Türkiye'deki yükseköğretim sisteminin geliştirilmesine katkı sağlamak amacıyla kurulan Üniversite Araştırmaları Laboratuvarı (ÜniAr) kurucularından Prof. Dr. Engin Karadağ, Türkiye'deki görev yapan 196 rektörün akademik profilini çıkaran bir çalışma yaptı. Çalışma kapsamında rektörlerin bugüne kadar yaptığı tüm bilimsel çalışmalar incelendi.

Araştırma sonuçlarında; Türkiye'deki 71 üniversite rektörünün tüm akademik kariyerleri boyunca yaptığı bilimsel çalışmalarına uluslararası hiç bir atıf yapılmadığı belirlendi. Yani bu rektörlerin hiçbir makalesi bir başka bilimsel makalede kaynak olarak gösterilmemiş. Araştırmada, 68 üniversite rektörünün uluslararası akademik bir yayını bulunmadığı da anlaşıldı.

Bu araştırma sonucu; üniversitelerimizdeki öğretim kalitesini geliştirmek için görev yapması beklenen rektörlerden bazılarının, evrensel literatürle ilişkisinin olmadığı, rektörlük görevinin akademik ve mesleki liyakatten uzaklaştırıldığı iddialarını bir hayli öne çıkardı.

İYİ Kİ BAZI REKTÖRLERİMİZ VAR..

Bilim insanının araştırmaları, alanında ne kadar çığır açıyorsa o kadar atıf alır. Araştırma verilerine göre yapılan sıralamada, yayın ve atıf sayısında ilk 10 sırada şu rektörler yer alıyor; Koç Üniversitesi Rektörü Umran İnan, ODTÜ Rektörü Verşan Kök, Harran Üniversitesi Rektörü M. Sabri Çelik, Sabancı Üniversitesi Rektörü Yusuf Leblebici, Galatasaray Üniversitesi Rektörü E. Ertuğrul Karsak, Tarsus Üniversitesi Rektörü Orhan Aydın, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Bahri Şahin, Bilkent Üniversitesi Rektörü Abdullah Atalar, İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi Rektörü Yusuf Baran ve Akdeniz Üniversitesi Rektörü Mustafa Ünal.

ESKİŞEHİR'İN REKTÖRLERİ....

Bazı gazete ve haber sitelerinde uluslararası makalesi yayınlanmayan üniversite rektörleri listesinde Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ertan Çomaklı ile Osmangazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Şenocak'ın isimleri de yer aldı. Ancak, ÜniAr, söz konusu listenin kendileriyle bir ilgisi olmadığını,H-Endeksi en yüksek 10 rektör dışında herhangi bir rektör adı paylaşılmadığını açıkladı. Kentimizin üç üniversitesinin değerli Rektörleri ile ilgili akademik bilgileri incelediğimizde birçok veriye ulaşmak mümkün.

14 Haziran 2018 tarihinden itibaren Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Rektörü olarak görev yapmakta olan Prof. Dr. Kemal Şenocak'ın, ulusal ve uluslararası bilimsel dergilerde ve kongre tebliğ kitaplarında basılmış çok sayıda eseri görülüyor.

Prof. Dr. Şenocak'ın, Türk- Alman Karşılaştırmalı Hukuk alanında yapmış olduğu bilimsel çalışmaları ve Türk- Alman bilimsel iş birliğine yaptığı önemli katkıları nedeniyle onursal doktora unvanı da bulunuyor.

Eskişehir Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tuncay Döğeroğlu aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu ile İslam Dünyası Bilim Atıf Merkezi üyesi (2018).

Sayın Döğeroğlu'nun çok sayıda ulusal ve uluslararası makale ve bildirisi yayınlanmış. Bu makale ve bildirilerin büyük bir çoğunluğunun diğer akademisyenler ile grup çalışması olarak yapılmış olması dikkat çekiyor. Sayın Rektörümüzün henüz basılı bir kitabı bulunmuyor.

Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ertan Çomaklı, kamu maliyesi alanındaki çalışmalarında vergi kaçakçılığı ve terörün finansmanı konusunda uzman bir akademisyen.

Sayın Çomaklı, uluslararası alanda terörün finansman yöntemleri üzerinde çok sayıdaki ülkenin Polis Akademilerinde uluslararası polis eğitimleri, iş birlikleri ile yüksek lisans jüriliği ve devleti temsilen üst düzey görevlerde bulunmuş.

Son olarak Polis Akademisi Başkanlığında polis ve komiser yardımcısı alım ve eğitimi ile rütbe terfi süreçlerinin planlamasında yer alan Sayın Rektörümüzün çok sayıda ulusal ve uluslararası çalışmaları olduğu yazılmış ancak bu çalışmaların ayrıntıları hakkında bir bilgi açıklanmamış.

REKTÖRLERİN AKADEMİYE ETKİSİ

Rektör nitelikleri üniversitenin bilimsel ve sosyal yapısını, kurumsal kültürünü sanılandan çok fazla etkiliyor.

Rektör, akademik anlamda ne kadar nitelikliyse üniversitenin başarımı da kısa sürede o kadar yükseliyor. Liyakat ölçütleri ile rektörlük görevine getirilen ve üstün akademik niteliklere sahip rektörler, aynı olumlu özellikteki çalışmaları ve kişileri önemser, kendisi için değerli olan ulusal ve evrensel nitelikleri kurumsal olarak da değerli kabul ederler.

Liyakatsiz kadrolaşma politikaları ile başa getirilen, siyasetçilerin vesayeti altında ezilen, akademik bilgi ve beceriden yoksun rektörlerin yönettiği üniversitelerde ise bilimsel çalışmaların yerini kısa sürede antidemokratik baskılar, ötekileştirme, ihbarcılık, intihal ve paralı tez piyasasının alması kaçınılmaz olur. Çünkü 'Balık baştan kokar....'