Türkiye'nin demokrasi arenasında Haziran başlarında bir bahar muştusu gibi patlayan 'Gezi Direnişi umutları' kök salmaya devam ediyor…
Her direniş gibi ve umutları mutluluğa dönüştüren her doğum gibi, Gezi Direnişi umutları da doğum öncesinin sancılarını yaşıyor…
Ülkemizde özgürlük ve demokrasi umutlarının sağlıklı bir biçimde doğum yapmasından korkan 'bir kısım hırsız, arsız ve katil güruhu…', o mutlu doğuma engel olmak için 'can kırmaya' devam ediyorlar…
Ama sanki 'bir ölür, bin diriliriz…' dercesine, kıyılan canlar taptaze fidanlar olarak Gezi Parkı'nda yeniden doğuyorlar.
En son dikilen 'Berkin ELVAN' fidanıyla birlikte, Haziran'dan bu yana Gezi Parkı'na dikilen taze fidanların sayısı 12 oldu.
Çok zayıf olan toplumsal belleğimizi tazelemek için o fidanları ve toprağa düştükleri yerleri bir kez daha anımsayalım:
1. Ethem SARISÜLÜK (Ankara), 2. Mehmet AYVALITAŞ (İstanbul), 3. Abdullah CÖMERT (Hatay), 4. Selim ÖNDER (İstanbul), 5. Zeynep ERYAŞAR (İstanbul), 6. Ali İsmail KORKMAZ (Eskişehir), 7. Mustafa SARI (Adana), 8. Ahmet ATAKAN (Hatay), 9. Serdal KADAKAL (İstanbul), 10. İrfan TUNA (Ankara), 11. Medeni YILDIRIM (Lice), 12. Berkin ELVAN(İstanbul). (Bu listeye her an yeni isimler eklenebilir…)
O taze fidanlar, 'Türkiye'nin özgürlük ve demokrasi şehitleridir…'
Ve bu ülkede yapılan demokrasi katline dur demenin zamanı artık çoktan geçip gitmektedir…
SÖZÜN BİTTİĞİ YER…
14'lük Berkin'in toprağa verildiği gün yüzbinlerce duyarlı yurttaş yüreği bir araya geldi ve sel olup aktı.
Yani 'Gezi Parkı' umutları artık 'Gezi Ormanı'na dönüştü… İnsanlarımız tıpkı Nazım'ın dediğince 'bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine…' birlikte oluyorlar…
Berkin'in uğurlanması sırasında bir araya gelen yüzbinlerin yürek yakan sessiz haykırışlarıyla birlikte, basında ve sosyal medyada yer alan yüzbinlerce söz o kadar anlamalıydı ki…
Bu sözlerden süzdüğüm üç tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum:
· 'Kutularınız, kasalarınız, çaldığınız paralarımız için değilse bile; BERKİN için bu halkın iki eli yakanızda olacak…'
· 'Kimi çocuklar uyanık çıkar, cebini doldurur. Kimi çocuklar uyanamaz, kefeni doldurur…'
· '30 Mart'taki seçim yerel seçim değil, IQ testidir…'
Bu ve benzeri güzel sözleri yazanlara (ve kendimize) ise bir anımsatma yapmak istiyorum: 'Çocuklar yaşarken yazıp söylemek gerekir, ölürken değil…'
Bu arada, başsorumlu RTE bu konuda 'gık' bile çıkarmadı…
Adını 'bağış'lamak istemediğim bir sapığın, 'Berkin'in cenazesine katılanları NEKROFİL diye tanımlaması…' ise artık bu ülkede sözün bittiği yerdir…
***
ALNIMIZDA BİLGİLERDEN BİR ÇELENK…
Tüm eğitimcilerin çok iyi bildiği gibi, ülkemizin eğitim tarihi açısından '16 Mart' tarihinin önemli bir yeri var.
16 Mart 1848 tarihinde ilk kez 'Darülmuallimin' adı altında açılan Öğretmen Okulları, gerçek kimliğine Cumhuriyet döneminde kavuşmuşlardır. Bu gelişmelerin sonucunda eğitim çevrelerinde '16 Mart' tarihi, yıllardan beri 'Öğretmen Okulları Günü' olarak kutlanmıştır, kutlanmaktadır.
Cumhuriyetimizin ilk on yıllarında 'öğretmen yetiştirme' konusunda gerçekleştirilen; özgün ulusal koşullarımız içinden doğmuş ama aynı zamanda evrensel özellikler taşıyan çok önemli atılımlar var.
Örneğin:
· Cumhuriyet döneminde geliştirilerek çağdaş bir nitelik kazandırılan 'İlköğretmen Okulları',
· Köylere öğretmen yetiştirmek amacıyla 17 Nisan 1940'ta kurulan 'Köy Enstitüleri',
· Ortaokullara öğretmen yetiştiren 'Eğitim Enstitüleri',
· Liselere öğretmen yetiştiren 'Yüksek Öğretmen Okulları'.
Bu kurumlar sistematik olarak birbiriyle ilişkili bir bütünün parçalarıydı ve hepsi çok kaliteli okullardı.
İlköğretmen Okulları, özellikle Köy Enstitülerinin kapatıldığı 1954 yılından itibaren 1974 yılına kadar 200 bin civarında nitelikli ilkokul öğretmeni yetiştirdiler.
Bencileyin birçok köy çocuğu, bugünkü kimliğimizi ve kişiliğimizi o güzelim yatılı öğretmen okullarında kazandık. O okullarda 'öğretmenlik mesleğinin özelliklerini, güzelliklerini ve sorumluluklarını' öğrendik…
O okullarda okurken, 'Alnımızda bilgilerden bir çelenk…' diye başlayan ve 'Yurdum seni yüceltmeye antlar olsun…' diye biten 'Öğretmen Okulları Marşı'nı tüylerimiz diken diken olarak söylerken, o ilk gençlik yıllarımızın heyecanıyla hop oturup hop kalktık…
Öğretmen Okullarının 166. Kuruluş Yıldönümü dolayısıyla EĞİT- DER, TEÖ-DER, EĞİTİM SEN, EĞİTİM İŞ VE YKKED üyesi eğitimciler, 16 Mart 2014 Pazar günü saat 12. 00'de Eskişehir Öğretmenevi'nde öğle yemeğinde buluşacaklar.
Birlikte olmak dileğiyle…
***
Rahmi EMEÇ İmza Günü
Gazeteci, şair ve yazar dostumuz Rahmi EMEÇ, ilk öykü kitabı olan 'Masallar, Mektuplar ve Kuşlar' isimli yapıtını, 14 Mart 2014 Cuma günü (bugün) 18.00- 20.00 saatleri arasında Porsuk Bulvarı'ndaki İnsancıl Kitabevi'nde imzalayacak.
Geliniz, Rahmi'nin ürettiği güzelliklere birlikte imza atalım…
Sevgiyle dostlukla.