Başlıkta kullandığım sözü, ölümsüz halk ozanımız Yunus Emre'nin ölümsüz bir şiirinden uyarladım. Bilindiği gibi o deyişin aslı ve devamı şöyle:

' Söz ola kese savaşı/ Söz ola kestire başı…'

İnsan yüreğinin tercümanı olan 'dilin ve sözün, özün aynası' olduğunu anlatır o dizeler…

10 Ekim 2015 Kara Kanlı Cumartesi günü Ankara Garı önünde yapılan 'İnsanlık dışı insan kıyımından' beri Türkiye toplumunun duyarlı yürekleri şokta…

O duyarlı yürekler hüzünle ve şaşkınlık içinde birbirlerine soruyorlar:

' – Neden, nasıl, niye kıyıldı bu insanlara?.. Ve kim yaptı?...'

Kim/ler Yaptı/rdı Bu İnsanlık Dışı Kıyımı?..

Bu insanlık kıyımını 'kim/ler yaptı/rdı?' sorusunun doğru yanıtlarına ulaşabilmemiz için, önce 'terörün amacı ne?' sorusunun yanıtlarını bulmamız gerekir.

Çağdaş toplumbilim öğretisinde terörün amacı, 'toplumda korku sarmalı oluşturarak, yıldırma, ayrıştırma, çatışma yaratmaktır…' özünde açıklanıyor.

Başka bir deyişle terör ve savaş: 'Ölümüne iktidarda kalmak isteyenlerle, ölümüne iktidarı ele geçirmek isteyenlerin ortak araçlarıdır…'

Bunun içindir ki 'terörden ve savaştan beslenen canavarlar dumanlı havaları çok severler…'

Bu bilgiler ışığında Ankara Kıyımına baktığımızda akla gelen ilk soru şu olmalıdır:

' – Bu kıyımı yaptıranlar çok mu 'meçhul', yoksa çok mu 'meşhur'?...'

Şimdi gelelim 'Ankara'daki bombaları kim/lerin patlattığı?' sorusunun sorularına:

' – Bu ülkede kimler gerginlikten ve kaostan medet umuyorsa, kimler akan kanın durmasına karşıysa, kimler seçimin korku ortamında yapılmasından yarar umuyorsa ve kimler BARIŞ'tan korkuyorsa…'

İşte onlardır yüreklerimizi kana bulayanlar!

'Ugh! Beyaz Adam Çatal Dilli…'

Çocukluğumuzun ve ilk gençlik yıllarımızın çizgi romanlarındaki 'Kızılderili' tiplerin 'zalim beyaz adamlara' karşı söyledikleri 'çatal dilli' sözü; 'yılan gibi zehirli söz' ya da 'kaypak söz' anlamlarına gelirdi…

Kara Kanlı Cumartesi gününden beri toplumumuzda o kadar çok 'çatal dil' dolaşıyor ki… Örnek mi istersiniz?:

· 13 yıldır gerginlik sürdürdüğü gerginlik politikasıyla bu toplumu 'ayrıştıran' AKP/RTE çizgisi, 'kendi sorumluluklarını ötekilere(!) yüklüyor…'

· 35 yıldır bu toplumu 'çatıştıran' PKK çizgisi ve siyasal uzantıları, 'sizin dibiniz benden kara' söylemleriyle 'ötekileri(!)' suçluyor…

· Yıllardan beri 'ırkçılık' yangınına körükle giden MHP çizgisi, , 'sanki sütten çıkmış gibi' her şeye 'hayır' diyerek suçu 'ötekilere(!)' atıyor…

'Terörün gücü ve gücün terörü sarmalı' içindeki çatal dilli söylemlerin barışı böylesine katlettiği ülkemizde; 'barışın ve demokrasinin dili' olmaya çalışan CHP çizgisinin ve diğer demokrasi güçlerinin sesleri ise körleşmiş kulaklara bir türlü ulaşamıyor…

Sözüm Terörden Dışarı…

Ankara Kıyımı'nın neden olduğu 'sözün bittiği yer'den sonra benim 'aşağıdakilere' söylenecek sözüm yok:

· Atatürk Cumhuriyetinin 'Yurtta Barış, Dünyada Barış' ilkesini, bugün 'yurtta terör, dünyada savaş' noktasına getirenlere…

· Son 13 yıldır ortaya attıkları uçuk dış politika saçmalıklarıyla ülkemizi Ortadoğu bataklığına sürükleyenlere…

· Etnik ve dinsel kimlikler üzerine siyaset yaparak toplumumuzu ayrıştıranlara…

· Şiddeti, terörü ve savaşı araç olarak kullanmayı savunan tüm siyasal görüşlere…

· Barış ve demokrasi güçlerini Kürt ırkçılığının kuyruğuna takmaya çalışanlara…

· Bu toplumun ortak mayası olan Cumhuriyet değerlerini Türk ırkçılığına alet edenlere…

· Tüm insanlık Ankara Kıyımı'nın acısıyla kıvranırken, 'güvenlik zaafı yok diyen ve bıyık altından sırıtan bakanlara…'

· Ulusal maç öncesinde 'Ankara Kıyımında yitirdiğimiz canlara ıslık çalan saygısızlara…'

· Ve tüm bu gerçeklere rağmen 'verdikleri oylarla' barışa gölge düşürenlere…

Evet, 'yukarıdakilere ve benzerlerine' gerçekten söyleyecek söz bulamıyorum. Çünkü 'barışı kesecek söz söylemekten korkuyorum…'

Dilerim, 'çatal dilli barış düşmanları 1 Kasım umutlarına daha fazla zarar vermezler…'

Barışla, sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla.