Ankara'daki 2015 model külliyeden söz etmiyorum elbette…
Bizim buradaki 491 yıllık külliyeden söz ediyorum…
Hani şu,
Öğlen vakti, Vali ve iktidar milletvekili Harun Karacan'ın katılımıyla sergi açılışı yapılıp, akşama doğru kapısına zincir vurulan külliye…
Şekil olarak bir hukuksuzluğun gözükmediği ama etik olarak da hoş görünmeyen bir uygulama ile öğrenciler içeriden çıkartılarak mühürlenen külliye…
***
Külliye, 1995-96 yıllarında dönemin Odunpazarı Belediye Başkanı Ayhan Boyer döneminde Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden kiralanmış…
Tam 20 yıl önce…
20 yıl boyunca, hem nikah salonu hem de farklı etkinlikler için kullanılmış…
2015 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü geri istiyor Külliye'yi…
Gerekçe göstermiyor…
31 Aralık 2015 tarihi akşamına kadar zaman veriyor…
Odunpazarı Belediyesi de, bu tahliye talebine karşı mahkemeye gidiyor; mahkeme de 'kesin karar verilene kadar' uygulamanın durdurulmasına karar veriyor…
Ancak Odunpazarı Kaymakamlığı, mahkemenin yürütmeyi durdurma kararının tebliğini almadığı için idari bir kararla Külliye'nin kapısını zincirle mühürlüyor…
***
Şimdi işin hukuki tarafını bir kenara bırakalım…
O mahkemenin işi…
Biz olayın sosyal ve siyasal yönüne bakalım…
Yapılan uygulama, taraflı tarafsız hiç kimse tarafından olumlanamaz…
Bir kere işin içindekiler,
Vakıflar Genel Müdürlüğü, Eskişehir Valiliği, Odunpazarı Kaymakamlığı, Odunpazarı Belediyesi…
Tepeden tırnağa kamu…
Yani tepeden tırnağa 'halka ait' kurumlar var işin içinde…
'Kamu' nasıl her zaman birinci öncelikse, burada tek başına olduğu için, zaten öyle…
İkincisi,
Sayın Vali, öğlen açılışını yaptığı bir serginin bulunduğu yerin birkaç saat sonra polis zoruyla kapatılacağını biliyor olsaydı, sizce o açılışı yapar ya da katılır mıydı?
Keza milletvekili Harun Karacan da…
Demek ki, ikisinin de bilgileri yoktu…
O halde, Odunpazarı Kaymakamlığının Eskişehir Valiliğine zamanında ve sağlıklı bilgi vermediğini varsayabilir miyiz?
Bence sayabiliriz…
Üçüncüsü de,
Vali Güngör Azim Tuna, bugün (dün) yaptığı açıklamayla, Külliye'yi kendilerine istediklerini, etkinlik yapmak için salon bulamadıklarını ve bu nedenle talip olduklarını belirtiyor…
Yani,
Vakıflar Genel Müdürlüğü;
Odunpazarı Belediyesi'nden zorla alıp, Eskişehir Valiliğine verecek…
Kamudan alıp, kamuya verecek…
Ya da, bir cebinden çıkartıp diğer cebine koyacak…
Yoksa, kendim taşınacağım ya da oğlum evlenecek meselesi değil yani…
***
Bu yazıyı yazdığımız sıralarda, oturma eylemi Külliye'nin içinde devam ediyordu…
100 metre aşağıda da toma ile çevik kuvvet polisleri bekliyordu…
Bakalım, siz bu yazıyı okurken, neler neler olmuş olacak?
***************************
FENER MAÇI BİTTİ ÖNÜMÜZE BAKALIM…
Gerçi sabaha kadar oynansa da, Eskişehirspor'un kazanacağına dair hiçbir ışık vermediği bir maçtı, Fenerbahçe maçı…
1 puan bile, çok ekstrem bir kazanç olurdu…
Şu aşamada yeni transferlerin yapacağı katkıyı beklemekten başka çare yok…
Elbette rakip Fenerbahçe olunca maç, tüm televizyon kanallarında…
Hemen maçın ardından gazetelerin web sayfalarında yorumlar peşi sıra yapılıyor…
Ertesi gün gazetelerde…
Hemen hemen tümünde ve futbol adına bir şeyler söyleyen herkesin dilinde aynı şey…
'Böyle penaltı, böyle kırmızı kart olmaz…'
Ama satır aralarında Eskişehirspor'a değinmeden de geçmiyorlar…
'Bir dev göz göre göre eriyor…'
'Eskişehirspor için karanlık bulutlar giderek yaklaşıyor…'
'Son 2 yılda sattığı futbolculardan 20 milyon Euro kazanan bir takımın, nasıl bu kadar düz ve zayıf bir kadrosu olur?'
Bunun gibi daha nice görüş…
Futbol camiası,
Eskişehirspor'un küme düşme ihtimalinin giderek artmasına, en az bizim kadar üzülüyor…
Haftaya Sivas, ardından da Rize deplasmanları var…
Eskişehirspor'un iki kader haftası…
Eğer iki deplasmandan da eli boş dönersek; işte o gün düştüğümüzün resmidir…