Gürlife Hospital Hastanesi Eskişehir'de üç yıl önce hizmete açıldı. Acıbadem, Ümit ve Anadolu Hastanelerinden sonra 4'üncü özel hastane.

Diğer üç hastaneden farkı yok.

Aslında farkı yok demek doğru olmaz.

Verdiği hizmet yönünden farkı yok ama SGK anlaşması olmadığı için ücretli muayene ve tetkik yapıyor.

* * *

Odunpazarı İlçesi Üniversite Evleri bölgesinde yıllar önce hastane inşaatına başlandı.

Bu arada Sakarya Hastanesi'nin sahiplerinin FETÖ ile bağlantısı oldukları gerekçesiyle yurt dışına kaçmaları nedeniyle hastanenin tüm tıbbi cihazlarına icra dairesi el koymuştu.

Hastane olarak kullanılan binanın mülk sahibi de İslami İlimler Vakfı.

Eskişehir'de hastane inşaatı devam Gürlife Hospital Hastanesin sahipleri, inşaat tamamlanıncaya kadar Sakarya Hastanesi'nin kullandığı binayı kiraladılar.

Amaçları kiralık binada hizmet verirken yapımı yarım kalan hastane binasını tamamlayarak kendi binasına taşınmaktı.

* * *

Sağlık Bakanlığı'na müracaat ederek bakanlığın belirlediği şartları yerine getirdikten sonra 'Hastane' ruhsatını aldılar ve hizmete başladılar.

Bu arada Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına SGK anlaşması için gerekli müracaatı yaptılar.

Ancak Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı müracaatın yapılmasının üzerinden üç yıl geçmesine rağmen Gürlife Hospital Hastanesi ile anlaşma imzalamadı.

Anlaşmayı neden imzalamadıkları konusunda da bir gerekçe de gösteremiyorlar.

'Kriterlere uymuyor' deseler olmaz.

Çünkü Sağlık Bakanlığı'nın belirlemiş olduğu tüm şartlar yerine getirilmiş.

Bakanlığın müfettişleri yaptıkları incelemede bir eksiklik görmemişler ve ruhsatın verilmesi konusunda rapor vermişler.

Sağlık Bakanlığı'nın 'hastane olarak hizmet verebilir' diyerek ruhsat verdiği hastane ile Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı neden SGK anlaşması imzalamıyor?

Bunun gerekçesini açıklamalı.

Var ise bir eksiklik 'eksiklerinizi tamamlayın' denmeli.

Buna rağmen Eskişehirlilere hizmet vermeye devam ediyor.

* * *

Kamudan destek alamamasına rağmen üç yıldan beri hizmet veren hastaneye Eskişehir halkı SGK anlaşması olmamasına rağmen yine de ilgi gösteriyor.

Hastane yönetimi ise kamu desteği almamasına rağmen muayene, tetkik ve ameliyat ücretlerini düşük tutarak sağlık hizmeti alan hastaların mağdur olmamaları için gereken fedakarlığı yapıyor.

Pandeminin çok yüksek olduğu dönemlerde, hastanenin kapısını Covid-19'lu hastalara açarak tedavilerini yaptılar.

Bugünlerde ise Covid-19 aşılarını yapıyorlar.

* * *

Gürlife Hospital Hastanesinin sahipleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın istihdam çağrısına uyarak Eskişehir'de büyük bir hastane inşasına başladılar. Hastanenin inşaatı tamamladıktan sonra şehrimize üniversite hastanesi olabilecek kapasitedeki 330 yataklı bir hastane kazandırılacak. Toplamda 1500'e yakın istihdam sağlanacak.

* * *

Gürlife Hospital Hastanesi şimdiki binasında 154 yatak kapasitesi ve 46 Yoğun Bakım yatağı ile SGK anlaşması olmamasına rağmen 209 personeli ile hizmet veriyor.

Hastane yetkilileri, SGK anlaşması olması halinde yeni hastane binasının tamamlanmasıyla personel sayısının 500 civarında, toplamda ise 1500'e yakın istihdam sağlanacağını ve Eskişehir halkı için ciddi bir istihdam kaynağı oluşturulacağını söylediler.

* * *

Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı neden SGK anlaşmasını imzalamadığının gerekçesini Gürlife Hospital Hastanesi'nin yöneticilerine yazılı olarak bildirmeli.

Bir gerekçe gösteremiyorlarsa ki Sağlık Bakanlığı Hastane ruhsatını vermiş.

O zaman anlaşmayı imzalamalı.

Ortada bir mağduriyet söz konusu.

Bu konuda özellikle AK Parti Milletvekilleri Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ile görüşerek sorunun çözümü konusunda yardımcı olmalılar.

* * *

ÖLÜM YOLU CAN ALMAYA DEVAM EDİYOR

Seyitgazi İlçesini geçip Kırka Mahallesi üzerinden Afyon'a gitmek insanları korkutuyor.

Hem yolun bozuk olması hem de virajlı yolda sık sık meydana gelen trafik kazaları yüzünden çok mecbur kalmadıkça bu yolu kullanmak istemiyorlar.

Eskişehir-Afyon arasındaki mesafeyi 20-25 dakika kısalttığı için de kullanmayı tercih edenlerde var.

Özellikle de Seyitgazi ilçesinde yaşayanlar bu yolu kullanmak zorundalar.

* * *

Kullanmasına kullanıyorlar da Afyon sınırına kadar bildikleri tüm duaları da okuyorlar.

Afyon il sınırına girmeleriyle çift yolla buluştuklarında derin bir 'Ohhh' çekiyorlar.

Afyon karayolunda çift yol çalışmaları başladığında Eskişehirliler, Kırka Mahallesi ile Seyitgazi yolunun da yapılmasını için dönemin başbakanı bugünün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Ulaştırma Bakanlarına ve Eskişehir'e gelen tüm bakanlara taleplerini ilettiler.

AK Parti milletvekillerine 'Seyitgazi-Afyon arasındaki yolun da çift yol olması' için bakanlarla görüşerek 'yatırım programına' aldırmalarını rica ettiler.

Ama ya güçleri yetmedi ya da ilgilenmediler.

* * *

Özellikle kışın bu yolu kullanmak büyük cesaret istiyor.

Bu yolda hemen hemen her gün trafik kazası oluyor.

Kimileri maddi hasarlı ve yaralı kimileri ise ölümlü…

Geçtiğimiz hafta içerisinde meydana gelen kazada minibüs şarampole yuvarlandı iki kişi hayatını kaybetti.

Daha fazla can kaybının yaşanmaması ve milli servetin heba olmaması, insanların ecel terleri dökmeden Seyitgazi-Afyon karayolunu kullanmaları en doğal hakları…

* * *

Sayın Vekiller.

Bakanlık 'çift yol' yapımımı yatırım programına almıyorsa, hiç olmazsa virajların düzeltilerek ulaşımın rahat olması konusunda bir çalışma yapılsa trafik kazalarının olmasını önleseler o bile yetecek.

* * *

TAMBOVA ADAYLIK YOKLAMASI MI YAPIYOR?

DSP Genel Başkan Yardımcısı Dilara Tambova, son aylarda bir dizi ziyaret turları yapmaya başladı.

Belediye Başkanlarını, STK'ları dolaşmaya başladı.

Ortada daha alınmış bir seçim kararı yok.

Olsa 'belki bir seçim yatırımı yapıyor veya adaylık için nabız yokluyor' diyeceğiz.

Seçim kararı alındıktan sonra bu ziyaretleri yapmış olsa o zamanda, 'Dilara Hanım kendisine aday olabilecek bir siyasi parti arayışı içinde' diyenler olacak.

Oysaki Dilara Hanım bu ziyaretleri, DSP Genel Başkan Yardımcısı sıfatı ile yapıyor.

Yani partisi belli…

'O ZAMAN NE ZİYARETİ?'

Dilara Hanımın bu ziyaretlerini takip edenler 'O zaman ne ziyareti?' diye sorguluyorlar.

Seçim kararı alındıktan sonra ziyaret turuna çıkmış olsaydı o zamanda, 'yenimi aklına gelmiş' diyeceklerdi.

Aklından bir adaylık düşüncesi geçip geçmediğini bilmiyorum.

Daha önce denedi.

Hatta adı yerel seçimler öncesinde, 'MHP'den aday olacak' söylentileri de çıkmıştı.

* * *

Ziyaretten amacının ne olduğunu kendisi açıklıyor.

'Nezaket ziyareti'.

Sadece nezaket ziyareti değil tabi ki.

Tambova, şehrin ihtiyaçlarının daha hızlı özüme ulaştırılması konusunda iş birliği oluşturulması gerektiğinin altını çizerek Eskişehir'e fayda sağlamak ve katma değer yaratmak için çalışmaya devam edeceğini söylüyor.

İleri de aday olması halinde şehrin ve STK'ların içinde bulunduğu sıkıntıları ve çözüm yollarını öğrenerek ona göre kendisine bir yol haritası belirlemeye çalışacağını düşünüyorum.

* * *

Neresinden baksan elde kalıyor

Dün haberlerde bir babanın 5 yaşındaki çocuğunun gözü ününde eski eşini tekme tokat öldüresiye dövdüğü haberini izledim.

İçim parçalandı.

Hala etkisi altındayım.

Bir de o çocuğun yaşadığı travmayı düşünüyorum.

O çocuk gördüğü manzarayı ömür boyu unutamaz.

Yakaladıktan sonra verdiği ifadesinde, 'Alkol almıştım. Kendimde değildim. Nasıl yaptığımı hatırlamıyorum' demiş.

* * *

Bir başka haber ise: 'Boşanan kadınların çoğu eski eşinden şiddet görüyor veya öldürülüyorlar…'

Boşanma rakamları korkunç boyutlara ulaşmış.

Eski eşi veya sevgilisi tarafından her gün bir kadın ya şiddet görüyor ya da öldürülüyor.

Cezalardan dolayı vatandaş, bir nevi vergi öder gibi devlete katkı verir olmuş.

İsraf almış başını gitmiş.
Her gün on binlerce ton ekmek, yemek çöpe gidiyor. Kıymetini bilmeyip, bir lokma ekmek için can verenleri hiç düşünmeyip çöpe attığımız o kutsal nimet var ya, bizi çarpıyor.

Bir lokma ekmeğe muhtaç olan onca zavallı insanlar ile sofradaki yemek çeşidini az bularak burun kıvıranlar, aynı insan evladı değil mi?

* * *

Eski Orman ve Su işleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu, Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2018-2019 yılı evlenme ve boşanma verilerini paylaşmış. 2017 yılında 155 bin çiftin boşandığını dile getiren eski bakan, 'Bu korkunç bir rakam' demiş ve eklemiş:

'Aile milletin hücresidir. Hücre sağlam olduğu zaman millet de ayakta kalır. Özellikle ABD'de boşanma oranı yüzde 60, fakat buna gülmemiz lazım. Bizde de durum o kadar parlak değil. TÜİK verilerine göre 2018'de 554 bin 389 çift evlenmiş, aynı yıl 143 bin 573 kişi boşanmış. Boşanmadan ayrı yaşayanları da katarsak rakam yükseliyor, yüzde yaklaşık 26 gibi oluyor, bu korkunç bir rakam. 2019'da ise evlenen çift sayısı 541 bin 424, boşanan kişi sayısı 155 bin 147 kişi, yüzde 29 oranında artış var. ABD, Avrupa böyle diyoruz ama Türkiye'de de oranlar neredeyse 3'te bir oranına yükselmiş'.

* * *

Bu rakamlar uzaydan gelmedi ki...

Oysaki yıllardan beri istikrarlı bir şekilde yükselen bir gerçek bu…

Boşanmak demek, fertlerin kendini güvende hissettiği sıcak aile kurumunun yıkılması demek…

O sıcak yuvada yaşayıp topluma faydalı bir şekilde eğitim görmesi gereken yüz binlerce yavrunun bundan mahrum olması demek. Bir de işin vahşet boyutu var. Bu boşananlardan kaç tanesi eşini öldürdü, kaç tanesi yaraladı. Kaç evde şiddet uygulandı? Kaç bin çocuk bunlara şahit oldu? Bunlardan ne kadarı bu travmayı atlatıp da toplum için normal bir birey olabilecek? Bir de bunların istatistiğini tutabilsek keşke...

Acaba bu derinlerdeki kanayan yaranın da istatistiğini tutabilecek bir ölçü aracı var mı?

* * *

MİNE ÇİÇEĞİNİ SULAMAK
Hakim yetmişlerine merdiven dayadıkları halde boşanmak için başvurmuş çifte sormuş:
'Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz?'.

Yaşlı kadın cevaplamış:
'Hakim bey bir ay öncesine kadar aklımda böle bir şey yoktu. Eşim bana mine çiçeği getirdi, ben de çiçekleri çok severim çiçek çok sulanması gereken bir çiçekmiş ve kocam düzenli aralıklarla sulanmadığında öleceğini söyledi. Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde bir gün fark ettim ki kocam bir kez olsun benim ağrıma rağmen gece kalkıp da çiçeği sulamadı. Bunun üzerine ben de bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam

gerektiğine karar verdim.'
Hakim kadına hak vermiş ama adettendir diye bir de adama sormuş:
'Senin söyleyecek bir şeyin var mı?'
Yaşlı adam cevaplamış:
'Eşimin anlattığı her şey doğru, tek bir şey dışında. Mine çiçeği çok sulandığında ölür. Karımın kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir ama eşim bunu yapmadığı için ben bu yalanı buldum. Çiçeği ölmesin diye her gece kalkmak zorunda kaldı. O her uyanığında ben de uyanık olurdum. İşini bitirip uyuduğunda gidip çiçeğin suyunu boşaltır, peçetelerle toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip, bana hayatı bahşeden canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya severdim...'

O anda gazeteciler dahil, mahkeme salonundaki herkes ağlıyordu…

- - - - - - - - -

Siz de, hayallerinizi gerçekleştiremeyeceğinizi söyleyen söz ve kişilere karşı hep sağır kalın. Olumsuz düşünen insanları duymayın…

(alıntı)