Türkiye Cumhuriyeti 91 yaşını tamamladı. Bir insan ömrü için çok olan 91 yıl, bir toplum ömrü için 'delikanlılık' sayılır.
Ancak ne yazık ki bizim delikanlımız sanki 'yaşlı bir hasta adam' gibi çok ciddi sağlık sorunları yaşıyor ve büyük sarsıntılar geçiriyor…
Çünkü son yıllarda Cumhuriyetimizin temellerine o kadar çok dinamit atıldı ki… O kadar örselendi ki o delikanlının sağlığı…
Üstelik o dinamitler 'sözde çoğunluk iradesi' adına ateşlendi. Sanki 'cumhuriyet' demek, (ilkokul kitaplarında yazıldığı gibi) sadece 'halkın yöneticileri seçmesinden…' ibaretmiş gibi…
Oysa demokrasinin ve cumhuriyetin başka temel kuralları ve kurumları da var. Ama son yıllarda ülkemizde yapılan yönlendirilmiş seçimlerle başımıza dikilenler, Cumhuriyetin temellerine öylesine hoyratça zarar verdiler ve vermeye devam ediyorlar ki…
Gelin birlikte irdeleyelim o temellerin durumunu.
'LAİKLİK', Cumhuriyetin Temel Direğidir
Evrensel anlamda tanımıyla 'laiklik'; 'toplum kurallarının dine göre değil, bilime ve akla göre belirlenmesidir…'
Oysa ülkemde son yıllarda (özellikle son iki yıldır) toplum kuralları (eğitim, hukuk, kamusal alan, inançlar vb) çoğunlukla İslam dininin belli bir mezhebinin bakış açısına göre belirleniyor. Üstelik yapılan belirlemeler de 'marifeti kendinden menkul bir kişinin' istekleri doğrultusunda oluşturuluyor.
Böyle bir eleştiriyi şartlanmış bir biçimde 'islamofobi' ya da 'milli iradeye saygısızlık' gibi saçmalıklarla suçlayanlara söyleyecek sözümüz yok…
Çünkü sosyal bilim gerçekleri laiklik tanımında akla ve bilime dayanırken, herhangi bir din ayrımı yapmıyor. Ve hiçbir demokratik toplumda milli irade adına laiklik yok edilmiyor.
Laikliği yok edilmiş bir rejimin adına takiyyeci bir söylemle cumhuriyet diyebilirsiniz, ama o rejim gerçek anlamda 'cumhuriyet' olmaz. Tıpkı adı 'aslan' konulan bir çocuğun aslında aslan olamayacağı gibi…
Hukuksuz Cumhuriyet Olmaz
'Hukukun üstünlüğü ve yargının bağımsızlığı' kavramları, bir cumhuriyetin olmazsa olmazlarındandır.
Oysa son yıllarda ülkemizde evrensel hukuk kuralları allak bullak edildi. Hukukun üstünlüğü, 'üstünlerin hukukuna' dönüştürüldü.
Yargı organlarımız ise 'paralellere mi bağımlı olsun yoksa yandaşlara mı?...' biçimindeki kayıkçı kavgalarına sahne oluyor.
Daha dün paralel yargıcılar tertemiz insanları karalıyorlardı, bugün de yandaş yargıcılar kapkara insanları 'ak'lıyorlar…
Toplumumuzun sessiz çoğunluğu da döndürülen hukuk dolaplarını şaşkınlıkla izliyor.
Cumhuriyet 'BARIŞ' İkliminde Gelişir
Öylesine nazik ve nadide bir çiçektir ki 'cumhuriyet'; şiddet, terör ve savaş ortamında gelişemez, yaşayamaz.
Oysa son yıllarda ülkemin iç ve dış barış koşulları adeta 'sıfırlandı…'
Bu ülkede borazanları çok öten kırk katırcılar ve kırk satırcılar elele vererek'çözüm süreci' adı altında iç barışımızı çıkmazlara sürüklüyorlar…
Ülkemizdeki katırcıları ve satırcıları yönlendiren bölgesel ve küresel yandaşları da 'Türkiye bir an önce savaşın ortasına düşse…' diye ellerini ovuşturuyorlar.
Ne acıdır ki, Cumhuriyetimizin temel düsturu olan 'yurtta barış, dünyada barış' ilkesi ve o ilkenin Atatürk'ü bir kenara itilmiş durumda…
Cumhuriyeti 'Bilim, Sanat ve Eğitim' Besler
Gerçek bir cumhuriyetin yol göstericisi 'bilim'dir.
Bilim yolunda ilerleyen cumhuriyeti güzelleştiren de 'sanat'tır.
Bilim ve sanatın toplumla eşitçe paylaşılmasını sağlayan ise 'eğitim'dir. Ama o eğitimin mutlaka 'laik, demokratik, bilimsel ve kamusal' ilkelerle yürütülmesi gerekir.
Oysa son yıllarda bilim artık cumhuriyetimize yol gösteremiyor. Sanatın da içine edildi… Eğitim alanımızda ise ne laiklik kaldı ne de diğer ilkeler…
Yani Cumhuriyetimiz artık sağlıklı beslenemiyor ve dolayısıyla sağlığı giderek daha çok bozuluyor…
Cumhuriyetimizin Ortak Değerleri Parçalandı
Cumhuriyetimizin uzun yıllardır toplumla paylaştığı 'ortak değerler' son yıllarda paramparça edildi.
· Hani nerede o eski 'Türkiye vatanında birlikte yaşama azim ve kararlılığımız?...'
· 'Sevinçte, kederde, tasada ve kıvançta bir olmak' duygularımıza ne oldu?...
· Sahi, '19 Mayıs, 23 Nisan, 30 Ağustos, 29 Ekim' gibi 'ortak bayramlarımız' nereye gitti?...
Uzun yıllardır bizi bir arada tutan ortak toplumsal değerlerimizi zayıflatarak, onları parçalayarak Cumhuriyetimizin korunması ve geliştirilmesi mümkün değildir.
Peki, 'mümkün olan' nedir?
Öncelikle Cumhuriyetimizin temellerini dinamitleyen sapkın zihniyete 'dur' diyebilmek için, demokrasiden ve aydınlıktan yana olan tüm yurttaşların daha duyarlı olmaları gerekiyor. Bu duyarlılık, sorunları görmeyi ve doğru tanılamayı gerektiriyor.
Sonrası için muhtaç olduğumuz demokratik çözüm yollarının kaynağı ise Türkiye toplumunun engin bilincindedir…
***
KATILIN
Cumhuriyetimizin güçlü kentlerinden birisi olan Eskişehir'imizde, Cumhuriyetimizin 91. Kuruluş Yıldönümü dolayısıyla bugün yapılacak birçok etkinlik var:
· Saat 10.00: Atatürk Bulvarı'nda geçit töreni.
· Saat 15.00: Adalar Atatürk Caddesi girişinde başlayarak Vilayet Meydanı'na kadar sürecek Halk Yürüyüşü.
· Saat 20.00: Vilayet Meydanı'nda Cumhuriyet Şöleni
· Ve hafta boyunca sürecek çeşitli kültürel etkinlikler.
Katılın, birlikte olalım. Unutmayalım ki, Cumhuriyetin temellerini dinamitleyenlere karşı en güçlü panzehirdir 'demokratik katılım'.
Sevgiyle, dostlukla ve sağlıkla.