Şu anda, Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’nin birinci partisi konumunda. AK Parti’nin anketlerinde de muhalefetin anketlerinde de sonuç değişmiyor.

Bir bakıma ankete gerek bile yok, çarşıya pazara çıktığınız zaman, AK Parti’nin ne denli eridiği ayan beyan orta yerde duruyor.

Böylesine bir ortamda AK Parti iktidarı, devletin tüm gücünü kullanarak CHP’nin kaleleri konumundaki belediyelere sorgusuz sualsiz operasyonlar düzenliyor, belediye başkanları ve bürokratları gözaltına alıyor.

Bir bakıma halkın desteği anlamında CHP’de işler yolunda giderken, bir bakıma da yargı sopası ile CHP’li belediyeler üzerinde kurulan baskı partiyi zora sokuyor.

Bu tablo ortadayken, Eylül ayında ‘mutlak butlan’ tartışmalarının tekrar alevlenmesi beklenirken ve belki de bu tartışmaları sonlandırmak adına CHP Genel Merkezi tarafından kongre süreci başlatılmışken, hiç kimsenin tasvip etmediği birtakım olaylar cereyan ediyor.

Yurt genelinde eşgüdüm halinde devam eden CHP kongreleri kapsamında yapılan delege seçimlerinde, bazı zamanlarda çeşitli tartışmalar yaşanıyor.

Tartışmayı çıkaranlar yoğun olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun taraftarları. Partiyi karıştırmak istedikleri ayan beyan görülüyor.

Tartışma çıkaran başka gruplar da var elbette. Tarifi imkânsız talepleri yerine getirilmediği için öfke dolu olan gruplar... Çoğu zaman birilerinin sırtına binerek kendinden söz ettirmiş ve partiye toplu iğne ucu kadar faydası olmamasına rağmen partiden yüksek fayda sağlamış olan gruplardan bahsediyorum... Bu gruplar, tasfiye edileceklerini anladıkları için hırçınlaşıyorlar, siyasi mevta olmamak için her yolu deniyorlar!

Eskişehir’de de zaman zaman ufak da olsa delege seçimlerinde tartışmalar yaşanabiliyor…

Eskişehir’deki kongre süreci başlamadan önce üç belediye başkanı tek tek açıklama yaparak mevcut il ve ilçe başkanlarının başarılı olduklarını ve görevlerine devam etmeleri gerektiğini söylemişlerdi.

Belediye başkanlarının bu açıklamaları, mevcut il ve ilçe başkanlarını destekledikleri anlamına geliyordu.

Zaten desteklemeselerdi, enteresan bir durum baş gösterecekti.

Çünkü mevcut il ve ilçe başkanları son yerel seçimlerde ciddi bir başarı kaydetti. Ve bununla beraber CHP mevcut belediyelerin üzerine yenilerini ekledi. Öyle ki AK Parti Eskişehir’de resmen silindi!

Ortada böyle bir başarı varken, belediye başkanlarının “il ve ilçe başkanları başarısız” diyerek yeni aday arayışına girmeleri düşünülebilir mi?

Hele ki CHP zor bir virajdan geçerken ve Genel Merkez yönetimi sakin bir kongre dönemi isterken, belediye başkanlarının bunun aksine aksiyon almaları eşyanın tabiatına aykırı.

Gelinen noktada başarılı il ve ilçe başkanları şartsız koşulsuz Özgür Özel ile Ekrem İmamoğlu’nun arkasında duruyorlar, belediye başkanları da doğal olarak mevcut il ve ilçe başkanlarını destekliyorlar.

Ve bunu, bugüne kadar görülmemiş bir yöntemle yapıyorlar; birleşerek, uzlaşarak, dayanışarak ve tüm tarafları dinleyerek.

Ancak bu birleşmeden ve uzlaşmadan rahatsız olanlar var!

Her dönem kaostan beslenmek suretiyle parti içerisinde menfaat temin edenlerin yegâne formülü birlik, uzlaşma ve dayanışma görüntüsünü ortadan kaldırmak olmuştur.

Bunu da parti disiplinine aykırı bir biçimde kamuya açık ortamlarda aleni bir biçimde sözlü, yazılı ve bazen de fiziki saldırılarla yapmışlar; gerçek parti neferlerini tahrik etmek suretiyle kışkırtmayı amaçlamışlardır.

Bugün Eskişehir’deki delege seçimlerinde bunu net bir biçimde görüyoruz.

Tepebaşı İlçe Başkanı Tevfik Yıldırım, İl Başkanı Talat Yalaz’ın da desteklediği beyaz liste ile delege seçimlerinde büyük bir başarı elde ediyor. Muhalif gruplar çoğu yerde liste bile çıkaramıyorlar ancak karışıklık yaratmak için her yolu deniyorlar.

Odunpazarı’nda da durum farklı değil. Mevcut Başkan Rahmi Çinar, yine İl Başkanı Talat Yalaz’ın desteklediği mavi liste ile delege seçimlerinde görülmemiş bir başarı kaydediyor. Muhalif gruplar, Tepebaşı’nda olduğu gibi burada da liste dahi çıkaramıyorlar. Bir iki noktada çıkardıkları listelerde ise korkunç farklar yiyorlar. Örnek vermem gerekirse; hafta sonu gerçekleşen Büyükdere Mahallesi’nin delege seçimlerinde Rahmi Çinar’ı temsil eden mavi liste 470 oy aldı. Muhaliflerin tümümün bir araya gelerek oluşturduğu ortak liste ise 198 oyda kaldı. 13 oy ise geçersiz sayıldı. Dahası, sözüm ona iddialı olduklarını ifade ettikleri Gültepe ile Yıldıztepe’de, muhalifler, liste dahi çıkaramadılar. Rahmi Çinar’ın desteklediği mavi liste, söz konusu iki mahallede bütün oyları aldı. Bu tablodan anlaşıldığı üzere, örgüt; birlik, uzlaşma ve dayanışmadan yana olanlara büyük bir teveccüh gösteriyor. Öte tarafta, aynı örgüt, ayrıştırma üzerine planlama yapanları ise ciddi şekilde cezalandırarak bir nevi tasfiye ediyor ve siyasi mevta haline getiriyor.

Evet, siyasi mevta!

Geçtiğimiz haftalarda kaleme aldığım bir yazıda, CHP’nin bahse konu kongreleriyle birlikte yurt genelinde ‘safralardan arınma’ anlamında önemli bir fırsatının olduğunu ifade etmiştim.

Zannederim CHP örgütü, yurt genelinde de Eskişehir’de de bu fırsatı iyi değerlendirecek.

Zira bugüne kadar yapılan delege seçimlerinde örgütün safralardan arınma anlamında bir duruş sergilediği apaçık görülüyor.

Bu noktada, CHP’nin fedaileri konumunda olanlara da büyük iş düşüyor!

Genel ve yerel seçimlerde CHP’nin adaylarına karşı çalışma yürütenler, CHP’nin adaylarının rakiplerine açık bir biçimde destek verenler, CHP’ye ve CHP’nin adaylarına şahsi ikballeri ve gerçekleştirilmeyen istekleri nedeniyle oy dahi vermeyenler, bununla da yetinmeyip “oy vermeyin” diye propaganda yapanlar, AK Partililerin üst düzey bürokratlığını üstlenmek suretiyle alenen AK Parti’ye hizmet edenler, geçmişte olduğu gibi önümüzdeki süreçlerde de yüksek dozda provokasyonlara, manipülasyonlara, iftiralara ve hakaretlere başvurabilirler.

Birleşmeden, uzlaşmadan ve dayanışmadan yana olanlar, kişisel çıkarları uğruna ayrışmayı hedefleyenlerin kışkırtmaları karşısında haklarını aramalılardır ancak her zamankinden çok daha fazla sakin durmalılardır ve provokasyonlara karşı cevaplarını sandıklarda vermelilerdir.