Ülkemizde yaşananlar, büyük bir karmaşa ve kaosun ürünü.

Gerçekler ortaya çıktıkça, herkesin yüzünden 'Yapma be, gerçekten öyle miymiş?' şaşkınlığı akıyor.

İster istemez gözler geçmişe çevriliyor.

'Geçmişte kim, ne yaptı?' sorgulamasına yamanıyoruz hemen.

Kimlerin, ne kadar 'günah tohumu' ektiklerini tartışıyoruz.

Sorunu da 'kadro tasfiyesi'yle halledebileceğimizi sanıyoruz.

***

'Turfanda itirafçılar türedi.'

Son günlerde, yıllarca FETÖ saflarında yer alıp her türlü kanunsuzluğa, demokrasi ve cumhuriyet karşıtlığı faaliyetlere göz yuman, destek olan, ucundan tutan; sonra bir şekilde yollarını ayıran, şimdi günah çıkarma kabini olarak televizyon ekranlarını kullanan 'itirafçı güruh' yüzlerini gösteriyor. Kanal kanal gezerek adeta bir 'uzman-kahraman' edasıyla yedikleri herzeleri anlatıyorlar.

Örgütün su başlarında bulunmuş bu itiraf erbapları, yapılanları suç olarak tanımlıyor, ama nasıl oluyorsa kendilerini temize çıkarabiliyorlar.

Sizin örgütte 'abi' olduğunuzda yapılanlar suç kapsamında olduğuna göre,

Siz de suçlusunuz beyler!

***

'Cadı avı var mı?'

Cumhurbaşkanı, Başbakan, Adalet Bakanı'nın ifadelerinde pek görünmüyor.

Ancak,

'En çok cadıyı ben avladım.' anlayışındaki vali, kaymakam, il başkanları, ilçe başkanları, muhtarlar ile işgüzar devlet görevlilerinin,

'Siyasi ve ticari husumetleri tatmin' için, bu puslu dönemden yararlanmak isteyen kişilerin, grupların varlığı da herkesin malûmu.

FETÖ'den tutuklanıp salınan bir yurttaşın, kulağımıza değen 'Ateistliğim sadece burada işe yaradı.' cümlesi dikkat çekicidir.

Cemaatteki kişilerle, ticari kurumlarıyla, faaliyetleriyle isteyerek veya istemeyerek ilişkisi olanı, 'dokunan herkesi yakan soruşturma'ya dönüştüğü yazılıp söyleniyor.

Her gün basında demokrat ve muhalif kişilerin de aynı torbaya doldurulduğunu okuyoruz.

Mümbit iktidar topraklarını cemaate açan, yeşermesini sağlayan 'iktidar partisinin tertemiz olduğunu, muhalefetteki siyasilerin incelenmesi gerektiğini' söyleyen 'algı ekicileri' türedi.

Faili meçhullerle, bilinmez manipülasyonlarla, planlı kumpaslarla dolu geçmişin; tüm acıtıcı olayları FETÖ'ye mal edilmeye başlandı.

Böyle giderse, 1632 yılında Güneş sistemini açıklamaya çalışan Galileo'yu yargılayan engizisyon mahkemesi de sorgulanacak.(!)

Her türlü melaneti 'FETÖ çuvalı'na sığdırmaya çalışmak, sonuca ulaşmayı zorlaştırmak anlamına gelir.

***

'Kuyruğundan çekmek'

Bir köyde, iki delikanlı geyik avına gider. Akşama doğru iri boynuzlu bir geyik vururlar. Geyiğin boynuzlarının iki tarafından yapışır ve köyün yolunu tutarlar.

Bir iki saat sonra karşıdan köy görünür. Köye iyice yaklaşan delikanlılar sevinir. O sırada karşılarına köyden bir yaşlı bir adam çıkar ve:

'Kuyruğundan çekin, daha kolay çekilir. Hem boynuzundan çekerseniz eti de sert olur.' der ve yoluna devam eder.

Yaşlı adama hak veren delikanlılar, boynuzları bırakır ve geyiği kuyruğundan çekmeye başlarlar.

Hava kararır. Delikanlılar iyice yaklaştıkları köye bir türlü ulaşamazlar. Kan ter içinde kalan delikanlılardan biri:

'Nasıl da düşünemedik, geyik kuyruğundan daha kolay çekiliyormuş.' der.

Diğeri cevap verir:

'Haklısın, ama kuyruğundan çekince de köyden bayağı uzaklaştık'

***

İktidarın hoşuna gitmeyen, her türlü muhalif oluşumun suçlanarak, OHAL'in getirdiği güçle FETÖ kapsamına alınması,

Adalet duygularını zedeleyecektir, yargı töhmet altında kalacak ve güven sıfırlanacaktır.

Çok dikkatli davranılmalı, yeni mağduriyetler yaratılmamalıdır.

'Soruşturmaların kuyruğundan tutmaya kalkarsak, adaletten uzaklaşırız.'