ABD Sultanı (!) Trump, Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı'na ara verilmesi üzerine:
'…Okul bahçesindeki çocuklar gibi bir süre kavga etmelerine izin verdim, sonra ayırdım…' biçiminde bir emperyalist saçmalaması yapmış.
Koskoca büyüklerin (!) 'savaş ve barış' konusunda 'çocukça(!) söylemler ve eylemler' yaptığı günümüzde, sözün bittiği yerdeyiz…
Umarım bu tür saçmalamalar, diplomasi ve demokrasi tarihinin çöplüğünde hak ettikleri yerleri alacaktır…
*****
Trump'ın saçmalamasında 'okul yaşamı ve çocuk' değerleri geçtiği için, bir öğretmen olarak benim belleğimde 'Savaş ve barış konusunda çocuklara yazılmış bir mektup ve bir şiir…' canlandı.
Kendisini 11 Ekim 1999 tarihinde sonsuzluğa uğurladığımız, Türkiye demokratik öğretmen hareketinin efsane önderi, eğitimci/ yazar Fakir BAYKURT'un, bundan 24 yıl önce 'dünya çocuklarına' yazdığı o mektubu ve 'Nedir Savaş' şiirini birlikte okuyalım:
*****
Duisburg, 15 Mart 1995
'Sevgili Torunlarım,
Torunlarımın Torunları,
Ben 20. Yüzyılda yaşayan bir Türk yazarıyım. Şimdi 66 yaşındayım. Hayatım boyunca hem öğretmenlik yaptım, hem de kitaplar yazdım.
Türkiye'de ve Almanya'da çalıştım. Bunun için iki vatanım var. Fakat ben aslında bir dünya vatandaşıyım.
Belki sizler benim adımı artık tanımayacaksınız, fakat ben bu mektubun sizlere ulaşacağına inanıyorum.
Bizim asrımız olan 20. Yüzyılda birçok güzel şeyler var. Bilim ve teknik hızla geliştirildi. Hem de tehlikeli olacak kadar geliştirildi.
Kısaca söylersem, yüzyılımızda kötü sayfalar iyi sayfalardan çoktur. Irkçılık, dışlama, dinsel fanatizm, milliyetçilik ve bizleri çok yoksul bırakan zenginlerin kar hırsı…
Hepsinden de kötüsü savaştır. Çok daha acısı politikacıların ve dini önderlerin savaşı kutsal ilan etmeleridir.
Benim görüşüme göre, hayatta tek kutsal şey barıştır.
Hiçbir şey savaştan daha kötü ve aptalca olamaz.
Bu nedenle, siz geleceğin torunlarına savaş üzerine bir şiir bırakıyorum.
Sizlere barış ve mutluluklar dilerim.'
Fakir BATKURT
*****
NEDİR SAVAŞ?
En ucuz tüfekle, yoksul eve bir banyo
Bir topla, oyun yeri mahalle çocuklarına
Bir tankla, on derslik iki okul
Bir uçakla, yedi köye bir hastane
İki denizaltıyla üç ırmak çöle ulaşır…
Bir roketle, koca şehir kurulur
Bir taburun postallarıyla çocuklar
Kızamıktan kurtulur
Beş yıl birikse bir kolordunun parası
Kansere ilaç bulunur
Ölenlere dikilen anıtlar da para
Kalanlara nişanlar kolay mı takılır
Bir ordunun bütçesiyle on il bağlık bahçelik olur
Düşün, ne yer, kaça semirir bir general
Bırak atom savaşlarını bir an
İki komşu arasında sıradan bir savaşı düşün
Kimileri yıllar yılı bitmiyor
Atılan bombalar, harcanan mermiler
Alınteri vergilerden…
Yakılıp yıkılmış bir şehir
Kolay mı yapılır yeniden
Evlerin asansörü, merdiveni, penceresi
Bir düşün serin kanla lütfen
Dirilir mi yirmisinde ölen asker, askerler…
Bir düşün serin kanla, ya da sor bir uzmana
Yanıtla şu küçük soruyu rica ederim:
'Aptallık değil de nedir,
Nedir savaş?...'
*****
İNSANLIĞA 'SAVAŞ' DEĞİL, 'BARIŞ' GEREK…
Fakir BAYKURT'un yukarıdaki mektubunu ve şiirini öncelikle 'Dünya Sultanı Trump'a ve Trump'ın okullarında sultan olmak için birbirleriyle kavga eden çocuklara(!)' okutmak gerek…
Ancak 'kendi gelişimlerini tamamlayamamış bazı bireylerin, toplumu ve devleti ilgilendiren konularda ahkam kesmeleri…' ne yazık ki günümüz dünyasının acı bir gerçeğidir.
Onun için biz, bilim ve demokrasi doğrultusunda aklını ve vicdanını geliştirmiş duyarlı yurttaşlara seslenmek istiyoruz:
Geliniz, 'savaş ve barış' konusunda bilimsel öğretide yer alan bazı kavramları/ ölçütleri birlikte anımsayarak belleklerimizi ve bilinçlerimizi tazeleyelim:
  • Barış mücadelesinde öncelikle 'ezber ve nakil değil, bilimsel bilgi ve gelişim' gerek…
  • Toplumsal sorunlara 'etnik ve dinsel açıdan değil, bilim ve demokrasi açısından bakmak' gerek…
  • Barış mücadelesinde 'polemik ve çatışma değil, uzlaşma/ ve birlik' gerek…
  • Kalıcı bir barış için 'eşitlik, özgürlük ve adalet' gerek…
  • Unutmayalım ki 'savaşın kazananı olmaz…'
  • Barış ancak ve ancak 'Bilim ve demokrasinin rehberliğindeki 'barışçıl yol ve yöntemlerle ve birlikte emek vererek' sağlanabilir…'
Yani 'Barış için savaşılmaz, barışılır…'
  • 'Terör ve savaş sarmalı' içine düşürülen Türkiye'de, 'barışın bir an önce patlak vermesi' öylesine elzem ki…
  • Günümüz koşullarında ülkemizde 'Savaşa Hayır !' diye haykırabilmek elbette kolay değil, ama bu bir insanlık görevidir…
Bu bağlamda, Fırat'ın doğusuna yapılan harekatın gerekçeleri ve sonuçları üzerine 'hamaset söylemleri' üretmek barışa zarar verir…
Bu harekatın olumsuzluklarını CHP, HDP ve diğer barışsever çevrelere yüklemek ise hedef saptırmaktır...
Ve bu yazıyı çocukların söylediği bir barış şarkısıyla bitirelim:
'Bir dünya bırakın biz çocuklara,
Islanmış olması gözyaşlarıyla.
Oynaya oynaya gelin çocuklar,
El ele, el ele verin çocuklar…'
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…