Ülkemde son yıllarda yaşananları anlamaya çalıştıkça benim aklım bir kavrama kilitlenip kalıyor: 'Demagoji…'

Ve diyorum ki: ' Özellikle son 12 yıldır bu ülkede demagoji artık ayyuka çıktı…'

Ve görüyorum ki: ' Son yıllarda bu ülkede dünyaya örnek(!) olacak düzeyde demagog/lar yetişti…'

Uzun süredir aklımı karıştırıp duran bu kavramlarla ilgili yaptığım araştırma bulgularını ve kendi düşüncelerimi harmanlayarak sizlerle paylaşmak istiyorum.

Demagojinin Tanımı ve Açılımı

Türkçe sözlükte 'demagoji' sözcüğü şöyle açıklanıyor:

'Bir kimsenin, bir grubun duygularını kamçılayarak abartılı ve gerçek dışı sözler söyleyip onları kazanmaya çalışma, halk avcılığı, halk dalkavukluğu (lafebeliği, laf cambazlığı, lafazanlık.)

'Demagog: Demagoji yapan kimse, halk avcısı, halk dalkavuğu, lafebesi, lafazan, laf cambazı' anlamlarını içeriyor.

Anlaşılacağı üzere 'demagoji' aldatmaya dayalı bir söz oyunudur. Kitlenin zaafından yararlanarak ve insanların hislerine dokunarak çıkar sağlama davranışıdır. Paralel olarak 'güven' sorununu da getirmektedir.

Söylem ve içerik açısından 'ötekileştirmenin' de dışa vurumudur.

Demagojinin Altın Kuralları

Günümüz dünyasının hemen her köşesinde karşılaşılan demagojinin evrensel özellikleri şöyle özetlenebilir:

· Her fırsatta derinliği olmayan etnik ve dinsel duyguları kışkırtmak,

· Abartmalara bilimsel kılıf uydurmak,

· Sürekli mağdur edebiyatı yapmak,

· Gerçek olmayan tespitleri ısrarla savunmak,

· Karşı görüşleri aşağılamak,

· Eşitlik, özgürlük, demokrasi gibi kavramları çarpıtarak kullanmak,

· Kelime oyunlarından sıkça yararlanmak,

· Rakiplerin konumlarıyla alay etmek,

Bu ve benzeri altın kurallar elbette toplumdan topluma farklılıklar gösterebiliyor ama demagojinin özü değişmiyor.

Örneğin biz son yıllarda Türkiye'de bu altın kuralların uygulanmasına o kadar çok tanık olduk ki…

Tarihteki Ünlü Demagoglar

Demagojinin kökenleri Antik Yunan ve Roma medeniyetlerine dayanıyor. Yüzyıllardan beri bu işi çok ustaca(!) yapan demagoglardan bazı örnekler anımsayalım:

Eski Atina'da 'Cleon', Eski Roma'da 'Gaius Flaminius', ABD'de Katolik Papaz 'Father Charles' ve ünlü komünist avcısı Senatör 'Charles Mccarthy', Almanya'da 'Adolf Hitler' (demagojinin en büyük ustası), İtalya'da 'Mussolini', İspanya'da 'Francisco Franco', Yunanistan'da 'Andreas Papendreu…'

Türkiye'de ise 1950'den sonraki politikacıların çoğunda az çok demagojik özellikler vardır. Ancak son örnek tümünü gölgede bırakmıştır…

Tarihte iz bırakan ünlü demagogların ortak özellikleri ise şöyle özetlenebilir: 'Üstün bir hitabet ve propaganda yeteneğiyle halkın acıma ve yardım duygularını iyi kullanmak, yalanı doğru gibi söylemek, timsah gözyaşları dökebilmek, kendine aşırı güven ve hayranlık duymak, eleştiriye tahammülsüzlük, kindarlık, kendine ve yakınlarına çıkar sağlamak vb…' (Bu özellikler size tanıdık geliyor mu?..)

Ancak tarihe geçen demagogların en büyük ortak özellikleri 'bugün saygıyla anılmamalarıdır…'

Demokrasi ve Demagoji

Demokrasi ve demagoji aynı çağlarda ortaya çıktıkları gibi, yüzyıllardan beri de iç içe ya da paralel gelişmektedirler. Demokrasinin gelişmesi bireylere ve toplumlara yepyeni güzellikler sunarken, o olanaklardan demagoglar da yararlanmaktadır.

Demokrasinin esas prensibi halkın egemenliğidir. Ama milletin kendisini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmesi şarttır. Eğer bu sağlanmazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir.

Çünkü halk övülmeyi sever. Onun için güzel sözlü halk avcıları, kötü de olsalar iktidara geçebilirler. Böylece oy toplamasını bilen herkesin devleti idare edebileceği zannedilir.

Demokrasi ile demagoji arasındaki bu karmaşık ilişkiyi bence en iyi ünlü Yunan Filozofu Platon (Eflatun) açıklamaktadır. Bakın şöyle diyor Platon:

'Demokrasi bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur.. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar…'

Sözün özü 'demokrasilerin en zayıf yanları, demagog diktatörlerin iktidara gelmelerini önleyememiş olmalarıdır…'

Ülkemizde usta halk avcılarının demagoji fırtınaları estirdiği şu günlerde, tüm duyarlı yurttaşlara önemli görevler düşüyor.

O görevlerin yol haritası bilim ve demokrasi öğretisinde gösterilmektedir.

Sevgiyle dostlukla.