Herhalde, ne Eskişehir'de ne de Türkiye'nin başka bir ilindeki hiç parti örgütü, il kongresi yapıp da kendisini bu kadar komik duruma düşürmemiştir…

Farklı tanımlar kullanmak geliyor aklıma, ama içimden gelmiyor…

Hale bakın;

Eskişehir'de CHP'nin son yıllarda kazandığı seçim başarılarında en büyük güç olan Yılmaz Büyükerşen, kurayla Kurultay delegesi oluyor…

Üstelik

CHP'yi Eskişehir'de seçim kazanan parti haline getiren en önemli iki isim; Yılmaz Büyükerşen ve Ahmet Ataç'ın isimleri bir torbanın içine atılıyor ve kura çekiliyor…

Buradaki üç beş hevesli bu işe ne der bilmiyorum ama

Herhalde bu duyulduğunda hem Eskişehir hem de CHP için ayıpların en büyüğü olacaktır…

Daha bitmedi, yeni başladık…

Kura çekimi ile ilgili,

Ahmet Ataç 'kuradan feragat ettim' diyor,

İl Başkanı,

'Hayır, Ahmet Ataç feragat etmedi' diyor…

Birileri yeminler ediyor, birileri söyledik hakim kabul etmedi diyor…

Oysa, kura çekiminden bir saat önce gazetelere gönderilecek iki satır yazıyla herşey hallolabilirdi…

Ya da kuradan çekilmek konusunda verilecek yazılı bir dilekçe, dün bugün ve yarın yaşanacak polemiklerin tümünün önünü kesmeye yeterliydi…

Şimdi herkes birbirine soruyor;

Kim doğru söylüyor, kim doğruyu söylemiyor?

Bu partinin Belediye Başkanı Ahmet Ataç ile il başkanı Sinan Özkar'ı böyle bir durumda bırakmaya kimin hakkı var, söyler misiniz?

***

Seçim kurulundaki kuraya, CHP'yi temsilen İl Başkanı Sinan Özkar katılıyor…

Çünkü seçilmiş il başkanı olarak partinin Eskişehir'deki en yüksek temsilcisi.

Hadi diyelim ki,

İki merkez ilçe başkanı, yöneticiler falan da katılsın…

Hayır,

Öyle bir izlenim ve algı yaratılıyor ki;

Sanki il başkanı Sinan Özkar Yılmaz Büyükerşen'i, seçimi bir oyla da olsa kaybeden İlker Özokçu Ahmet Ataç'ı temsilen katılıyor…

Böyle bir şey olabilir mi?

Sinsice planlarını kurup,

Hem kendi partisini, hem şehri ve geleceği haince hançerleyenler; şimdi eminim kıs kıs gülüyorlar…

CHP'de,

Ne kazanan kazanmayı,

Ne de kaybeden kaybetmeyi biliyor…

Parti de, kimsenin umurunda değil açıkçası,

Gayya Kuyusundan farksız…

Herkes birbirinin paçasından tutup aşağıya çekiyor…

***

Üstelik bunu,

Daha düne kadar, ancak rüyalarında görecekleri makamlara Yılmaz Büyükerşen'in onayıylaseçilenler yapıyor…

Aday olmak için günlerce önünde yattıkları kapıları şimdi kabadayıca naralarla tekmelemeye kalkıyorlar…

Zamanın birinde, bu partiden Büyükşehir'e aday olup da 20 bin oy alanlar, onları kayboldukları çöllerden alıp yeniden hayata döndüren iradeye ihanet etmek için hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar…

Daha düne kadar,

Methiye düzmekte birinciliği kimseye bırakmayanlar, bugün Brütüslüğün kitabını yazacak kadar işi ileriye götürüyorlar…

***

Kimse bunların, bu beylerin isimlerini merak etmesin…

Etmiyor da zaten, çünkü herkes çok iyi biliyor…

Eskişehir'i Eskişehir yapan Yılmaz Büyükerşen ile bu yolda ona en büyük desteği ve yoldaşlığı yapan Ahmet Ataç'ı; kendileri hiçbir şey olamadıkları için kurultay delegesi olmayı dünyanın en büyük nimeti zannedenlerin ayak oyunlarıyla 'kura çekilmesi' noktasında bırakanlar, hiç merak etmesinler,bunlar eninde sonunda CHP'de layık oldukları noktaya geleceklerdir ya da ineceklerdir diyelim…

***

Yılmaz Büyükerşen, CHP'ye, Eskişehir'e ve kendisine yapılan tüm bu oyunları uzaktan hafif bir tebessümle izlerken, her şeyin farkında olduğu çok açık…

Bu konuda iyi niyetli yaklaşımını,

Her şeyin düzeleceğine olan inancını,

CHP'ye olan saygısını ve sevgisini (her ne kadar bir kesim bunun tersine propaganda yapmaya devam edecek olsa da) insanlara açıklamak zorunda kalmak istememesinden kaynaklanan suskunluğunu, umarım hiç kimse yanlış yerlere yormaz…

Bu kavgayı dönülmez bir noktaya getirmek için verilen emekler, böyle devam ederlerse, sanırım artık boşa gitmeyecek bir hale gelmek üzere…

Kimse unutmamalı,

Ateşle oynarsanız, yanarsınız…

***

Böyle bir hal hasıl olursa,

Bundan,

Kendisine,

Partisine

Ve şehrine bir hayır geleceğini uman varsa, çok fena yanılıyor demektir…

Bu da,

Geçmişte yaşanan örneklerle sabittir…