İçişleri Bakanlığı, virüs nedeniyle etkinlikleri 1 Aralık'a kadar erteledi. İllerdeki baro seçimleri de yasağa takıldı.

Ancak YSK siyasi partilerin kongrelerinin gerçekleştirilmesini sakıncalı bulmadı.

Düğünler, parti kongreleri, mitingler ve açılışlara bir mani yok, ama baro seçimleri yasak.

İçişleri Bakanlığı 81 ilin valisine genelde gönderdi.

Baroların Genel Kurul resmi süreçlerinin başlamasından bir gün önce, Sağlık Bakanlığı'nın yazısı üzerine alındığı belirtilen İçişleri Bakanlığı'nın 2 Ekim 2020 tarihli 'tavsiye' genelgesi ve İl Hıfzıssıhha Kurullarının 2 Ekim 2020 tarihli kararlarıyla, kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütlerinin genel kurullarını 1 Aralık 2020 tarihine kadar ertelendi.

Hukukçu değilim.

Baro Genel Kurullarının yapılmalarına iki gün kala iki ay ertelenmelerinin hukuka aykırı olduğu iddia ediliyor.

Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz, Baro Yönetim Kurulu tarafından alınan karar gereği, Bölge İdare Mahkemesine yürütmeyi durdurma davası açtı.

Elagöz, yürütmenin durdurulması ile ilgili dava dilekçesini 1. İdare Mahkemesi kalemine teslim ettikten sonra şu açıklamayı yaptı:

'Türkiye'de ilk Kovid-19 vakasının açıklandığı tarih olan 10 Mart'tan bu yana aradan geçen sürede, baroları parçalama kanunlarından düğünlere, siyasi partilerin kongrelerinden mitinglere ve açılışlara kadar hiçbir etkinliğin ertelenmediği ülkemizde baro seçimlerinin ertelenmesi, oy vermek ve baroların organlarını belirlemek yetkisine sahip avukatların iradesine ipotek koyulması anlamına gelmektedir'.

* * *

Ben hukukçu değilim.

Eskişehir Barosu'na kayıtlı avukatların kiminin babası, kiminin ise ağabeyi yaşındaki eski avukatlara telefon ettim.

Baro Genel Kurullarını ertelenmesi ile ilgili İl Hıfzıssıhha Kurullarının yetkisi olup olmadığını sordum.

'Bugüne kadar görülmemiş, alınmamış hukuka aykırı bir karar. 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu'nda Hıfzıssıhha kurullarının genel kurul erteleme yetkisi bulunmamaktadır. Yasayla getirilen bir düzenlemenin genelge, kurul kararı gibi işlemlerle ortadan kaldırılması açıkça hukuka aykırıdır. Hukuka aykırı olarak alınan hıfzıssıhha kurulu kararlarını dayanak alarak baro genel kurullarını iptal eden ancak aynı kararında siyasi partilerin kongrelerini yapmalarında sakınca bulunmadığını beyan ederek virüsün toplantı seçtiğini ortaya koyan YSK kararı hakkında ise hukuki bir değerlendirme yapmak maalesef mümkün değildir' cevabını verdiler.

* * *

Gerekçe salgının yayılma tehlikesi ise,

Bu tehlike siyasi partilerin genel kurullarında yok mu?

Cumhuriyet Halk Partisi ile İYİ Parti'nin kurultayları yapıldı.

Türkiye'nin 81 ilinden, hatta ilçelerinden delegeler katıldı.

Bir sorun yaşandığını duymadım.

Siyasi partiler il, ilçe kongrelerini yapmaya devam ediyorlar.

AK Parti'nin Eskişehir ilçe kongreleri büyük ölçüde tamamladı.

Yakında Odunpazarı ve Tepebaşı İlçe Kongreleri yapılacak.

Aralık ayı içerisinde il kongresi.

Eğer kongrelerde virüs bulaşma riski varsa bu kongreler o zaman niye ertelenmiyor?

Nikahlar kıyılıyor, kısıtlı da olsa düğünler yapılıyor, sosyal mesafe kuralına uyarak açılışlar yapılıyor.

Bunlara 100'lerce insan katılıyor.

Onlara gelince 'yasak' yok.

Ama barolara gelince 'yapamazsınız' deniliyor.

Bunun mantıklı izahı nerede bilmiyorum.

* * *

Eskişehir Barosu Yönetim Kurulu tarafından İl Hıfzıssıhha Kurulu'nun almış olduğu 'kongrelerin 2 Aralık'a kadar ertelenmesi' kararının durdurulması için Eskişehir 1. İdare Mahkemesi'ne yaptığı itiraza karşı nasıl bir karar çıkacak onu da çok merak ediyorum.

* * *

Hani ek kitap alınmayacaktı


Milli Eğitim Bakanlığı artık ders kitaplarını ücretsiz dağıtmaya başladı.

Artık eskisi gibi veliler okullar açıldıktan sonra kırtasiyecileri tek tek dolaşıp kitap aramıyor (!) Bu uygulama doğru.

Ancak bazı öğretmenler veya okul idarecileri, dağıtılan ders kitaplarının yetersiz olduğu gerekçesiyle velilere 'ek kitap seti' öneriyorlar.

Güya devlet öğrencilerin kitaplarını veriyor vermesine ama öğretmenler öğrencilere ödevleri ders kitaplarından değil aldırdıkları ek ders kitaplarından veriyormuş.

Bakanlık, 'ek ders kitabı alınmayacak' demesine rağmen.

Koronavirüs salgının geçmemesi üzerine okullar açılması gereken tarihte açılmadı.

Pazartesi günü ilk ve ortaokullar kısıtlı olarak açılacak.

Haftada iki gün yüz yüze ders yapılacak.

Her sene eğitim yılı başında olduğu gibi, bu eğitim yılında da yaşandı.

Gerek kayıt döneminde gerekse kayıtlar bitip sınıflar belli olduktan sonra öğrenci velilerinin cep telefonlarına, 'Şu kitapevlerinden ek ders kitap seti' almaları için mesaj gönderilmiş.

Bu da veliler arasında tepki topluyor. Bazı veliler almak istemiyor. Ancak öğretmenlerin ödevleri ek kitaplardan verdikleri için çocuklarının mağdur olmamaları için almak zorunda kalıyorlar.

Bu konuda çok sayıda mail ve telefon aldım.

Şöyle diyorlar: 'Bu sorunu bir türlü çözemediler. Biz veliler olarak istenilen kitapların fiyatlarını öğrendiğimiz de ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Almazsak sınav soruları o kitaplardan çıkacağı için çocuğum mağdur olacak. Kitap setlerinin normal satış fiyatı 800-900 TL. Ben şu okuldan geliyorum diyorsun o zaman kitapların toplam fiyatı 600-700 TL'ye düşüyor. Milli Eğitim Müdürlüğü dahil yetkililerden açıklama bekliyoruz. Madem devletin dağıttığı kitaplar yeterli neden öğretmenler ek kitaplardan ders çalıştırıyor ve konuları oradan işliyor? Milli Eğitimin bundan haberi yok mu?'

Konu hakkında cevap gelirse velileri mutlaka bilgilendireceğim...

* * *

Sevgi

Bir gün sormuşlar ermişlerden birine:

'Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?'

'Bakın göstereyim demiş' ermiş.

Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar.

'Ermiş bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz' diye bir de şart koymuş.

'Peki' demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.

Bunun üzerine 'şimdi' demiş ermiş, 'sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe.'

Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa.

'Buyurun' deyince, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan. 'işte' demiş ermiş, 'kim ki gerçek sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz ve şunu da unutmayın, gerçek pazarında alan değil, veren kazançtadır daima.'

Şunu da unutmayın: Hayat pazarında alan değil, veren kazançlıdır her zaman

* * *