Her yılbaşı insan üzerinde iki önemli etki bırakıyor.
Birincisi, 'Umutlarımız Mutluluk Olsun' başlığı altında önceki yazımda paylaştığımız gibi, 'umutlarımızı körüklemesidir…'
İkincisi de 'bizi geçmişi değerlendirmeye ve gelecek için dersler çıkarmaya yöneltmesidir…'
2013 Yılı boyunca KESİT köşesinde yazdığım 93 yazının üçte biri 'eğitim' alanıyla ilgiliydi. O yazılardan süzdüğüm kısa kesitlerle bir eğitim karnesi oluşturmaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz.
'ŞEKER PORTAKALLARINI KEMİREN FARELER…'
Bazı okullarda 'Şeker Portakalı' ve 'Fareler ve İnsanlar' isimli kitapların yasaklanması üzerine 7 Ocak 2013 günü yazdığım o yazı şöyle bitiyordu:
'Son dönemlerde şu güzel ülkemin özellikle eğitim ve basın alanlarındaki şeker portakallarını içten içe kemiren fareler o kadar çoğaldı ki… Ama yok öyle umutları yitirip, karanlıklara savrulmak. Unutmayalım, aynı gökyüzü altında bir direniştir yaşamak…'
'ÖĞRETMENE UZANAN ELLER KIRILSIN!'
O günlerde bazı öğretmenlerimize yapılan saldırılarla ilgili olarak öğretmen sendikalarının BİRLİKTE tepki göstermesi üzerine yazılan 14 Ocak 2013 günlü yazıdan:
'45 Yıldan beri demokratik öğretmen örgütlenmesine emek veren bir eğitimci olarak genç meslektaşlarıma bir kez daha seslenmek istiyorum:
Bırakın aranızdaki yapay siyasal ayrılıkları… Meslek onurunuzu korumak da eğitim sorunlarına gerçek çözümler üretmek de gelişmiş Türkiye hedefleriniz de; sizlerin sendikal birliğinizi güçlendirmekten geçiyor…'
'16 MART'TAN 18 MART'A…'
Öğretmen Okullarının 165. Kuruluş Yıldönümü dolayısıyla yazılan yazımdaki EĞİT- DER ve TEÖ- DER Eskişehir Şubelerinin ortak yaptığı basın açıklamasından bir kesit:
'Bilim alanında sorumluluk yüklenen üniversitelerimize ve demokrasi alanında sorumluluk yüklenen eğitim sendikalarıyla siyasal partilere çağrımız var:
Tüm çağdaş dünya ülkelerinde olduğu gibi, eğitim alanının sorunlarının çözümü için bizler de BİRLİKTE OLALIM. Çünkü demokrasi mücadelesi içinde yaşadığımız uzun yıllar 'yaşamın özünün PAYLAŞMAK olduğunu ve paylaşma konusunda ipe un serenlerin kısır kaldığını…' öğretti bizlere….'
'YAĞMUR ÇİSELİYOR!...'
1 Nisan 2013 tarihli yazı ise şöyle başlıyordu:
'Birkaç gün önce kamuoyuna yansıyan 'Yağmur BALBAY'a Okul Aranıyor…' haberini ilk duyduğumda yüreğim cızz etti. Günlerdir bekledim ama 'yanlıştır, düzeltilir…' diyen umutlarım da boşa gitti. Dahası, 12 yaşında bir çocuğun haykırışlarına karşı sergilenen toplumsal duyarsızlığı gördükçe ve bu durumu düşünürken bir de gözümün önüne torunlarım gelince, yüreğim iyice karardı…'
Ve bu konudaki tepkisizlere sitem eden cümlelerden sonra 'eğitimimizin geldiği noktayı' sergilemeye çalışan o yazı, Nazım Usta'ya atıfta bulunarak şöyle bitiyordu:
'Evet, 'Yağmur çiseliyor…' Gelin hep birlikte haykıralım: 'Dokunmayın Yağmur'lara, okula da gidebilsinler…'
'GÜNEŞİN, SUYUN ve TOPRAĞIN OKULLARI...'
Köy Enstitülerinin 73. Kuruluş Yıldönümü dolayısıyla Nisan ayı boyunca yazdığım beş yazıyı, 'Bir Okul Düşlüyorum' başlıklı şiirden aldığım şu güzel dizelerle özetlemek istiyorum:
'Bir okul düşlüyorum içimde/ Ana kucağı gibi sevecen/ Baba sevgisi
kadar güvencede…/ Güneş kadar
sıcak/ Toprak gibi yeşile gebe…/
Demire su verip çelik yapacağım/
Ha canlar ha! Ha canlar ha!...'
'MEB'İN UÇURDUĞU BALONLAR…'
8 Temmuz tarihli bu yazı, MEB'in geçmişte uçurduğu balonlardan söz ediyor ve şöyle başlıyor:
'Yeni Bakan Nabi AVCI bu işe yeni bir biçim getirdi. 'MEB balonları artık akademik gazlarla doldurulmuş olarak ve güler yüzle uçuruluyor…'
Daha sonra '4+4+4 Balonu Patladı… SBS Kaldırılacakmış… Dershaneler Kapatılacakmış… Eskişehir Eğitim Başkenti Olacakmış…' başlıkları altında uçurulan balonlar irdelendikten sonra şöyle bitiyor:
'Oysa bilimin ve demokrasinin kabul ettiği gerçek şudur: Eğitim yatırımları ancak alanında uzman bilim çevrelerinin, eğitim sendikalarının ve eğitimle ilgili STK'ların ve tüm yerel yönetimlerin KATILIMLARIYLA planlanır/ çözülür…'
'BAKANLARIN KARNELERİ'
'MEB'in Birinci Dönem Karnesi' başlıklı 28 Ocak 2013 tarihli yazımda, eğitim alanımızın temel sorunları değerlendirildikten sonra son iki bakanın karnesine şunlar yazılmış:
'Ömer DİNÇER: MEB sorunlarına bir eğitimci gözüyle değil, 'çok iyi intihal yapan dindar ve kindar bir işletmeci…' gözüyle baktı. Dönemini tamamlayamadan ayrıldığı için kendisine tasdikname verildi…'
'Nabi AVCI: (Aşağıdaki karne notları Sayın AVCI'nın Eskişehir Maarif Koleji'nde öğretmeni olan M. Halil ARIK'ın kendisine yazdığı 14 Mayıs 2012 tarihli mektuptan alınmıştır.)
'… Bu antidemokratik uygulamaların mimarı olmasa bile, kula kul olmayı öneren sistemi dayatan ve altına imza koyan, benim üç yıl emek verdiğim Nabi AVCI'dır… Onun için çok üzüldüm, utandım kahroldum…'
Ve o yazı şöyle bitiyor: 'Zaten biz her ne kadar aralarında fark arasak da iki bakan bize eski bir banka reklamını anımsatıyorlar: 'Yok aslında birbirimizden farkımız…'
2014 yılı ve sonrasında eğitim alanımızdaki karanlıkların yok edilmesi dileğiyle…
Sevgiyle dostlukla.