'uğursuz bir hava çökmüş,
üstüne memleketimin;
uğursuz ve karanlık…
çocuklar gülmemiş artık,
sessiz ağlamış analar…'
***
Attila İlhan'ın dizeleri çınlarken kulaklarımda, Beşiktaş saldırısında kaybettiklerimizin gözyaşları kurumadan, bir diğeri ıslatıyor kirpiklerimizi.
Kayseri Hava İndirme Komando Tugayı önünde, içinde kınalı kuzuların bulunduğu otobüse haince bir bombalı saldırı yapıldı.
14 şehit, 55 yaralı…
Çarşı iznine çıkıyorlardı körpecik delikanlılar.
Su gibi geçecek izin saatlerini en anlamlı şekilde yaşamaktı amaçları.
Kimi internet kafeye dalıp ailesiyle görüntülü görüşecekti. Belki yeni konuşmaya başlayan çocuğunun 'baba' deyişini duymaktı emeli.
Kimi özlediği yemekleri yiyecekti.
Ömrü boyunca askerlik anısının dekoru olarak anlatacağı bu kenti gezecek, tanıyacaktı.
Belki uzak illerden ziyaretine gelen sevgilisinin elini tutacaktı bir pastanede.
Geleceğe dair yüreklerinde yeşerttikleri umut çiçeklerini sulayacaklardı.
Kahpe bir saldırı, küçücük umutlarını ellerinden alıverdi.
***
Orhan Veli Kanık'ın 'Vatan İçin' şiirini hatırlıyorum.
'Neler yapmadık şu vatan için.
Kimimiz öldük,
Kimimiz nutuk söyledik.'
***
Şairin soyadı 'Kanık' ya, galiba biz de kanıksadık şehit haberlerini, ölümleri…
Tabuttan hangimizin yakınının çıkacağını, bir sonraki patlamada hangimizin tabuta gireceğini bekler olduk.
Olduk da…!
Şehitlerin hep yoksul evlere gelmesine,
İçimizde fıldır fılfır dolaşan canlı bombaların istihbaratının alınamamasına,
Alınan istihbaratların acemice kullanılıp yüze göze bulaştırılmasına,
Hiçbir sorumluluk duygusu taşımayan yorumcuların, televizyonlarda yaptıkları kışkırtıcı yorumlara,
Yanlış politikalarıyla, ülkeyi bu hale getirenlerin kahramanlaşmasına,
Mikrofonlara atılan 'hamasi' nutuklarla acının siyasete malzeme edilmesine,
Takıyorum kafayı..!
Tüm bunların sorgulandığını görmeden gidersem eğer,
İşte ben, bundan endişe duyuyorum!
***
Bir acıyı unutmanın en kötü şekli, daha büyük yeni acılar yaşamaktır.
Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil'in dizeleriyle;
'Acıyı bal eyledik,
Sıratı yol eyledik,
Geldik bugüne…'
***
Ve bu acı günlerde,
'Şehitlerimize rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara şifa' dilerken; elimden başka bir şey gelmemesinin çaresizliği içindeyim.
Refik Durbaş'ın şair dilini -biraz değiştirerek- duygularımı, sitemimi avazım çıktığı kadar haykırmak istiyorum.
'Elim kaleme düşer usta,
Dilim küfre, yüreğim acıya.'
Ölüm hep bize,
Bize mi düşer usta?'