'Şeffaf bir yönetim olacağız' vaadiyle yönetime gelen Mesut Hoşcan ve ekibinin, yaşanan son olaylar da gösterdi ki, şeffaf olmakla çıplak olmayı birbirine karıştırıyor…
Ertuğrul Sağlam'ı bile 'pes ettiren' yönetim hataları, artık o kadar su yüzüne çıktı ki…
Bunun son örneğini,
Mesut Hoşcan'ın, geçtiğimiz hafta sonu, TRT-1'de yayınlanan Stadyum programına bağlanmasıyla yaşadık…
Mesut Hoşcan, Eskişehirspor Kulüp Başkanı olarak öyle şeyler söyledi ki, kulübün içinde kalması gereken birçok şey, yerlere saçıldı…
Neredeyse kulübün iç organları bile…
Mesut Hoşcan,
Öylesine 'geri dönülmeyecek' şeyler söyledi ki, elbette bunların karşılığı da gelecekti…
Geldi de…
Erkan Zengin de çıkıp, kendisine verilen sözlerden ve o sözlerin nasıl tutulmadığından ya da o sözlerden nasıl geri dönüldüğünü tek tek anlattı…
Oysa, süreç henüz noktalanmış değil…
Her iki taraf açısından da (hem kulüp, hem futbolcu) verilmesi gereken kararlar var…
Her şeyin ötesinde Erkan Zengin, hala bu kulübün sözleşmeli futbolcusu…
Kulüp başkanı gecenin bir vakti çıkıyor bir televizyon kanalına, sözleşmeli futbolcusunu ekmek yediği yere ihanet etmekle suçluyor…
Olacak şey mi…
***
Peki siz, Erkan zengin'le aranızda geçen konuşmaları, verilen sözleri, yapılan teyitleri bu kadar açık ederseniz, elbette karşı taraf da çıkıp kendisini savunacaktır…
Siz kulüp başkanı olarak hem kendinizi hem kulübünüzü bu duruma düşürürseniz, yarın diğer futbolcuların verdiğiniz söze inanmasını, size güvenmesini nasıl bekleyeceksiniz?
Beklemeyeceksiniz…
Beklememeniz gerektiğini de sanırım Gaziantep maçında gördünüz…
(Her ne kadar sözünü ettiğimiz tv konuşması Antep maçından sonra yapılmış olsa da, takım içindeki futbolcular her şeyi önceden biliyorlardı…)
O yüzden işte,
Mesut Hoşcan yönetimi, artık şeffaf değil, çıplaktır…
***
Mesut Hoşcan'ın, Eskişehirspor'a çok ama çok pahalıya mal olan Kris Boyd transferindeki beceriksizliği hala akıllarda…
O dönemde her ne kadar başkan yardımcısı olsa da, transferde başrol oynadığını hepimiz biliyoruz…
Geçen yıl yaşanan Necati Ateş olayı…
Veysel'in ve Tarık'ın transferlerindeki krizler…
Her iki futbolcunun da aylarca kadro dışı bırakılmaları…
PTT liginden veya daha alt liglerden alınan oyuncuların transferleri dışında;
Siz Mesut Hoşcan'ın, gerek önceki yönetimdeki başkan yardımcılığı, gerekse kulüp başkanı olduktan sonra, gelecek ya da gidecek transferleri 'sorunsuz bir şekilde' ya da 'sorunu ortalığa sermeden' becerebildiğini gördünüz mü?
Bakın takıma,
Bu takımı hala ayakta tutanlar (Boffin, Diego, Akaminko, Erkan Zengin, Hürriyet…) Halil Ünal döneminde takıma alınan futbolcular…
Dede'yi, Servet'i, Tello'yu, Kamara'yı; gittikleri için saymıyorum bile…
***
Ertuğrul Sağlam'ın gidişine gelirsek…
Sağlam, çoğunluğu gençlerden oluşan, kendi futbol anlayışı ve çalışma biçimine uygun bir takım kurdu…
Takıma kefil oldu, yönetim de Sağlam'a…
Ancak zincir, en sağlam olması gereken noktadan kırıldı…
Bundan sonra getirilecek teknik direktörün, Sağlam ekolüne göre kurulmuş takımdan nasıl bir verim alabileceğini de merak etmiyor değiliz…
***
Sonuç,
Sonuçta ortaya çıkan algı şu;
Trabzonspor maçında bu takım, ruhuyla oynadı…
Yetenekleri, kapasiteleri, motivasyonları, inançları ve emekleriyle oynadılar…
Çok değil, bir hafta sonra; Gaziantepspor maçında ise,
Yetenek ve kapasitelerini sakladılar…
Motivasyonlarını, inançlarını ve güvenlerini yitirmiş bir takım vardı sahada…
Trabzon maçında da, Gaziantep maçında da sahada olan takım, bu yönetimin takımıydı…
İsimleri aynı ama ruhları bambaşkaydı…
***
Bunun tek nedeni de;
Başkanın ve yönetimin Erkan Zengin transferi konusundaki akıllara durgunluk veren beceriksizliğinden başka bir şey değil…