Belki şiir elle yazılmaz, belki dokunamayız sözcüklere ve tarifi yoktur bu yokuşun; gecenin önümüze serdiği karanlık değil midir zihnimizin aydınlatmaya çalıştığı? O, şiiriyle kendi duvarlarımızı yıkarken kaçmaya çalıştığımız gerçekleri uzatıyor göğe ve sorguluyor tükenişin rengini. Bazen böyle olmaz mı, kendimize de sahip olmadığımız gerçeği çıkmaz mı açığa ve belki şairlerin kalemleriyle yonttuğu bir dağ değil midir yalnızlık da? Ben de bir gece kendime uyandığımda insanın kendine tutsaklığını gördüm, demek ki zincirler tarifi olmayacak kadar derine gizli olabilir ve sadece bir kişi bile bu yola ışık saçabilir. Şiir ödünç alınan gömleğidir kuşların bizden uzaktaki hayatlara. Neval Savak terkedilişin sessizliğini de yazmış yeni şiirlerindeki gökyüzüne ve saklıçölde adını koymuş uzakların. Şaire Eskişehir'den sevgiler, selamlar. Yeni kitabı Saklıçöl'de ekilecek binlerce ağacın yaprakları gibi çoğalsın yazacakları...

-arada yaşamak da gelir belki aklımıza-

önce bulut geçti üstümüzden
saçlarımızı okşayarak
sonra eylül çaldı kapıyı
tuzlu bir maviye kapanan yüzüyle
aklımızda yazdan kalmışlık

kuşlar seslerini alıp gitti
şimdi yorma kendini
hükmü verilmiş tüm sözcüklerin
kızıl bir nehir yüreğim
bu sonyaz gecesinde

bir zindan gibi
eski küfürler gibi göğsümde deniz
ve sonra penceremi örten
solgun bir çingene eylül
eylül
kaderinden kaderime baklalar saçan

saçılır bahçemize kederler
tenimize geçen tırnaklarımızda
uzar her özlem ardınca ayrılığın

bir bulut geçer üstümüzden bir bulut
bir de yoksulluğun türküsü

arada yaşamak da gelir belki aklımıza

………

SÜRREALİZM VE DALİ

Kimine göre modern dünyanın tanıdığı en büyük sanatçılardan biri, kimine göre sadece sıra dışı bıyıkları olan bir deli. Kendisini şöyle tanımlamaktan geri durmayan çılgın: 'Dünyada iki büyük ressam vardır, biri Pablo, diğeri de benim, ancak ben daha büyüğüm.'

Evet, Salvador Dalí'den bahsediyoruz. 1904 doğumlu Katalan gerçeküstücü (sürrealist) ressam. Sadece ressam olsa yine iyi, heykel, fotoğrafçılık, film yapımcılığı da ilgilendiği ana başlıklar -ara başlıklara girmiyorum bile- arasında. Yaşadığı dönemde sadece sanatıyla değil yaşam tarzıyla da sürekli gündemde olan Dalí'nin bıyıkları kadar sıra dışı açıklamaları da bugün belleklerimizde yerini koruyor.
Belki de bu, sanatçının kimliğini şekillendiren en önemli etmen oldu. Yıllar sonra 'Doğar doğmaz tapınılan bir ölünün ayak izlerinden yürümeye başladım. Beni severken hala onu seviyorlardı aslında. Belki de benden çok onu…' derken küçük yaşta yalnızlığa mahkum oluşu ve bu durumun kendi benliğinde açtığı yaraları anlatıyordu Dali. İlk resmi sergisi 1919'da Figueres'teki Municipal Theater'da açıldı. Dali, empresyonist ve realistleri tanıdıktan sonra kübizmi keşfetti. Dali'nin hayatındaki en önemli travmalardan biri çok sevdiği annesini henüz 17 yaşındayken kaybetmesi oldu. Dali Madrid'de bulunan San Fernando Güzel Sanatlar Okulu'nun öğrenci yurduna yerleşir. Kübizmin etkisiyle oluşturduğu eserlerinin giderek daha çok ilgi gördüğü bu dönemde, yurt arkadaşlarından biri Federico García Lorca, diğeri de sinema yönetmeni Luis Buñuel'di. 1925'te Barcelona'da açtığı kişisel sergi de büyük ilgi gördü. Ertesi yıl Paris'te, o dönem yaptığı tablolara damgasını vuracak olan Picasso ile tanıştı.

1928'de Lluís Montanyà ve Sebastià Gasch ile beraber Sanat Karşıtı Katalan Manifesto'yu yazdı. Sürrealizm akımının etkileri eserlerinde iyiden iyiye hissediliyordu. 1929'da Luis Buñuel ile beraber çektikleri Bir Endülüs Köpeği isimli kısa film sürrealist çevrelerin dikkatini çekti ve bu sayede Dali akımın öncüleri André Breton ve Paul Éluard ile tanıştı. Dali'nin hayatının dönüm noktalarından bir diğeri de bu idi. Éluard'ın karısı Elena Ivanovna Diakonova (nam-ı diğer Gala) ile tanışır. Bu dönemden itibaren Dali'nin eserlerinde Gala'nın etkisinin görüldüğü söylenebilir, çünkü Gala hem tutkulu bir aşık hem bir ilham perisi hem de model olmuştu sanatçı için. Gerçeküstücülükte düşüncenin herhangi bir mantık çizgisi izlemeden akmasını temel alan otomatizm kavramını benimsediyse de, öbür gerçeküstücülerden daha iyimser bir bakış açısıyla işledi ve bu eğilime eleştirel paranoya adını verdi.

……….

BİR ŞAİR: ECE AYHAN

ÇAPALI KARŞI

Kollarında eski balık dövmeleri
teodor kasap perhiz ahali içmez
ay Türkçe rakı çıkmıştır kapalı
ve geniş muhlis sabahattin'den
ayşe opereti ne güzel bir hiç

Üç yıllar var ki minyatürlere mahkûm
teodor'un o eski balık dövmeleri
ay osmanlılaşmış abi tüfekçi olmuş
ve korkunç taş gülmekler muhlis'te
gibi merdivenli bir sokaklar uzatmış
çiçek bahçelerine kaçabilsin ayşe
atlı tramvaylarla ne güzel bir hiç

İşte o biçim gecelerde kucaklamış
getirir enflasyon arkadaşlarını
kova abdülhamit akşam gazeteleri
dağlar gibi yalnızlık ne güzel bir hiç.

……….