18 Mart Ali İsmail'in doğum günüydü…
Yaşasaydı,
Geçtiğimiz 18 Mart günü, 22 yaşına girecekti…
Ancak 19 yaşında yaşama veda etti…
İşte Ali İsmail'in Anadolu Üniversitesi'ndeki arkadaşları,
Üniversite yönetiminden de izin alarak,
Kampüs içindeki bir binanın yan duvarına Ali İsmail'in resmini çizdiler…
Daha çizildiği günün gecesi resim,
Bir takım kişiler tarafından sprey boyalarla karalandı, üzerine garip şeyler yazıldı…
'Tek yol İslam…'
'Komünizmin hayal, başkanlık sisteminin gerçek olduğu ülkedesin unutma…'
'İki deli bir araya gelmeliydi…'
'Zalimler için yaşasın cehennem…'
'Ümmetin gençliği…'
Resmi çizenler ise yalnızca şunu yazmışlardı resmin yanına;
'Hiç unutulmasın diye…'
***
Bu çirkin olay gazetelerde yer aldı, haber yapıldı…
Ardından, bir grup öğrenci AKP'nin üniversitede yapılanmasından sorumlu (ÜniAK) öğrencinin başına toplanıp sert sözlerle, Ali İsmail'in resmine yapılanların hesabını onun üzerinden sormaya kalktılar…
Orada yaşananları videoya çekip internet ortamına koyanlar da yine onlardı…
Öncesini ve sonrasını düşünmeden değerlendirdiğinizde yapılan olay doğru değildi elbette…
20 kişilik bir grup, bir öğrencinin başına toplanıp, resmen taciz ediyorlar…
Peki öyle mi?
O grubun neden böyle bir şey yapma gereğini duyduklarını, neden hiç kimse görmüyor?
Ali İsmail'in doğum gününün anısına, üstelik üniversite yönetiminden izin alınarak çizilen bir resmi karalayanlar, üzerine olmadık sloganlar, olmadık şeyler yazanlar kalkıp nasıl bir hoşgörü ve anlayış bekliyorlar?
Sonrasında,
Bazı gazeteler ve gazetecilerin taraflı bakış açılarıyla, olayın başlangıcı hiçbir şekilde dikkate alınmadan, Ali İsmail'in resmine yapılan saldırıdan zerre kadar söz etmeden, ne yorumlar yapıldı, ne yorumlar…
Oysa bunu kendileri dahil herkes çok iyi biliyor;
Ali İsmail'in duvara çizilen resmine yapılan o çirkin saldırı olmasaydı, bunların hiç biri yaşanmayacaktı…
Tüm bu olanların sorumlusu,
Gece yarısı sinsice, kimseler görmeden ellerindeki sprey boyalarla Ali İsmail'in resmini karalayanlar ve ardından bunu da, marifetmiş gibi, AKP Tepebaşı İlçe Örgütü sitesinden yayınlayanlardır…
***
Şimdi ne oluyor görüyorsunuz değil mi?
Bir saldırı sonucu yaşamını yitiren 19 yaşındaki bir öğrencinin arkadaşları, onun anısını yaşatmak için, unutulmaması için izin alarak duvara resmini çiziyorlar…
Yaptıkları tek şey bu…
Ve birileri gelip saldırıyor, karalıyor resmi…
Sonra o resmi çizenler buna tepki gösterince de, ne Vandallıkları kalıyor, ne faşistlikleri…
Ha bu arada şunu da belirteyim;
Vandallık, şehrin ya da belli bir yerleşim konumunun (bu kampüs de olabilir pekala) ortak kullanıma açık eşyalarına zarar verenler için kullanılır…
Onun için,
Vandal tanımlamasının, bu olay içinde kime yakıştığını anlamak zor değil…
***
Ölen bir kişinin anısına bile saygı duymayı bilmeyenler, şimdi bütün bir şehrin (hem de bu şehir Eskişehir) gözünde mağdur, ezilen ve haklı konuma getirilmeye çalışılıyor…
Belli bir kesimin ortak çabasıyla yaratılmaya çalışılan bu ortamın, neyi amaçladığı ve neye hizmet ettiği o kadar belli ki…
Bu sataşmanın, neden kaynaklandığını görmeden veya bir cümleyle değinmeden yorum yapmayı, hangi hak ve adalet duygusu içine yerleştiriyorlar acaba?
Argümanları da belli;
'Aman böyle olaylara meydan vermeyelim, sonra çok kötü şeyler olur…'
Baylar ve bayanlar;
Lütfen uyanır mısınız?
'Etki-tepki' unsurunu göz ardı ederek, haksızı haklı, haklıyı haksız durumuna getirmeye çalıştığınızın farkında mısınız?
Asıl sizin yaratmaya çalıştığınız ortamın, nelere mal olacağının farkında mısınız?