AKP İktidarı 'bir bardak suda fırtınalar yaratmak' konusunda artık iyice uzmanlaştı…

Nitekim 2- 6 Aralık 2014 tarihlerinde Antalya'da toplanan '19. Milli Eğitim Şûrası (MEŞ)' sürecinde bilinçli olarak kopartılan anlamsız polemikler yine toplumsal gündemimize damgasını vurdu.

Şûrada tartışılan tüm konuların önüne geçirilen 'zorunlu din dersi, karma eğitim ve Osmanlıca' konularında, başta cumhurumuzun başı ve başabakan tarafından olmak üzere görsel ve yazılı medyamızda o kadar çok ayrıştırıcı şeyler söylendi ki…

Böylesine düşük kaliteli bir süreci benim içimden de şöyle özetlemek geçiyor: ' Şuursuz Şûra'nın şey yaptığı şeyler…'

Ama biz ayrıştırıcı, aşağılayıcı, küfürcü, kalitesiz ve samimiyetsiz söylemleri sahiplerine bırakarak; aslında ne olduğunu irdelemeye ve paylaşmaya çalışalım.

'MEŞ'LERİN TARİHÇESİ

İlk 'Milli Eğitim Şûrası (MEŞ)', Hasan Âli YÜCEL'in bakanlığı döneminde 17- 23 Temmuz 1939 tarihlerinde toplandı. O tarihten sonra dört yılda bir toplanan MEŞ, bakanlığın 'danışma organı' olarak görev yapıyor ve 'tavsiye kararları' alıyor.

8 Temmuz 2014 tarihinde yenilenen 'MEŞ Yönetmeliği'ne göre; MEŞ Genel Kurulu tabii (doğal) ve davetli üyelerden oluşuyor. Bakanın onayıyla çağrılan üyeler, gündemi Bakanlık tarafından belirlenmiş konuları tartışarak tavsiye kararına bağlıyorlar.

Mevcut yönetmeliğe göre, MEŞ kararlarını uygulamak ya da uygulamamak konusu tamamen Bakanlık inisiyatifindedir.

İlk yıllarında 'katılım' ve 'kalite' yönünden çok iyi olan MEŞ'ler, ne yazık ki son yıllarda bu özelliklerini kaybetmişlerdir.

En son toplanan 19. MEŞ, demokratik olmayan toplanma biçimiyle ve bilimsel olmayan kararlarıyla; tam anlamıyla 'Şuursuz Şûra' tanımını hak etmiştir.

ŞUURSUZ KARARLARDAN ÖRNEKLER

2- 6 Aralık tarihlerinde toplanan 19. MEŞ'e; akademisyenler, okul müdürleri, öğretmenler, öğrenciler ve Bakanlık bürokratlarından oluşan yaklaşık 600 kişi katıldı. Ama özel olarak belirlenmiş bu kişilerin çok büyük çoğunluğu AKP yandaşlarından oluşuyordu.

İşte bu göstermelik Şûra, Bakanlığın önceden belirlediği '4 konu başlığı' altında kendi içinde sözde tartışmalar yaparak '179 tavsiye kararı' aldı. Konu başlıkları ve alınan örnek(!) kararlardan bazıları şöyle:

1. Öğretim Programları ve Haftalık Ders Çizelgeleri: (47 madde)

· Okul Öncesi programında 'değerler eğitimine' yer verilmesi. (Aslında bu terimle 'dinsel eğitim' kastedilmektedir.)

· İlkokul 1. 2 ve 3. sınıflara zorunlu olarak 'Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi' konulması.

· İlkokullardan 'İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi' derslerinin kaldırılması.

· Ortaokulda 'hafızlık eğitimi' alacak öğrenciler için ara verme süresinin 1 yıldan 2 yıla çıkarılması…

· Ortaokullarda ve liselerde okutulan 'TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük' dersi programının gözden geçirilmesi…

· Liselerde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin 2 saate çıkarılması…

· 'Osmanlı Türkçesi' dersinin, Sosyal Bilimler ve Anadolu İmam Hatip liselerinde zorunlu olarak, diğer ortaöğretim kurumlarında ise seçmeli olarak okutulması…

· Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Liselerinin öğretim programlarında yer alan 'Alkollü İçki ve Kokteyl Hazırlama' dersinin kaldırılması…

· Kutlu Doğum Haftası, Muharrem ayı ve Aşure Günü'nün belirli gün ve haftalar programına alınması.

2. Öğretmen Niteliğinin Artırılması: (40 madde)

Bu bölümde yer alan önermelerin taslağının 'akademisyenler' tarafından hazırlandığı belli oluyor. Çünkü önermelerde siyasal/ ideolojik önyargılardan çok, eğitimbilimi verileri öne çıkarılmış.

Bu bölümde de İlahiyat Fakültesi mezunları için araya sıkıştırılmış torpilli bir cümle sırıtıyor…

3. Eğitim Yöneticilerinin Niteliğinin Artırılması: (44 madde)

Bu bölümün de akademisyenler ve deneyimli bürokratlar tarafından hazırlandığı anlaşılıyor.

Hatta bu bölümdeki önermelere göre, AKP'nin son yıllarda atadığı yandaş yöneticilerin çoğu yönetici falan olamaz…

Ancak çoğu çağdaş yönetim bilimi ilkelerine uygun olan bu bölümdeki önermelerin arasına sıkıştırılan 'mülakat komisyonu' adı altındaki sübjektif organ, tüm iyi niyetli önermeleri boşa çıkarmaktadır…

4. Okul Güvenliği: (47 madde)

Eğitim alanımızın önemli sorunlarından olan 'okul güvenliği' konusunda, çoğu belli kaynaklardan 'kes- yapıştır' yöntemiyle alındığı belli olan birçok önerme yazılmış.

Bu önermelerin parasal kaynağı sağlanmadan havada kalmaları kaçınılmazdır.

Ayrıca bu bölümde 'güvenlik' adı altında, temel hak ve özgürlüklere gölge düşüren birçok hüküm yer almaktadır…

PEKİ ASLINDA NE YAPILMAK İSTENİYOR?...

Oluşturulması ve toplanma biçimiyle 'demokratik olmayan' ve aldığı kararların çoğu 'bilime dayanmayan' 19. MEŞ'in 'şuursuz bir Şûra olduğu' açıktır.

Bu şûrada 'din dersi, karma eğitim, Osmanlıca' gibi konularda fırtına koparılırken; 'eğitim bilimleri, fen bilimleri, matematik, Türkçe' gibi dünyanın gerisinde kaldığımız konular hiç konuşulmadı.

İşin daha da acısı, bu şûranın sözde bir öğretmen sendikası olan Eğitim Bir Sen tarafından yönlendirilmesidir…

Böyle bir Şûra, MEŞ'lerin kuruluş felsefesine de aykırıdır. Onun için aldığı kararlar da 'yok' hükmündedir.

Aslında bunun böyle olduğunu bu şûrayı düzenleyenler de biliyorlar. Ama onlar gelecekteki hedefleri için şimdiden zemin ayarlaması yapıyorlar. Hedeflerini de artık eskisi gibi pek fazla gizlemiyorlar. Yapılan tüm girişimler 'dinsel topluma geçiş' denemeleridir...

Dileğimiz bu şuursuz gidişin, bilimin ve demokrasinin gücüyle durdurulmasıdır…

Sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla.