Salgın döneminde eğitimin uzun süre kesintiye uğraması ve öngörüden yoksun kararsız bir izlem sürdürülmesi, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'u adeta köşeye sıkıştırdı.

Önümüzdeki günlerde okullarda yüz yüze eğitimin başlaması ve öğrenme kayıplarının nasıl telafi edileceği düşünülürken; Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu'nun yeni üyesi Prof. Dr. Ömer Özyılmaz'dan, Bakan Selçuk'a çok ağır bir eleştiri geldi.

Sosyal medya üzerinden Bakan'ın politikalarını beğenmediğini açıklayan Özyılmaz, 'Bakandan kaynaklanan 'beceriksizlikten' dolayı, bir nesli kaybetmek üzereyiz' ifadesini kullandığı eleştirilerini şöyle sıraladı;

'2020-2021 Eğitim Öğretim sezonunda ülkemizdeki eğitim uygulamalarına baktığımızda, yükseköğretimin daha başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Milli Eğitim'de bu başarıyı göremiyoruz. Çünkü, Milli Eğitim Bakanı özenle çalışarak bugünü kurtaracak politika üretemedi; bir tarz bir çizgi tutturamadı. Aksine çok 'zikzak' yaptı ve çok yıprandı. Bundan olumsuz olarak etkilenen de ilk, orta ve lise öğrencileri oldu. Ayrıca öğretmenler ve veliler de hüzün ve kedere boğulmanın yanında psikolojileri bozuldu. Bakandan kaynaklanan bu 'beceriksizlikten' dolayı, bir nesli kaybetmek üzereyiz.'

Bu ağır eleştiriler, geçen hafta Türkiye'nin 'puslu ve karanlık vadilerinde(!)' yaşanan tartışmaların gölgesinde 'şimdilik' kaynadı gitti.

YENİ ÜYE NEDEN SERT ÇIKIŞ YAPTI?

Cumhurbaşkanlığına bağlı 'TCCB Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu' isminden de anlaşılacağı gibi eğitim ve öğretim politikalarını belirliyor.

Bu önemli kurulu oluşturan üyeler genelde mühendis ve ilahiyat kökenli akademisyenlerden oluşuyor. 'İktidarın 7. Milli Eğitim Bakanı' eğitim kökenli Ziya Selçuk kurul üyeleri arasında yer almıyor.

Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan yaklaşık üç ay önce bu kurula Prof. Dr. Ömer Özyılmaz'ı atadı. Kurula yeni atanan bir üyenin kısa sürede bu kadar sert eleştirileri neden yaptığını daha iyi anlayabilmek için Sayın Özyılmaz'ı biraz daha tanımak yararlı olabilir.

Yüksek İslam Enstitüsü mezunu olan Ömer Özyılmaz, 1995'te yapılan genel seçimlerde, Refah Partisi'nden Erzurum milletvekili seçilerek Meclis'e girdi. Özyılmaz, daha sonra AKP'ye geçti ve 2002 seçimlerinde AKP Erzurum milletvekili olarak görev yaptı.

Yeni Akit Gazetesi'nde köşe yazıları da yazan Ömer Özyılmaz, Kurul üyeliğine atanmadan kısa bir süre önce Cumhurbaşkanına yazdığı mektupta; 'Bizim eğitim sistemimizin, 150 yıldan beri, Batı Epistemolojisinin ve onun içimizdeki maketinin (!) etkisinde olduğunu' vurgulamıştı.

Ömer Özyılmaz 5 Şubat 2020'de, üniversitelerde okutulan Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi derslerinin kaldırılması önerisine yönelik 'Sadece üniversitelerden değil, ilkokul, ortaokul ve liselerden de bu dersler kaldırılmalıdır. Onun yerine kolektif hafıza dersi konulmalı..' paylaşımında bulunmuştu.

ZİYA SELÇUK NEDEN SUSUYOR?

Salgın sürecinde alınan kararlarda tüm inisiyatifin kendisinde olmadığı Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un her halinden belliydi. Şahsına yapılan ağır eleştiriye sessiz kalan Sayın Selçuk, yaptığı son paylaşımda, 'Büyük ve kapsamlı bir telafi süreciyle; akademik, sosyal duygusal ve fiziksel alanda olumsuz etkileri ortadan kaldıracağız' açıklamasını yaptı ve 'beceriksiz' ifadesini görmezden geldi.

Eğitime erişim ve nitelik sorunları, fırsat eşitsizliği, laiklik karşıtı yapılanma baskıları, kamusal eğitimin güçlendirilmesi, öğrenme yoksulluğunun artması, adaletsiz sınav sistemleri, liyakat erozyonu, öğretmen özlük haklarına yaklaşım gibi nice sorunların çözümü için yapılan çalışmalarda yeterli olunamadığı yadsınamaz bir gerçek. Ancak; Sayın Selçuk'a yöneltilen 'beceriksiz' eleştirisi sadece bu sorunların çözümü için yaptığı çalışmalardan dolayı mı yapıldı, doğrusu bundan tam emin değilim…