Önce sağlık diyorsunuz, sonra yeni umutlar sıralanıyor belleğinizde. Belki su gibi akıp giden eski yıl içinde yitirdiklerinizin umudu bu. Belki hayallerinizi süsleyen güzellikleri yaşama arzusu. Belki de barış içindeki güler yüzlü mutlu insanlardan oluşan bir dünya beklentisinin umududur bu.
* * *
Pek çok kimse, bu yazıyı yeni okuduğunda 2020 yılını geride bırakmış, ya da yeni yıldan zaman harcamaya başlamış bile olacak. Ama hepimiz ortak bir sözcük kullanıyor olacağız:
'Yahu ne kadar çok çabuk geçti bu yıl, hiçbir şey anlamadık.'
* * *
Doğrudur aslında, her günü koşturmaca içinde geçenler için, geçen zaman çabuk anlaşılmaz.
Ya zamanın değerini bilmeden öylesine yaşamak, ama sonra bir yerde durup geriye bakıldığında neler bırakıldığını, nelerin gittiğine seyirci kaldığımız, nelerin bizimle geldiğine, hangi pişmanlıkların iç cebimizde olduğuna ve hangi sevdiklerimizi kaybettiğimize ve kimlere nefretimizden çok, sevgimizi belli etmediğimize bakarız.
Bir film şeridi gibi hayatımız gözlerimizin önünden geçer, gider. Her yılsonunda keşkelerle doldurduğumuz hayatımız ve kurduğumuz sözcüklerimiz dökülür ağzımızdan. Ama çok geçtir artık, geçen geçmiş ve bir daha gelmeyecektir. Geçenler ve gidenler yalnız zihnimizde değil, hayatımızdan da bir şeyler götürmüştür artık.
Ve dudaklarımızdan Hicaz makamında bir şarkı çıkıverir:
'Nasıl geçti habersiz, o güzelim yıllarım...'
* * *
Geriye dönüp baktığımızda giden ömürden gidiyor aslında. Hepimizin çocukluğunda ve anılarında unutamadığı bir yılbaşı anısı mutlaka vardır. Benim de şahsıma münhasır anılarım çok ama bunları burada kaleme almayacağım. Ancak ben nedense, sevinç ve neşe içinde olacağıma, garip bir hüzünle buluşurum yeni yılla. Belki de sırf bir yıl daha yaşlanmanın verdiği tarifsiz hüznü hissettiğim için.
* * *
Her neyse, artık eski denen bir yılın son gününü yaşıyoruz. Cuma günü yeni yılın ilk günü olacak ve toplumumuz içerisinde yer alan insanların pek çoğu, geçmiş yıllardaki gibi uğurlayamayacak 2020'yi. Yeni yılda yine geçmiş yıllarda karşıladığımız gibi tüm sevdiklerimizle bir arada olamayacağız.
Mart ayının ikinci haftasında yurdumuzu da etkisi altına alan Covid-19 Pandemisinden dolayı evlerimize kapandık.
Virüs kapmamak adına hepimiz olağan üstü aldığımız önlemlerle kendimizi korumaya çalışıyoruz.
Eğer çalışıyorsak, işe gitmek zorundaysak aynı çatı altında yaşadığımız eşimize, çocuklarımıza, anne ve babamıza olası virüs bulaşmamasını önlemek adına sarılıp, öpüşemiyoruz.
* * *
Sevdiklerimize hasret, gelecek iyi bir haberi özlemle bekledik durduk. Sarılmanın güzelliğine, kucaklaşırken giderilen hasretlerin bitişine kavuşmak için saydık zamanı. Diğer yandan 'sevdiklerimizden kötü bir haber gelmesin, aman uzakta da olsalar iyi, sağlıklı olsunlar da' diye teselli ettik birbirimizi, kavuşmalara adım adım biraz daha yaklaşacağımızı umarak.
Belki de yıllar sonra ilk kez abimiz, ablamız veya kardeşimiz, eşimiz, dostumuz.
Hatta belki de anne ve babalarımızdan ayrı yeni yılı karşılayacağız.
Yine yıllar sonra ilk kez sadece eşimiz ve çocuklarımızla yeni yıla 'Hoş Geldin' diyeceğiz.
Sağlık olsun.
Bu zor ve bezdirici günler elbette geçecek.
İnşallah 2021 yılını tüm dünya insanlarıyla birlikte bu illet hastalıktan kurtulmanın sevinciyle, yaşadığımız ve geçirdiğimiz zor günleri atlatmış olarak kutlarız.
* * *
Hepimiz yaşadığımız yılbaşı gecesinin etkisinden kurtulamadan, bir yılın muhasebesini bile yapamayacak. Ama bence oturup, bir yılın muhasebesi iyi yapılmalı. Çünkü bir yılın muhasebesini yapmadan, hatalarımızın nasıl farkına varabiliriz ve yeni yılda yeni umutları, yeni hayalleri kovalarken, bu hataları tekrarlamayacağımızı nasıl bilebiliriz.
Öğrenciler başarılı olma, gençler rüyalarını süsleyen sevgiliye kavuşmanın umudunu taşıyor.
Bazıları mutlu bir yuvada çocuklarıyla yaşama umudunda. Fakirler zengin, zenginler daha zengin olmanın umudunda. İşsizler iş, hastalar şifa bulma umudunda.
* * *
Evet, 2020 bitti ama önümüzde Allah ömür verirse koskoca bir 367 gün var. Bunun her gününü ve her anını, sevgi, saygı, duyarlı olarak geçirmek toplum ve insan olarak bizim elimizde. Hayallerimizi, umutlarımızı ve geleceğimizi yılbaşı çekilişine endekslemeden her şeyi emeğimizle kendimiz yapalım. İyilik yapmayı ertelemeyelim. Kendimiz için istediğimiz huzuru başkaları içinde isteyelim.
* * *
Yılın son günlerine doğru tüm senenin ağırlığı omuzlarımıza çöker.
Kendini yorgun ve bitkin hissedersin.
Bir an önce o yılın bitmesini ve sil baştan başlayacak olan taptaze umutlarla dolu yeni
yılın gelmesini istersin.
Çünkü yeni yıl, yeni bir başlangıç, 365 günlük bir maratonun taze nefesle başlayan
hızlı çıkışıdır.
O yüzden hepimiz yeni yıla çok umut bağlarız.
Biliriz, umut olmadan yaşanmaz.
Umut bizi fişekleyen en güzel şeydir.
Bir de sağlıklı olmak…
O yüzden herkese öncelikle sağlık diliyorum.
2021 için her şeyin en güzelini, en keyiflisini ve tutkulusunu yaşamanız dileği ile…
Umutların daha gür yeşereceği mutlu yarınlar sizin olsun.
2021 yılına girerken umutsuzlukların umuda dönmesini bekliyoruz.
Bütün insanlığa Eskişehirlilere sağlık ve huzurlu nice yeni yıllar diliyorum.
* * *


Ayakkabı içindeki para

Âlimlerden biri, talebesi ile gezerken, bir tarlanın yanındaki ağaçlardan birinin altında eski bir çift ayakkabı gördüler. Belli ki civarda çalışan birisinin ayakkabısıydı.
Talebe:
'Hocam bu ayakkabıyı saklasak da sahibi geldiğinde ayakkabısını bulamayınca, o anki halini seyretsek, ne dersin? ' dedi.
Hoca:
'Sevincimizi başkalarının üzüntüsü üzerine kurmak doğru değildir. Gel şöyle yapalım; sen zengin bir ailenin çocuğusun, bu ayakkabının içine bir miktar para bırak, sahibi gelip bunu gördüğü zamanki sevincini seyredelim' dedi.
Talebe bu teklifi daha güzel buldu ve adamın ayakkabısının içine bir miktar para koydu. Hocası ile görünmeyecek şekilde bir ağacın arkasına saklandılar.
Bir müddet sonra, ayakkabının sahibi geldi. Elbiselerini değiştirdi, ayakkabısını giyerken içinde bir şey olduğunu fark etti. Baktığında bunun para olduğunu gördü. Bir müddet etrafına bakındı, hiç kimseyi göremeyince, dizleri üzerine oturdu ve ellerini açıp:
'Ya Rabbi, eşimin hasta, çocuklarımın aç olduğu sence malumdur, verdiğin bu nimet için sana sonsuz şükürler olsun,' deyip gözyaşlarına boğuldu ve uzun bir süre ağladı. Bunu gören Hoca ile talebesi de gözyaşlarını tutamadılar...
Sonra Hoca talebesine döndü:
'Bu ilk tekliften daha güzel olmadı mı? Şu an daha mutlu değil misin?' dedi.
Talebesi:
'Evet, Hocam, daha sevinçliyim. Şimdi, daha evvel anlamadığım şu cümlenin manasını anladım: Verdiğin zaman, aldığın zamankinden daha mutlu olursun'.
Hocası dedi ki:
'Evladım! Güçlü ve haklı olduğunda affetmek: Vermektir.'
'Yokluğunda kardeşine dua etmek: Vermektir.'
'Haksız iken özür dileyebilmek: Vermektir.'
'Başkasının ırzına kem gözle bakmamak: Vermektir.'
'İnsanların gönüllerine sevinç ekmek: Vermektir...'
Sevincimizi başkalarının üzüntüsü üzerine değil sevinci üzerine kurmak dileğiyle.
(alıntı)