'Afetlerde Türkiye'nin ortak gücü' sloganıyla kurulan TC. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetmeliği Başkanlığı (AFAD) tarafından Kilis'te halka dağıtılan broşürler tepki topladı. AFAD broşürlerinde Kilislilere 'Bağırmayın, çukur bir yer bulup çökün' diye roketten ''korunma tavsiyeleri'' verdi. AFAD'a göre roket mermisi düşmesi doğal afet oldu. Anlaşılan yanlış dış politikalarıyla Türkiye'yi Ortadoğu ülkesi haline getirenler düşen roketleri gökten yıldırım düşmesi gibi normalleştirmeye çalışıyor. Böyle giderse yakında AFAD canlı bombalar ile ilgili de broşür dağıtabilir. Bu broşürlere de 'Bu işin fıtratında olduğu için her an canlı bomba kendini patlatabilir. O'nun için abdestsiz pazara, çarşıya çıkmayın. Bomba patladığında bağırmayın. Bir sütrenin arkasına yatarak, bekleyin ' diye yazarlarsa doğrusu hiç şaşırmam. Ne diyeyim? Ömer Hayyam boşuna söylememiş; 'Celladına aşık olmuşsa bir millet/ İster ezan ister çan dinlet./ İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet/Müstehaktır ona her türlü zillet' diye…

*

ÖZGÜR OLMAYAN GAZETECİLER NASIL
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KUTLAYACAK?

Başbakan Ahmet Davutoğlu Şubat 2015'de Afyon'da yaptığı konuşmada,'Şimdi, Afyonda bir çay vardı, biliyorsunuz, adı Kokar çay. Oldu mu, akar çay? Şimdi Türkiye, 2001'de biz AK Parti'yi kurduğumuzda, Kokarçay gibiydi. Verdiği kokular, milleti rahatsız ediyordu. Demokrasi kokmuştu. Aynen Kokarçay'ın akar çaya dönmesi gibi biz o günlerin Türkiye'sini ıslah ettik, milli iradeyi egemen kıldık. Artık akar çay gibi etrafta güzel kokular veren, baktığınızda size gurur veren bir Türk demokrasisi var' demişti.

DEMOKRASİDE GERİDEYİZ
Davutoğlu'na göre AKP, 14 yıl önce kokmuş bir demokrasiyi, akar çay gibi etrafta güzel kokular veren konuma getirmiş(!) Nedense bundan kimsenin haberi olmamış. Peki gerçekten öyle mi? Ekonomist dergisinin 2015 'Demokrasi Endeksi'nde Türkiye 167 ülke arasında 98. sırada yer alıyor. Dünya Şeffaflık Örgütü'nün 'Demokrasi Endeksi'nde Türkiye, 7.92 puanla Sri Lanka'yı ancak geçebiliyor; 'Siyasi Katılım'da 3.89 puanla, otoriter rejimler kategorisindeki kimi ülkelerden bile geride kalıyor; 'Sivil Özgürlükler'de ise Türkiye, 132. sıradaki Kazakistan'ın altına düşmüş durumda.

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNDE 59'NCUYUZ
41 OECD ve Avrupa Birliği üyesi ülke değerlendirildiğinde Türkiye, demokrasinin gelişimi bakımından listenin son sırasında. Buna en büyük gerekçe olarak da, 'İfade Özgürlüğünün İhlali' ve 'Siyasi Partilerin Finansmanının Şeffaflıktan Uzak Olması' gösterildi. Dünya Adalet Projesi'nin araştırmasına göre, '2014 Küresel Hukukun Üstünlüğü Endeksi' genel sıralamasında 99 ülke içinde 59. sırada yer alan Türkiye, Temel Haklar kategorisinde 78, Açık Devlet 69, Düzen ve Güvenlik 67,Düzenleyici Uygulama sıralamasında 38, Yolsuzluğun Yokluğu sıralamasında 35 ve Sivil Adalet sisteminde 47. sırada yer alıyor. Dünya Ekonomik Forumu 2014 Cinsiyet Ayrımı Endeksi'ndeki 'Ekonomik Katılım Ve Fırsat' kategorisinde Türkiye, 142 ülke içerisinde Cezayir, Etiyopya ve Umman gibi ülkelerin hemen üstünde; Surinam, Kamboçya ve Zambiya gibi ülkelerin altında 125. sırada bulunuyor.

154'NCÜYÜZ
Türkiye, 2016 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ni yayınlayan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, 180 ülkelik basın özgürlüğü listesinde Türkiye'yi 151'inci sıraya düştü. Listede, önceki yıla göre iki basamak geri düşen Türkiye, örgütün yayınladığı 'Basın Özgürlüğü Haritasında' kırmızı ile renklendirilen ülkeler arasında yer aldı.
Basın özgürlüğü konusunda Türkiye; Uganda, Tanzanya, Kenya, İtalya, Yunanistan gibi ülkeler arasında geri kalırken, Rusya, İran, Irak, Cezayir, Nijerya, Ethiopia gibi ülkelerle aynı kategoride yer aldı.

32 TUTUKLAMA
2015 yılında işten çıkarılan gazetecilerin sayısı bir önceki yıla göre üç katına çıktı. Toplam 774 gazeteci 2015 yılında işten çıkarıldı. Gazeteciler için adli makamlarda 484 işlem yapıldı. 200 basın mensubu, 7 yayın kuruluşu hakkında soruşturma başlatıldı. 156 gazeteci gözaltına alındı. 234 gazeteci için dava açıldı. 32 gazeteci tutuklu. 70 gazeteci saldırıya uğradı. Bu istatistikler gösteriyor ki, Türkiye demokraside, basın özgürlüğünde, hukukun üstünlüğünde ve cinsiyet eşitliğinde çok kötü durumda. Demek ki AKP'nin öve öve bitiremediği 'İleri Demokrasi' Türkiye'ye güzel kokular verememiş. Böyle bir ortamda bizler 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğünü nasıl kutlayabiliriz?

*

'YÜKSELEN KİŞİYİ AŞAĞIYA ÇEKME SENDROMU'

'Başarıyı sahiplenen çok olur, ama başarısızlık sahipsizdir' diye bir söz vardır. Başarıya odaklı çalışan her kurumda bu böyledir. Başarı oldu mu emeği olsun ya da olmasın herkes kendisine bir pay çıkarır. Başarısızlık oldu mu herkes kaçar. Geride sadece o işte en çok emek veren kişi kalır. Başarısızlığı tek başına göğüsler. Türkiye'de her kurumda olduğu gibi başarılı insanlar aşağıya çekilerek, denge sağlanmak isteniyor. Bu olaya, 'Yükselen Kişiyi Aşağıya Çekme Sendromu' olarak da bilinir. Olayın açıklaması da şöyle yapılır; 'Normal koşullarda sepete konulan bir yengeç sepetten rahatlıkla çıkabilirken, sepete konulan yengeç sayısı artırılınca, sepetten çıkmak isteyen yengeçler diğer yengeçler tarafından aşağıya çekilir ve böylece sepetten hiçbir yengeç çıkamaz. Böylece bu başarısızlık sayesinde sepette denge sağlanmış olur.' İş yaşamında, bilimde, siyasette, sporda, sanatta bunun örneklerini çok görürüz. Türkiye'de bu sendromu aşan kurumlar başarılı olurken, bu sendromun esiri olan kurumlar çöküş içiresindedir. O'nun için sektöründe iddialı olmak isteyen kurumlar başarısızlık ekseninde sırf dengeyi sağlayarak bunu asla yapamaz…

**

FOTO ŞAKA

Almanya Şansölyesi Angela Merkel: Ahmet Bey eli kelepçeli giden şu kişi gazeteci değil mi?
Başbakan Ahmet Davutoğlu: Evet gazeteci ama casusluktan tutuklandı.
Almanya Şansölyesi Angela Merkel: Ya arkasındaki kelepçeli beyefendi saygın bir gazetenin genel yayın yönetmeni değil mi?
Başbakan Ahmet Davutoğlu: O da gazeteci ama darbeye teşebbüsten tutuklandı.
Almanya Şansölyesi Angela Merkel: Gerçekten sizde basın çok özgür ve güçlüymüş. Adamı tutuklamasanız, askerin tankla yapamadığı darbeyi kalemiyle yapacakmış(!)