Zaman hızla akıp gidiyor ve elbette yitirdiklerimizin de farkındayız; geri gelmeyecekler evet, hem gidenler hem de kaybolan değerler. Belki bir şans daha vardır onlar için,belki geri gelmeseler de yeniden aynı hislerle kucaklayabiliriz o insanları ve o değerleri,eskiyi düşleyerek.Bunun için Şerife Bacı olunmalı, bunun için Halime Çavuş olunmalı, bunun için Halide Edip olunmalı; bunun için Nene Hatun'u anlamalı önce ve her güne o sevgiyle uyanmalı. Atılan her adım tarihe kazınıyor, atılan her adım eksikse geri gelmeyecek; bu yüzden silkelenmeli, bu yüzden en son anda dahi olsa yumruğu sıkılı tutmalı. Eskişehir, nerelere örnek oluyor bilmeyen var mı, Eskişehir nerelere uzanıyor bilmeyen var mı; hangi uzak dostlar kulaklarımızı çınlatıyor biliyor muyuz, hangi uzak kentler var ki onlar içimizde oysa, bizimle.Kibirle açılan kapılar aynı gün kapanır yüzüne, kibirle sıkılan eller arkanı dönünce kanar ve yıkılır tahtın, bir hiç olursun. Nuray Akçasoy, yüksek nezaket ve samimiyetle öyle kucaklıyor ki bu kenti, öyle küçük küçük adımlar​ı bir çığ gibi büyütüyor ki, her üniversiteden bir dost, her şehirden bir dost selam ediyor kenti daha da güzelleştiren bu Cumhuriyet Kadını'na. Tevazuyla yürünen bu yolda incitmekten, çekinerek yazsam da hangi sözcük eklenmese, izahat eksik kalır diye de korkmuyorum kalemimden. Mürekkebi insan sevgisi olan Nuray Akçasoy'un Eskişehir Kent Konseyi bünyesinde her sivil toplum örgütlenmesine, her belediyeye ve hatta daha da geniş yönetim birimlerine örnek olacak kalitede, sistemde ve özveride çalışması burun sızlatan bir keyif veriyor, yitip giden her şeye hayıflansak da bunları gördükçe.Demek ki olabiliyormuş, demek ki gönüller, köprüler ve sevdalar kurulabiliyormuş paraya kul olmadan, kendinden ve değerlerinden vazgeçmeden de büyük bir değer yaratılabiliyormuş. Ne güzel, insana ait her şeye dokunuşu, ne güzel bu kentin sağlık, hayvan hakları, kültür-sanat, eğitim ve saymakla bitmez başlığını yürekli dostlarıyla gece gündüz içinde taşıyıp 'daha çok çalışabiliriz' diyerek insan için, insanca yürüyüşü. Sevgili Nuray Akçasoy'a ve orkestranın her şeyi, kentin en çalışkan insanlarından dostum Ahmet Kapanoğlu'na teşekkür, sevgi ve tebriklerimi sunmayı görev biliyorum. Eskişehir Kent Konseyi Ailesine, yürekleriyle, olmaz denileni keyifle, el ele hayata geçiren tüm dostlara tek tek sevgi ve selamlar…

………..

BİR ŞAİR: ATTİLA İLHAN

15 Haziran 1925'te İzmir'in Menemen ilçesinde doğdu. 11 Ekim 2005'te İstanbul'da yaşamını yitirdi. İzmir'de Karşıyaka Cumhuriyet İlkokulu ve Karşıyaka Ortaokulu'nu bitirdi. Atatürk Lisesi'ndeki öğrenciliği sırasında Türk Ceza Kanunu'nun 141. maddesine aykırı davrandığı gerekçesiyle tutuklandı ve okuldan uzaklaştırıldı. Danıştay kararıyla eğitimi sürdürme hakkını kazandı. İstanbul'da Işık Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ndeki yüksek öğrenimini yarıda bıraktı. 6 yıl aralıklarla Paris'te yaşadı. Türkiye'ye döndü. Çeşitli gazete ve dergilerde çalıştı. Demokrat İzmir Gazetesi Genel Yayın Müdürlüğü ve Başyazarlığı'nı üstlendi. Ankara'da Bilgi Yayınevi Danışmanlığını yaptı. Senaryolarında 'Ali Kaptanoğlu' takma adını kullandı. Yeni Ortam, Dünya, Milliyet, Söz gazetelerinde köşe yazıları yazdı. Yelken ve Sanat Olayı dergilerini yönetti.
İlk şiiri olan 'Balıkçı Türküsü' 1941'de Yeni Edebiyat Dergisi'nde yayınlandı. 'Nevin Yıldız' takma adıyla İstanbul, 'Beteroğlu' takma adıyla Yücel dergilerinde şiirleri çıktı. 1946 CHP şiir yarışmasında 'Cebbaroğlu Mehemmed' şiiriyle birincilik ödülü kazandı. Bu başarıdan sonra hızla tanınıp sevildi. Genç, Yeni Nesil, Varlık, Aile, Yirminci Asır, Seçilmiş Hikayeler, Kaynak, Ufuklar, Mavi, Yeditepe, Dost, Yelken, Ataç, Yön, Milliyet Sanat, Sanat Olayı gibi dergilerde şiirleri, deneme ve eleştirileri yayınlandı. Türk edebiyatının önemli isimleri arasına girdi.
Garip Akımı ve İkinci Yeni şiirine karşı çıktı. Mavi ya da Maviciler adıyla tanınan toplumcu gerçekçi şiir akımını başlattı.
Şiire yeni bir ses düzeni, taşkın, coşkulu bir anlatım ve kendisine özgü bir duyarlılık getirdi. Sisler Bulvarı, Yağmur Kaçağı, Ben Sana Mecburum şiir kitaplarındaki şiirleriyle genç şair kuşağını etkiledi. Yasak Sevişmek, Elde Var Hüzün kitaplarındaki şiirlerinde divan şiiri ve şarkılardan da yararlandı.

ADIM SONBAHAR

nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır

oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar