İstanbul'da oynadığımız iki zorlu maçın ardından, Ligde tutunabilmek için evimizde Boz baykuşları yenerek rahatlamak istiyorduk. İstanbul Başak Şehirspor da bizim gibi çok berabere kalan fakat az gol yiyen bir takım olduğu için işimiz zor gözüküyordu. Maçın ilk 30 dakikasında iyi top yapan rakibe baskı kuran takım görünümünde idik. Ligin en az gol yiyen takımı karşısında dar alanda yapılan kısa paslar ve yan toplarla sonuca gidemeyince çaresiz kalan Şimşekler Başak Şehir defansına takıldılar. Ertuğrul hocanın kafasında ki plan ne idi bilmiyorum ama oynadığı onbir maçın yedisinde gol yememiş İstanbul Spor karşısında yan ve yüksek toplarla gole gitmeye çalıştık. Oysaki Fenerbahçe maçında olduğu gibi rakibi kendi sahamızda kabul edip uzun ve derinlemesine atılacak toplarla gole gidilmeli idi. Çünkü İstanbul Başakşehir in stoperlerinin uzun ve defansın birbirine uyumlu oldukları biliniyordu. Oyun kurgusu buna göre yapılmalı idi. Ya duran toplardan ya da uzaktan atılan şutlarla kargaşa yaratıp penaltı düşünülmeli idi. Ben Ertuğrul hocanın hamlelerini de yerinde bulmadım. Belki kadro yetersizliğinden olabilir. Fakat elde olan bu en azından devre sonuna kadar idare etmeliyiz. Bu güne kadar hoca hakkında hiçbir şey söylememiştim. Fakat yapmış olduğu hata bizi biraz daha zora soktu. Fenerbahçe de kısa süreli zamanlarda şans bulan ve şansı iyi değerlendiren Semih attığı gollerle adı nöbetçi golcüye çıkmıştı. Başak şehre transfer olan nöbetçi golcü 63. cü dakikada attığı golle bizi kaderimize bıraktı. Sanırım kulağımıza küpe olmuştur. Ara transferde alacağımız oyuncular bizi kurtaracak oyuncu olmalı. Velhasıl bizim takımada böyle bir nöbetçi golcü lazım. Süper ligdeki bütün takımların bir kurtarıcısı var. Örnek Akhisar ın Gekas, Bursa sporda Fernando, Başakşehir de Semih, Beşiktaş da Denba ba, Bizde ise kim? Bizde ise o mevkie alınanlar saha gezmekten başka bir işe yaramıyorlar. Belki ilerleyen zamanlarda iyi olacaklardır ama bize şimdi iş yapacak santrafor lazım. Funes Mori eline geçirdiği fırsatı acemi bir sporcu gibi göğsüne alıp topa vurmaya çalışması yakışmadı. İşte bizim golcümüzde bu diğerleri ile aradaki farkı siz kıyaslayın. Erkan Zengin ise sahada sanki yoktu. Sezgin gemisini kurtarmaya çalışan kaptandı. Şu anda bizim futbolcuların psikolojik raporu ya başaramazsam. İnancı alt bilincinde yerleşmiş olan insan 'belki bu defa başarabilirim' diyerek harekete geçse de sık sık 'ya başaramazsam' endişesini yaşar. Bu endişe dikkatini zayıflatır, zihnini olumsuz sonuçlara yaklaştırır. Bu muhtemel olumsuz sonuçlar dayanma ve direnme azmini azaltır. Kişi kendisini güçsüz hisseder. Bu güçsüzlük ve onun getirdiği tedirginlik kişiyi 'vazgeçme' noktasına götürür. Böylece kişi gerçekten de başarısız olur. İçinde bulunduğumuz ya başaramazsan sendromundan bir an önce kurtulmalıyız.