel demokrasi ilkeleri doğrultusunda çözüm aranmalıdır.
· CHP'nin ülkemizdeki Demokratik Sivil Toplum Kuruluşları ile iletişim ve eşgüdüm ilişkileri geliştirilmelidir.
· 'Parlamento çalışmaları' ile 'demokratik sokak eylemleri' arasındaki kopuk ilişkiler giderilmelidir.
Kalıcı çözümler; 'özgürlük ve demokrasi güçlerinin örgütlü birlikteliğini geliştirmektedir…'
Evet, Adalet Yürüyüşü sürecek, ta ki 'Yeryüzü aşkın yüzü olana dek!...'
*******
İZNİNİZLE
Eşimle birlikte yapacağımız İspanya moral turu ve arkasından yapacağımız yaz dinlencesi için yazılarıma iki hafta ara vereceğim.
KESİT köşemizde tekrar buluşmak dileğiyle…
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…