Toplumsal gündemimiz öyle çarpık gelişiyor ki…
Gündemimizin çarpık ortamında öyle sapkın kirlilikler ortaya çıkıyor ki…
Ortaya saçılan kirlilikler içimizi öyle çok bulandırıyor ki…
Ama içimizdeki kardelen çiçekleri de öyle öyle güçlü ki…
Sizlerle sorunlarımızı, bilinçlerimizi ve umutlarımızı paylaşmak o kadar güzel ki…
İSMAİL KAHRAMAN'IN KAHRAMANLIĞI (!)
Ülkemizde sürdürülen dinsel siyaset doğrultusunda 'kadınlara yönelik aşağılamalar' giderek artıyor.
Son aşağılama hem de TBMM çatısı altında yaşandı. Basına yansıyan haberler şöyle:
'TBMM'de, Devlet Tiyatroları oyuncuları tarafından Çanakkale Zaferi anması kapsamındaki bir tiyatro oyununda kadın oyuncuların sahneye çıkması engellendi… Pek çok sanatçı gözyaşlarını tutamadı… Duyarlı yurttaşların protestoları sürüyor…'
Bu durum karşısında Sayın TBMM Başkanı sessizliğini 'kahramanca(!)' koruyor…
Sayın İsmail Kahraman'ın özgeçmişine kısaca göz atalım:
  • 1940 Rize doğumlu,
  • Üniversiteyi İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okudu. O yıllarda 'Öğrenci Cemiyeti Başkanlığı ve MTTB Başkanlığı' yaptı,
  • Hukuk Fakültesini bitirdi, ama dinsel inançlarına uygun görmediği için mesleğini hiç yapmadı…
  • 1995 yılında Refah Partisi listesinden meclise girdi,
  • 28 Haziran 1996'da Kültür Bakanı oldu
  • 'Ak Parti' adının sahibi olduğunu söylüyor…
  • 'Birlik Vakfı' kurucu başkanı…
  • 2 kez TBMM Başkanı…
Özgeçmişe ek: Ben Eskişehir İl Kültür Müdürlüğü görevimden 16 Ağustos 1996 tarihinde onun bakanlığı döneminde emekli olmak zorunda kaldım…
Çünkü Bakanlıktan gelen bir yazıyla benden 'o günlerde Fethullah Gülen'in Erzurum'da vereceği bir konferansın afişlerinin kentin uygun yerlerine asılması…' isteniyordu…
Özgeçmişin özeti: Sayın Kahraman özgeçmişine uygun biçimde yaşamını sürdürüyor… Doğru bildiği yolda 'kahramanca(!) ilerliyor…
Bize de Timur SELÇUK'un bestesi olan o güzelim şarkıyı mırıldanmak kalıyor:
  • ' Nereye payidar nereye
Şefle iyi geçinsen de
Bugün için sevilsen de
Çıkmaz bu yol bir yere…'
OKULUMU İMAMHATİPLEŞTİRMEYİN…!
AKP/RTE iktidarının 'Dindar ve kindar nesiller yetiştirme' aşkıyla(!) başlattığı 'Eğitimi dinselleştirme ve özelleştirme' mücadelesi, yeni bir taktiğe ulaştı…
Taktikler, TEOG'u kaldırma bahaneleri üzerine ortaya atılan 'Çember sistemi' üzerinden yürütülüyor.
Şimdilik açıkça 'Tüm okulları imamhatipleştirdik…' diyemiyorlar. Ama kurgu uzmanlarını kıskandıracak ince taktikler icat ediyorlar…
Son olarak 'Eskişehir'de 8 ortaokulda imam hatip şubesi açılması…' yönünde bir uygulama başlatıldı. Sanki Eskişehir'deki 26 tane imam hatip okulu yetmiyormuş gibi…
Oysa o 8 ortaokulun hepsi merkezi bölgelerde yer alan başarılı okullar.
O okulların arasında benim 1986- 1992 yılları arasında öğretmenlik mesleğinde en güzel ve son yıllarımı yaşadığım 'Atatürk Ortaokulu' da var.
O Atatürk Ortaokulu ki, adını 'DEVRİM' den alıp, 'ATATÜRK' te karar kılmış bir okuldur.
O Atatürk Ortaokulu ki, Eskişehir'in en köklü ve en başarılı okullarından birisidir.
'#okulumuimamhatipleştirmeyin#'
Çekin ellerinizi o güzel okulların üzerinden…!
'TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ'NİN YENİDEN KURULMSI ÜZERİNE…
TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ (TİP)'in siyaset sahnesine yeniden kavuşturulması amacıyla 23 Mart 2018 tarihinde, aralarında eski TİP ve TKP üyeleri ile çeşitli meslek dallarından isimlerin de bulunduğu 146 imzacı tarafından 'Gel Kardeşim!' başlıklı bir bildirge ile kamuoyuna çağrıda bulunuldu.
Bu çağrı üzerine sol çevrelerde yoğun tartışmalar yapılıyor…
Tartışmalar daha çok 'Tarihe mal olmuş olan TİP adının bu yeni oluşumda kullanılıp kullanılamayacağı üzerine yoğunlaşmış durumda…'
Konuyu sağlıklı değerlendirebilmek için, 13 Şubat 1961 tarihinde bir grup sendikacı tarafından kurulan TİP'in tarihsel sürecindeki dönüm noktalarını şöyle bir anımsayalım:
  • 1960'lı yıllarda Türkiye siyasetine adeta 'sol damga' vurdu…
  • 12 Mart 1971 sürecinde askeri mahkeme tarafından kapatıldı.
  • 1 Mayıs 1975 tarihinde Behice BORAN öncülüğünde yeniden kuruldu.
  • 12 Eylül 1980 darbesinden sonra illegal sürece geçti…
  • 7 Ekim 1987 tarihinde TKP ile birleşerek TBKP'yi oluşturdu ve kendisini feshetti…
Türkiye demokrasi tarihinde özgün bir yeri olan TİP ile ilgili olarak bugünkü bakışla şu nesnel değerlendirmeler yapılabilir:
  • Türkiye sosyalist sol siyasal yaşamında başarısı aşılamayan bir partidir…
  • TİP deneyiminin esas önemi, 'Sosyalizm düşüncesinin kitlelere taşınmasıdır…'
  • TİP çatısı altında, 'İşçi sınıfı hareketinin, aydınların, gençlerin, sol ve ilerici çevrelerin temsilcilerinin bir araya gelerek oluşturdukları birlik', Türk siyasal yaşamının ana akımlarından birisi olmuştur…
  • Günümüzde sürekli bölünen ve daralan sol parti ve çevreler için TİP örneğinden alınacak çok şeyler var…
Ancak unutmayalım ki bugün sosyalist solun temel sorunu 'parti adı değildir.' Sorun:
  • 'Dünya ve Türkiye gerçekleri doğrultusunda uygulanabilir ve sürdürülebilir politikalar üretilememesi…'
  • 'Güçlü bir Sosyalist Birlik oluşturulamaması…'
  • 'Çekirdeğinde sosyalistlerle sosyal demokratların yer alacağı demokrasi cephesinin güçlendirilememesi…' dir.
Sözün özü, bugün TİP'in Türkiye sol kamuoyunda hala çoğunlukla benimsenen 'Meşru ve saygın imajı korunup geliştirilerek, TİP adıyla sosyalist bir çatı örgütü' oluşturulabilir…
Türkiye demokrasisinin böyle bir kardelene gereksinimi var…
*******
Önümüzdeki haftalarda Cumhuriyet tarihimizin çok güçlü bir kardeleni olan 'Köy Enstitülerinden Kent Enstitülerine' konusu birlikte irdeleyeceğiz…
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…