Avusturyalı yazar Stefan Zweig, ilk baskısı 1927 yılında yapılan kitabı için şunları söylüyor…
''Çağları aşan bir kararın bir tek takvime, bir tek saate, çoğu kez de yalnızca bir tek dakikaya sıkıştırıldığı trajik ve yazgıyı belirleyici anlara, bireylerin yaşamında ve tarihin akışı içinde çok ender rastlanır.
Ben böyle anları İnsanlık Tarihinde Yıldızın Parladığı Anlar diye adlandırdım; çünkü onlar, tıpkı yıldızlar gibi, hiç değişmeden geçmişin karanlığına ışık tutmaktadırlar.
İşte bu kitabımla, değişik zamanlara, değişik bölgelere ait kimi önemli anları, İnsanlık Tarihinde Yıldızın Parladığı Anlar'ı anımsatmaya çalıştım.
Kitapta yer alan tarihsel olayları anlatırken, gerçekleri hiçbir biçimde değiştirmedim, katkılarımla renklendirip zenginleştirmedim.
Çünkü tarih, kusursuzluğa ulaştığı böylesine eşsiz anlarda, kendisine yardım için uzanan ellere gereksinim duymaz.'
***
Stefan Zweig kitabında,
Dünya tarihinin,
İnsanların bir anlık, bazen bir saniyelik kararları, yaptıkları veya yapmadıkları, söyledikleri ya da söylemedikleri, cesaret ettikleri ya da edemedikleri ile nasıl değiştiğini, tarihten alınan örnekleriyle anlatıyor…
Lise yıllarında ilk okuduğumda inanılmaz etkilenmiştim…
Resmi tarih ile gerçek tarih arasındaki farkı ilk o zaman sezinlemiştim…
Sezinlemiştim diyorum, zira o dönemde henüz 'La Historia Oficial (Resmi Tarih)' filmini izlememiştim…
Kitabı ve filmi üst üstüne koyunca,
Aynı, görüntünün, pozlanıp agrandisörün altından çekildikten sonra solüsyon içinde, fotoğraf kağıdında yavaş yavaş belirginleşmesi gibiydi…
Mevcut ideolojinin bize anlattığı tarih ile gerçekten yaşanan tarih…
***
12 bölümden oluşuyor kitap...
Bizans'ın Fethi: Fatih Sultan Mehmet ve Bizans'ın fethinde açık kalan kapı.
Ölmezliğe Sığınış: Vasco Nunez de Balboa ile Büyük Okyanus'un keşfi.
Haendel: Yeniden hayata geliş, besteci George Friedrich Handel.
Bir Gecelik Dahi: Marseillaise. Rouget de Lisle ve Ren ordusu için hazırladığı beste.
Dünya Çapında Saniye: Napoleon Waterloo'da. Napoleon'un yardımcısı General Grouchy yardıma gelecek mi?
Goethe: Marienbad Elejileri.
J.A.Suter: Eldorado'nun Keşfi. San Fransisco'nun sahibi beş parasız John August Suter.
Dostoyevski: Bir yiğitlik anı.
Okyanusu Aşan İlk Söz: Cyrus W. Field ve okyanusa döşenen telefon hattı.
Tolstoy: Tanrıya sığınış.
Scott: Güney Kutbu için Mücadele
Lenin: Mühürlü Tren
Bu bölümlerle ilgili 'spoiler' vermek istemiyorum…
Bu arada; spoiler,
'Bir eserin konusu veya detayları hakkında bilgi veren; eser okunmadan, dinlenmeden veya izlenmeden önce öğrenilmesi durumunda alıcının eser ile ilgili düşüncelerini veya alacağı hazzı etkileyebilecek açıklama veya ipucu…' demek imiş… (by Google)
***
Yazıyı,
'İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar' kitabının, Panama Yayınları-2017 baskısının arka kapağından yaptığımız alıntıyla bitirelim…
'İnsan hayatında çok nadiren alçakgönüllülük gösteren o büyük an, kendisinden yararlanmasını bilmeyenlerden son derece korkunç intikam alır.
O büyük an, ürkekleri aşağılamayla geriye iter ve yeryüzünün bir başka tanrısı olan yılmayan yaradılışları ise, ateşli kolları arasına alıp kahramanların gökyüzüne yükseltir.
O bir tek saniyeyi, layık olmadığı halde kendisini kadere söz geçirecek yere yükseltmiş o saniyeyi, hiçbir şey bir daha geri getiremez.
Şans, çok sevdiklerine karşı bile her zaman cömert değildir ve ilahların, ölümsüzlere unutulmaz işler başarma imkanını bir defadan fazla verdikleri az görülmüştür.'
Her birimizin yaşantısında illa ki böyle anlar vardır…
Dünyanın veya insanlığın tarihini değiştirmez belki ama,
Saniyelik kararlar, saniyelik öfkeler, saniyelik yanılgılar veya tereddütler;
Yaptıklarımız veya yapmadıklarımız, söylediklerimiz veya söylemediklerimiz…
Hiçbir şeyi olmasa bile,
Bizi ve bizim hayatımızı derinden etkileyip, geri dönülmez sonuçlar doğurabilir ve hayatımızı sonsuza kadar değiştirebilir…