Gazetelerden:
İBB Meclisi Tuzla'daki Hazine'ye ait 15 dönümlük konut arazisini özel sosyal-kültürel tesis alnına dönüştürüp 30 yıllığına 'İnsani Yardım Vakfı'na (İHH) vermiş. Ayrıca iki kat bodrumun da emsal dışı bırakılması sağlanmış.
İHH bu arazide 'bölgesel lojistik merkezi' yapacakmış.
***
İHH'yı ilk olarak iktidarın sahiplenmekte tereddüt ettiği, Gazze'ye yardım götüren 'Mavi Marmara' gemisiyle tanımıştık. Gemiye İsrail askerleri saldırmış, 9 kişiyi öldürmüştü.
1994 yılında Bosna'ya yardım amacıyla kurulmuş, şu anda 110 ülkede yardım faaliyetlerinde bulunan, bütün geliri hayırsever insanlardan gelen bağışlara dayanan bir dernek… Son Halep olaylarında da İHH elemanlarını, savaş mağdurlarına yardım ederken görmekteyiz ekranlarda.
Türkiye ile İsrail arasında diplomatik ilişkilerin mutabakatla sonuçlanması üzerine, İHH başkanı AKP'nin dış politikalarını şiddetle eleştirmiş ve AKP ile İHH'nın arası açılmıştı.
Arazi tahsisi, AKP ile İHH'nın barıştığının kanıtı!
***
Ülkemizde kayıtlı on binlerce dernek-vakıf var.
Çevre, doğa, çocuk, engelli, hayvan, eğitim, gıda, tarım, kalkınma, meslek hakları, sağlık, şehit yakını ve gaziler, spor, düşünce, dini hizmetler, insan hakları, insani yardım vb. alanlarda 'dayanışma, yardımlaşma, koruma, geliştirme ve farkındalık yaratma' amacıyla kurulmuş ve faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri hepsi.
Renk renk, çeşit çeşit…
Hemen her İslami cemaat, kendine özgü, yardım toplayan ve dağıtan dernek-vakıf oluşturmuş.
İnsanların yardımlaşması ve dayanışmasının erdemine ve gereğine inanan biri olarak, bu derneklere karşı olduğum sanılmasın.
Sadece ajandalarının 'şeffaf' olmadığını, hizmet alanında 'bizden-sizden mizanı'nı kullandıklarını, devletin bazı sivil toplum kuruluşlarının üzerine giderken İslami motif taşıyanlara toz kondurmadığını görüyor ve rahatsız oluyorum.
Bunların hepsi Müslüman olduğuna göre, neden ayrı ayrı yardım derneği kurma ihtiyacı içindeler ki..?
***
Hatırlayan var mı? Almanya'da patlak veren 'Deniz Feneri V.' davası ne oldu?
Alman yargısı bağış olarak toplanıp Türkiye'ye aktarılan 41 milyon euronun peşine düştü. Almanya'daki sorumluları mahkûm etti. Davanın Türkiye uzantısını açan üç savcı görevden alındı. Gelen savcıların gayretiyle, dava beraat ve zamanaşımıyla sonuçlandı.
Ya 'Kimse Yok mu Derneği'..?
İktidarın önceleri toz kondurmadığı bu dernek FETÖ destekçisi çıktı. Meğer topladıkları bağışları, FETÖ'nün okul, yurt, hastane gibi yurtdışı yatırımlarına aktarılıyorlarmış.
KHK ile kapatıldı.
***
Küçük manav çırağı, ufak el arabasına kavun yükler, güçlükle yokuştan çıkarmaya çalışır. Yoldan geçen bir adam, çırağa acır ve yardım eder. Arabayı yokuştan çıkarırlar.
Adam terini silerek çocuğa sorar:
'Senin ustan nasıl adam böyle? Hiç bu kadar kavun yüklenir mi? Ben bunu götüremem demedin mi?'
'Dedim ama..!'
'Aması ne?'
'Elbet bir budala çıkar, sana yardım eder, dedi!'
***
Yardımlaşma, dayanışma bizim önemli hasletlerimizdendir. Benim ikilemim, 'duygularımla aklımın arasında kalmak'. Kavuncu çırağına yardım eden adam konumuna düşmekten korkarım.
Gerçekten başka hiçbir amaç taşımadan, 'ayrımsız' tüm insanların hayrına faaliyet gösterenleri tenzih ederek diyorum ki;.
Bu yardım derneklerinin çoğunun, vatandaşın insani ve dini hassasiyetlerinden istifade ettikleri, faaliyetlerini de şeffaf yürütmedikleri çok açık.
Ne kadar da çoklar…!
Her biri Deniz Feneri, Kimse Yok mu Derneği potansiyeline sahip!
Hepsi de dindar (!) insanların kontrolünde, devletin koruyucu kanatlarının altında.
Gözleri ise dindar yurttaşın cüzdanında…
Unuttuk mu?
Bu iş, Jet Fadıl'dan bu yana böyle…!